Nakamura son araştırmada görev almasa bile, fruktoz ve diğer basit karbonhidratlar üzerine yüzlerce araştırma yapmış, “Fruktoz, öncelikli olarak diğer şekerlerin ve glukozun düzenlendiği karaciğer tarafından kullanılmakta. Aynı zamanda vücudumuzdaki diğer organlar da fruktozu kullanıyor”.
Yüksek miktarlarda fruktoz tüketildiğinde, şaşkına dönen karaciğer fruktozu glukoz ve yağ olarak depoluyor. Bunun tek sonucu ise kilo almak değil; aynı zamanda bu yıkım süreci kan şekeri ve gliserit seviyesini de etkileyerek diyabet ve kalp hastalıkları riskini de tetikliyor.
Ancak Nakamura’ya göre endişelenmeye pek gerek yok. Çünkü meyvelerin içerisinde bulunan fruktoz problem yaratmıyor. Meyvelerdeki fruktoz miktarının düşük olmasının yanı sıra içlerinde bulunan lif sayesinde vücudun şekeri sindirme süreci yavaşlıyor. Karaciğer de bu sayede acele etmektense rahat çalışabiliyor. Bu, aynı zamanda köklü sebzeler ve diğer doğal kaynaklar için de geçerli. Meyveden daha çok, sağlığınız için göz önünde bulundurmanız gereken tehlikeleri fruktoz içeren yapay besinler oluşturuyor. Özellikle de fruktoz içeren içeceklere dikkat etmelisiniz. Bu içecekler sadece gazlı içeceklerden ibaret değil. Hazır satılan meyve suları fruktoz ve kalori açısından zengin oldukları kadar lif açısından da fakir oldukları için, fruktozun sağlıklı parçalanması için gerekli olan lifi sağlayamazlar. Hazır meyve suları yerine doğal meyve sularını tercih etmeniz çok daha mantıklı olacaktır.
