Gazetecilik eğitimi almadın, değil mi?
Hayır, Kamu Yönetimi okudum. Okul bitince beş yıl metin yazarlığı yaptım. O sırada Gazete Pazar çıkıyordu. Melih Şabanoğlu da kreatif direktörümdü. Bana futbol yazısı yazdırdı. İlk yazım spor bölümünün kapağı oldu. O dönem yazı yazmak para ediyordu. Gazete kapanana kadar yazdım. Sonra da gazetecilikten başka bir iş yapmadım.
Yazı yazmayı seviyorsun, hiç roman yazmayı düşündün mü?
Yazdım bir tane, aşk romanıydı ama sildim. Yanlış anlama, yayımlamadım demiyorum; bildiğin bilgisayardan sildim. Çok utandım çünkü, hiç beğenmemiştim.
Çocukluğuna dair hatırladığın en güzel anın ne?
Hepsinde annem var. Çok erken vefat etti. Maddi olarak zor günler geçirdiğimiz bir dönemdi ve yakalandığı hastalık bakım gerektiriyordu. Biz bakamadık. O yüzden hala sorumluluk hissederim, keşke daha iyi bakabilseydik diye.
Mehmet Demirkol kimdir?
Ela’yla Ali’nin babası ve Sedef’in eşi.
Seni ne ağlatır?
Çocuklar ağlatıyor.
Hayattaki en büyük korkun ne?
Ölmek.
Mutfağa merakın olduğunu biliyorum. Aynı zamanda gastro turist misin?
Evet. Geçen yıl sırf yemek yemek için Kopenhag’da dört tane Michelin yıldızlı restorana gittim.
Peki gastroseksüel misin?
O ne oluyor tam olarak?
25-30 yaş üstü, iyi eğitimli, yabancı dil bilen, gittiği yerlerdeki yerel tatları avlayan, pişirmeyi de seven erkek.
Öyleyim demek ki, geçmiş olsun.
Yazdığın bir yazının mı, yoksa pişirdiğin bir yemeğin mi beğenilmesi daha çok hoşuna gider?
İkisi de ama kesinlikle yazmak daha çok keyifli.
Emekli olunca ne yapacaksın?
Kışları San Sebastian, yazları Datça’da olacağım.