Ünlü tırmanışçı, sürdüğü vahşi yaşamda şöyle bir geriye dönüp bakıyor (ama asla aşağıya değil!)
Dağcı, National Geographic fotoğrafçısı ve Eddie Bauer sporcusu olan Cory Richards, kışın ortasında Everest Dağı’nın 8 bininci metresine çıkıp Snap atan biri.
Üstelik ekstra oksijen takviyesi kullanmadan. Dağlara ve çığlara meydan okuyan 35 yaşındaki Richards’ı deniz seviyesinde yakaladık.
MEN’S HEALTH: Dağlardan öğrenip medeniyette uyguladığın taktikler var mı?
CORY RICHARDS: Önemli tırmanışlar yapmaya başladığım zamanlarda Barry Blanchard ismindeki bir dağcı bana şöyle demişti: “Tırmanışın her anını daha önceden yaptığın şeylermiş gibi düşün.” Bir tırmanışın her bir bölümünü, daha önce yapmayı başardığınız başka bir eylemle özdeşleştirin. Örneğin Tibet’teki ana kamptan daha yüksekteki ileri seviye kampa ulaşma mücadelesini, tamamlamayı başardığınız ilk trekking tecrübeniz gibi düşünün. Yani yaptığınız işi küçük aşamalara bölerek ilerleyin. Böylelikle doğrudan hedefin kendisine değil, ulaşma sürecine odaklanabilirsiniz. “Uber adında bir uygulama yaratıp milyarder olacağım” diyerek yola çıkmak yerine, “Süper bir fikrim var ama önce bir aplikasyonun nasıl tasarlandığını öğrenmem gerekiyor” deyin.
Fitness’a da bu bakış açısıyla yaklaşabilir miyiz?
Tek yapabileceğiniz, hepimizin tek yapabileceği şey, şu an takvimimizde hangi iş varsa onu yapmaktır. İnsanlar böyle fit oluyor. Bugün spor salonuna giderek. Bu davranışın sonuçları biriktikçe, vücutlarını dönüştürüyorlar. Olduğunuzdan daha iyi olmayı umut etmeyi bırakın. Her gün salona giderseniz, zamanla değişeceksiniz zaten.
Bir çığdan kurtuldun fakat travma sonrası stres bozukluğu yaşadın. Evliliğin, sponsorlukların ve işin zarar gördü. Nasıl bir ders çıkardın?
Miktarı ne olursa olsun hiçbir para, başarı, ümitsizlik ya da yoldan çıkma, sizi sıkıntılardan kurtarmaz. Tıpkı onca ilaç, seks ve duygusallık gibi. Her şey gider, derdiniz size kalır. Sorununuzun haricindeki her şey birer maskedir. Sıkıntılarınızı egonuzla, paranızla veya giyim kuşamınızla örtmeye çalıştığınızda, bu şeylerin yokluğunda daha fazla boşluğa düşersiniz. Çünkü büyük sıkıntılarla bu tarz bir savaş vermek, onları çözememenizle sonuçlanabilir.
Bu gibi durumlarda sıradan bir kimse neler yapabilir?
Güvende olmadığınızı bildiğiniz zaman, aslında güvendesiniz demektir. “Nerede olmadığımı bilmiyorum” dediğiniz anda ise aynen orada olursunuz. Kötü bir durumda olduğunuzu düşünmek, iyi anlarınızın da olduğu anlamına gelir ve bu durumu kabul edecek alçakgönüllülüğe sahipseniz, bulunduğunuz yer, yolculuğunuzu özümseyip ona devam ettiğiniz yer haline gelir.
Seyahatlerinde yerel kültürlerle tanışma şansı buluyorsun.
Aldığım en büyük ders, farklılığa açılmak oldu. Cinsiyet değiştirmiş insanlarla diyalog kurmaya çabalayın. Sizi korkutan şeylerle bütünleşin. Farklı dinlere mensup kişilerle zaman geçirin ve gerçekte nasıl olduklarını görün. Onlar da herkes gibi ailelerini geçindirmek, iyi işlerde çalışmak istiyorlar. Arkadaşlık ve din ilişkisi birbirinden bağımsız olabilir.
Yani korkulacak bir şey yok?
Korkunun yerini meraka bırakmak iyidir. Merak bilginizin artmasına ve sorularınızın cevaplanmasına önayak olur. Birçok büyüleyici hayvan var ve biz de onlardan biriyiz. İnsan gerçekten gezegendeki en çılgın, cool ve fevkalade canlı. Gerçekten büyüleyiciyiz.
Ergenlik dönemindeyken sokakta yaşıyordun. Bu seni nasıl etkiledi?
İnsanların çöp tenekesini karıştıranları gördüğünde verdikleri tepkiyi değiştirmek için mücadele veriyorum. Bu kişilere bağımlı, başarısız, kötü, evsiz ve korkutucu gözüyle bakılmasındansa; insan, primat, sokak temizleyen adam, hayatta kalmaya çalışan kişi gözüyle bakılmasından yanayım. Pragmatik bir bakış
açısını benimserseniz, rahatlıkla empati kurabilirsiniz. Yaptıkları şey hayvanların yem aramasından farksız. Böyle bakarsanız insanları yargılamaz ve istedikleri gibi yaşamalarına yardımcı olursunuz.