11- Temponuzu Kendiniz Belirleyin
Grup halinde koşarken “Haydi hızlanın” demek, o günkü hedef temponuzun üzerinde koşuyor olsanız dahi cezbedicidir. Bu çok doğal bir şey olsa da, bu şekilde başkasının liderliğini takip etmek mantık açısından risklidir. Önemli olan sizsiniz. Bırakın giden gitsin.
12- İnanmaya İhtiyacınız Var
Gençliğimdeki kuşkucu günlerimde, inancın gerçek olmadığını bildiğiniz şeylere inanmak olduğunu düşünüyordum. Bunu ilk olarak Paul Theroux’un Sivrisinek Sahili kitabında okumuştum ve daha sonra Mark Twain’in de benzer bir yazısını görmüştüm. Şimdiki felsefem ise daha basit: inanç inanmaktır. Bu durumun gerçek olduğunu, tıpkı işi bırakıp tutkularınızın peşinden koşmak isteyişinizdeki gibi, ilk yarışınıza kaydolduğunuzda anlarsınız. Ya da başka bir şehre taşınmak istediğinizde. Bir noktadan sonra yeni bir karar verir ve verdiğiniz karar için elinizden geldiği kadar çalışırsınız. Geriye kalan, derin bir nefes alıp bilinmezliğe atlamaktan ibarettir.
13- Tecrübe Ekipmanı Yener
Ben yanımdakinin kuşandığı kadar ekipman kuşanırım. Yeni bir çift ayakkabı paketinin açılış sesi, yeni alınan bir yağmurluğun üzerinizdeki gıcırtısı ve iyi bir koşu ürünleri markasından gelen indirim e-postası insanı her zaman cezbeder. Ve gerçekten de iyi bir çift koşu ayakkabısına herkesin ihtiyacı vardır. Yıllar boyunca kullandığım ekipman sayısını hatırlamıyorum bile. Ancak koştuğum yerlere ait detayları, gittiğim yerleri ve tanıştığım insanları daha dün gibi hatırlıyorum.