Yabancı Yatırımlar
Premier Lig Çin pazarına herkesten önce girip avantaj sağlamak için, yayın haklarını uzun süreliğine ve uygun fiyata sattı. Manchester United, Inter ve Milan kulüpleri ise kulüp kanalları olarak Çin’de yayın anlaşması imzaladı. Bayern Münih’in Şangay’da ofisi var, aynı zamanda Çin’de kamp yapıyor. Brezilyalı Ronaldo, sponsor bir firma ile birlikte Pekin, Şangay ve Mianyang’da üç ayrı futbol okulu açtı. Barselona ise iki tane futbol okulu açtı. Okulların tamamen La Masia DNA’sına sahip olduğu düşünülürse, Messi ile aynı eğitimi alacak Çinli çocukların önümüzdeki yıllarda Avrupalı rakiplerine nasıl çalım atabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Dünya devi bu kulüplerin Çin’e yatırım yapmasını, sadece oradan yetenekli gençleri avlamak adına bir hamle olarak görmeyin. Aynı zamanda 1,5 milyarlık nüfusa sahip ülkede, kendi takımlarına karşı sempati oluşturmak, taraftar kazanmak da hepsinin önceliği. Bu sayede sadece Asya pazarına satacakları formalardan elde edilecek geliri bir hesaplayın isterseniz. İşte tüm bunları hesaba katınca, futbol artık sadece sahada oynanan bir oyundan çok daha fazlası. Global bir ekonomi yönlendiren ciddi bir iş kolundan bahsediyoruz.
Açıkça görülüyor ki, Xi Jinping’in futbolu ulusal bir mesele haline getirip bu yönde çizdiği devlet politikası, yatırımcıları yeşil sahaya çekiyor. Çin’de futbolun kısa sürede bir patlama yapması belki beklenmiyor ancak akademilerden yetişecek neslin bir şeyleri değiştireceği kesin. Çin, Sovyet geleneğinden gelen sporcu yetiştirme yöntemleriyle hep bireysel sporlarda başarı kazanmıştı.
Ama şimdi İspanyol yöntemlerine rotayı çevirdiler ve takım oyunlarında başarıyı hedefliyorlar. Peki ya eğer bir gün Dünya Kupası’nı kazanırlarsa ve 1,5 milyar Çinli aynı anda “Gooolll” diye zıplarsa?