İbrahim Çelikkol’un arkadaşına destek olmak için gittiği seçmelerden başrol oyuncusu olarak çıkmasında tabii ki en önemli pay, bu adamın oldukça yakışıklı olmasıydı. O da bunu biliyor ama devamının gelmesi için bunun yeterli olmayacağının da başında beri farkında: “Dış görünüş ilk aşamada pozitif bir etken tabii ki. Bazı kapıları açıyor insana ama sonrasında içini dolduramazsanız, bu hiçbir anlam ifade etmiyor. Ben bunun bilinciyle, hiç buna sığınmamaya çalıştım. Kendimi nasıl geliştirebilirim, nasıl farklılaşabilirim buna yoğunlaştım.”
Hala pek çok insan için oyunculuk, dışarıdan bakıldığında en kolay mesleklerden biri olarak görünüyor. Ancak özellikle dizilerde oynayan oyuncular, çok yoğun ve stresli bir iş dönemi geçiriyorlar. Elbette bu tempoda sürekli performansı
yüksek tutmak için, arada sırada insanın kendisine vakit ayırması ve rahatlaması şart. İbrahim Çelikkol’un bunun için ihtiyacı olan tek şey, sevdiği insanlarla birlikte olmak: “Boş zamanlarımda ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Küçük bir yeğenim var, onunla vakit geçirirken her şeyi unutuyor gibiyim. Gezmeyi, yeni yerler görmeyi seviyorum. Bununla birlikte spor yapmak da her zaman hayatımın bir parçası. Bunlar bana kafamı boşaltmak ve stresten uzaklaşmak için fazlasıyla yetiyor.”
İbrahim Çelikkol’un oyunculuğa başlama hikayesinin üzerinden çok uzun yıllar geçti. Birçok dizide ve filmde canlandırdığı rollerle artık çok daha tecrübeli bir aktör. Şimdiki İbrahim Çelikkol ile o zamanki İbrahim Çelikkol’u karşılaştırıyor:
“O yıllardaki İbrahim’e göre farkındalıkları çok artmış; duyguların, kendine yatırım yapmanın ne kadar önemli olduğunu bilen; sürekli gelişmek ve gelebilecek iyi ya da kötü her geribildirime açık olmak gerektiğinin farkında olan; güçlü yönlerini daha doğru kullanması gerektiği anlayan; gelişim alanları için harekete geçmesi gerektiği zamanı bilen bir İbrahim var artık.”
