Koşu ve Seks!

Untitled-2

CİNSEL İŞLEV VE DOĞURGANLIK

Önce erkeklerin durumuna bakalım. Kilo ve özellikle de yüksek vücut kitle indeksinin hem sperm sayımında hem de sertleşme bozukluklarında etkili olduğu
ispatlandı. Araştırmalar ne kadar fazla yağ taşıyorsanız bu sorunlardan mustarip olma ihtimalinizin o kadar fazla olduğunu gösteriyor. Ne mutlu ki koşmak işleri daha iyi bir hale getirebilir, özellikle de orta yaşlarda. Harvard Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışma, 50 yaşın üzerinde ve haftada en az üç saat koşan erkeklerin, hiç egzersiz yapmayan ya da az yapanlara göre yüzde 30 daha düşük iktidarsızlık riski taşıdığını bulmuş.

“Ama aşırıya da kaçmayın” diyor fizyoterapist Federico Febbraro. “Düzenli olarak maraton gibi yoğun dayanıklılık etkinlikleri yapan sporcuların doğurganlık sorunları olabiliyor.” Neden mi? Öncelikle vücut yağınızı fazla düşürmek sperminizin niteliğini ve niceliğini etkileyebiliyor. İkinci olarak kompresyon kiti gibi üreme alanlarını saran şortlarla uzun mesafeler koşan erkekler, zaman zaman varikosel olabiliyorlar. Bu, perineal bölgedeki (erbezi torbası ile anüs arasında kalan bölge) toplardamarların, atardamarların sıkışmasından kaynaklı olarak genişlemesi demek. Bunun sonucu olarak bölgeye kan akışının azalması, sorunu yaşayan kişilerin ereksiyon olmalarını ve ereksiyonu korumalarını etkileyebiliyor. Febbraro, kompresyonun antrenman ya da iyileşme sırasında kasık bölgesine giyilmesini ama ikisinden birinde giyilmemesini ve çok ağır antrenmanların dışında, uyurken iyileşme taytlarıyla uyunmamasını öneriyor.

Peki ya kadınlar? Aynı itidal önerisi kadın doğurganlığı konusunda da geçerli. Britanya Ulusal Sağlık Sistemi kılavuzuna göre düzenli orta yoğunlukta egzersizler, sağlıklı bir hamilelik için çok önemli. Koşmanın daha az stres, kan dolaşımının artması, daha fazla güç ve esneklik ile detoksifikasyon gibi faydalarının hepsi, hamile kalma ihtimalini artırıyor. Ama hamile kalmak istiyorsanız, Febbraro egzersizlerinizi haftada üç 30 dakikalık orta yoğunlukta koşu ve iki yarım saatlik güç antrenmanı seansı ile sınırlamanızı öneriyor.

Bulgular, kendinizi fazla zorlamanın hamile kalma ihtimali üzerinde olumsuz etkilere sahip olduğunu gösteriyor. Norveç’te çocuk doğurma yaşında üç bin kadın üzerinde yapılan bir çalışma, sadece “orta yoğunlukta egzersizin” doğurganlık için faydalı olduğunu; sedanter bir hayat yaşayanlar, her gün antrenman yapanlar veya düzenli olarak yorgunluktan tükenene kadar antrenman yapanların sorunlar yaşayabildiğini gösterdi. Az egzersiz yapanların ya da hiç yapmayanların ise, hamile kalma ihtimalini düşüren hastalıklar olan polikistik over sendromu, şeker ve hipertansiyon gibi hastalıklara yakalanma risklerinin daha yüksek olduğu bulundu. Terazinin diğer ucundakiler için ise söz konusu araştırma (ve başka birçok araştırma daha), düşük vücut yağ oranının (yüzde 17’den az) doğurganlık sorunuyla ilişkili olduğunu söylüyor.

“Bu sorun profesyonel kadın sporcularda oldukça yaygın görünen bir durum” diyor Febbraro: “Düşük vücut yağ oranı, doğurganlık için olmazsa olmaz iki hormon olan östrojen ve progesteron üretiminin düşmesi nedeniyle, adet döngüsünün düzensiz gerçekleşmesine ya da tamamen durmasına sebep olabiliyor. İkinci olarak, sporcu kadınlarla yapılan çalışmalar, kortizol düzeyinin sürekli olarak arttığını ve tiroit hormon düzeylerinin düşme eğilimi sergilediğini, bunun da daha fazla adrenal stresine ve üreme faaliyetinin zayıflamasına neden olduğunu gösteriyor.”

İyi haberler de var. Egzersiz düzeninizde akıllıca değişiklikler yaptığınızda teraziyi dengeleyebiliyorsunuz. “Orta yoğunlukta bir egzersize geçtiğinizde stres seviyeniz düşüyor ve adet döngünüz birkaç ay gibi bir sürede normale dönüyor” diyor Febbraro.

BENZER YAZILAR