Dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin, sanayi ve bilimde gösterdiği ilerlemeyi şimdi de yeşil sahalara taşıyor. Milli politikaları ise iddialı: Dünya Kupası’nı kazanmak. Burcu Kapu’nun yazısı.
Çin, dünyanın en eski süreklilik arz eden medeniyeti. Kağıttan pusulaya, baruttan matbaaya kadar pek çok buluşa imza atan bu yüksek nüfuslu ülkenin, yakın zamana kadar buluş yapmaktan spora ayıracak vakti yoktu. Çin’deki nüfusun Brezilya veya Arjantin’de olduğunu düşünsenize. Kaç tane Ronaldinho, kaç tane Messi çıkardı. Lakin bu koca ülke bugüne kadar sadece bir kere, 2002 yılında Dünya Kupası’na katılabildi. Onda da çıktıkları her maçı gol dahi atamadan kaybettiler.
1994 yılında Çin’in ilk profesyonel futbol ligi Jia-A Ligi kuruldu. Aradan 10 yıl geçtikten sonra bu lig yerini bugünkü hali olan Çin Süper Ligi’ne bıraktı. Maalesef çok geçmeden, şike soruşturmalarında birçok kulüp ve futbol adamı ile dönemin Futbol Federasyonu başkanı hapis cezasına çarptırıldı. Zaten yeni yeni filizlenmeye başlayan futbol dünyası, bir de bu olaylarla sponsorların desteğini kaybedip dibe vurdu. Fakat bahsettiğimiz ülke Çin. Adamların el attıkları her işte başarılı olduğunu göz önünde bulundurursak, bu koca ülke için bu düşüş aslında sıçrayış yapmak için iyi bir fırsattı.
Şu anki Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 2011 yılında futbola dair üç hayalini şöyle açıkladı: Çin, Dünya Kupası’na katılsın. Çin, Dünya Kupası’nı düzenlesin. Çin, Dünya Kupası’nı kazansın.