KUYRUKLU BEYAZ YALANLAR…

Women’s Health tarafından 600 kadınla yapılan bir ankette, kadınların yüzde 70’inin sevgilisine bazen yalan söylediği ortaya çıktı. Küçük yalanlar önemsiz gibi görünse de başını küçük belalara sokabilir, sonra o küçük belalar çığ gibi büyür, büyür ve altında ezilirsin.

Bunların temelinde, sevginin yanlış anlaşılması gibi derin bir sebep var. Breathing Room: Creating Space to be a Couple kitabının yazarı Doktor Elayne Savage, bu psikolojik durumun kökenini çocuk ve ebeveyn ilişkisine bağlıyor: “Anne ve baban okulda nasıl bir gün geçirdiğini, derslerin nasıl olduğunu sorduğunda her şeyin yolunda gittiğini söylerdin, negatif bir cevapla yıkılacaklarını iyi bilirdin. Yanlış cevap beraberinde sevimsiz yaptırımlar getirirdi; sen de böylece onlara duymak istediği cevapları vermeye programlandın.” Şimdi de kızdırmak istemediğin insanlara “gerçek” yerine “doğru” cevabı vermeyi seçiyorsun.

Doktor Savage, gerçek sevginin karşılıklı anlayışa bağlı olduğunu, karşındaki insanı hataları, tuhaflıkları ve güçsüzlükleriyle kabul etmek gerektiğini söylüyor. Birine gerçek anlamda yakınlaşmak istiyorsan “kusursuz” ve bir o kadar da sahte kimliğini öne çıkarmak yerine, ruhunun özünü sunmalısın. Sana her daim kayıtsız şartsız güvenmesini istiyorsan asla yalan söyleme.

Bazı bombaları patlatmak zorunda değilsin!

Karşındakine açık olmak büyük meziyet. Ama devamlı olarak, hem de gereksiz yere eski ilişkilerinden ve seneler evvel verilmiş kötü kararlardan dem vurmak belaya davetiye çıkarır. Doktor Black, sürekli eski aşkından bahsetmenin sakıncalı ve yersiz olduğunu belirtiyor: “Böyle yaparak şimdiki zamanı engelliyorsun, karşındaki adamı geçmişteki adamla kıyaslayarak ona da büyük haksızlık yapıyorsun.”

Herhangi bir diyalog sırasında eski ilişkiye kısaca değinmek zararsız olabilir. Ya da eski ilişkinden gerçekten de negatif olarak etkilenmişsen ve paylaşma ihtiyacı hissediyorsan bunu da yapmalısın. Ama Bay Yanlış’ın adını neden durduk yere gündeme getiriyorsun ki? Bu aynen Fransa’dayken sürekli İtalya’dan bahseden biriyle seyahat etmeye benziyor. Böyle birine bir tokat atıp, “Boşver İtalya’yı, burası Fransa!” diye sarsmak lazım belki de!

Bir daha asla tekrar etmeyeceğin eski hataları gereksiz yere gündeme getirmek ilişkiye zarar verebilir. Teksaslı Psikolog Bill Crawford, bu konuda dikkatli olmanı öneriyor: “Anlatmazsan patlayacağın ya da şimdiki zaman üzerinde direkt pozitif etki yapabilecek bir mevzu değilse, eski defterleri açmanın hiçbir anlamı yok.” Mesela bankaya 50.000 TL borcun varsa, bunu bilmesinde fayda var. Ama karlı bir havada sarhoşken otomobil kullandığını, gittiğin bir düğünde birden fazla kişiyi baştan çıkardığını ya da eski erkek arkadaşının evine gizlice girip duş yaptığını ve sonra da yatağına girdiğini öğrenmek zorunda değil. Ona kendini şimdiki hâlinle tanıtmalısın, geçmiş zamanda olduğun hâlinle değil…

Gerçeğin peşinde…

Ara sıra yalan söylemekten çekinmeyen kadınların yüzde 65’i eninde sonunda gerçeği itiraf ediyormuş. Neden mi? Bulutlu havayı açmak için… Yalanlar ilişkiyi bulanıklaştırır. Sevgilinle aşk, güven ve sadakat dolu bir ilişki yaşamak istersin; ama yalanlar suç, endişe ve utanç getirir. Bir yalanı her zaman için itiraf edip özür dileyebilirsin ama yalana hiç yer vermemek çok daha akılcı olmaz mı? Bunları dile getirmek yapmaktan daha kolay tabii…

Doktor Crawford, çiftlerin birbirine karşı her zaman dürüst olması gerektiğini düşünüyor. Seçtiği şarabı beğenmezsen bunu ona dosdoğru söyle, hatta çok pahalı bir şarap olsa bile. Böylece aranızdaki ilişki daha da güçlenecek. Doğruları söylerken pozitif özellikleri öne çıkarmak da iyi bir yöntem olabilir. Mesela Hawai gömleğinin kesimini beğendiğini ama deseninden nefret ettiğini söylemelisin. Ön sevişmeyi biraz daha uzun tutmak istediğini anlat. Ortada pozitif bir durum yoksa bile dürüst ol. Ona hak ettiği cevabı vermek istediğini ama hislerini incitmek istemediğini söyle. Söyleyeceklerinin sadece kendi fikrin olduğunu belirtirsen, seni sabit fikirli ve geçimsiz biri olarak değerlendirmez.

Sonuç olarak, mutlu bir ilişki yürütmek için bütün acı gerçekleri şekere bulamak zorunda değilsin. Yenilmez yutulmaz gerçekleri hiç olmazsa biraz yumuşatarak yine de söylemen gerekir.

Derleyen: Ece Çağlar

BENZER YAZILAR