MH İKON: KURT RUSSELL

Hava hokeyinin, bir göz bandının ve aksiyon figürlerinin, nasıl bir kariyer inşa edebildiğinin hikâyesi.

Paralel bir evrende, Kurt Russell diye bir aktör yok. New York’tan Kaçış’taki Yılan Pliskin ve The Hateful Eight’teki John ‘’Cellat’’ Ruth gibi klasikleşen rolleri hiçbir zaman olmadı ya da başka birileri tarafından oynandı. Tüm o havalı göz bantları, kabarık saç modelleri ve gür bıyıklar asla afişlerde boy göstermedi. Ve bu paralel evrende Kurt Russell bir beyzbol oyuncusu.

Gerçek hayata dönersek, Russell minikler liginde dört yıl boyunca beyzbol oynadı ve star bir oyuncu olmayı hayal etti. (Star olduğu kesin ama bambaşka bir mecrada.) İlk olarak 9 yaşındayken Safe at Home! adlı bir filmin seçmelerine katıldı, sırf filmde rol alan beyzbol yıldızları Mickey Mantle ve Roger Maris ile tanışmak için. Mayısta vizyona giren olan son filmi Galaksinin Koruyucuları 2’nin tanıtım kampanyalarını yürüten Russell’la, B planı olarak nasıl sinema yıldızı olduğunu konuştuk.

Kırık Düşlerin Peşinde

MEN’S HEALTH: Baharda beyzbol sezonu başlarken içinizde bir burukluk oluyor mu?

KURT RUSSELL: Aslında buna alıştım. 30 yaşıma kadar bahar mevsimlerini özlüyordum. Çimlerin üzerinde binlerce saatinizi harcadığınızda ve sopayla çalıştığınızda, kendinizi o şekilde tanımlıyorsunuz. Sadece bedeniniz değil, zihniniz de buna alışıyor. Hâlâ beyzbol oynamak istiyorum.

Aktörlük sizi tatmin etmiyor mu?

Bunlar birbirinden tamamen farklı şeyler. Üstelik biri elma biri armut gibi de değil: Biri yarış arabası, diğeri televizyonun uzaktan kumandası gibi. İkisi arasında hiçbir bağlantı yok.

Film çekimlerinin de kendi heyecanı, adrenalini yok mu?

Bazı zamanlarda var. Örneğin sette yeni bir karaktere bürünmeye başladığınızda, diğer aktörlerin size bakıp, “Eveeet, adam şovunu yapmaya başladı. İşte başlıyoruz” dediklerini hissediyorsunuz. İşte o zaman film çekmek gerçek bir eğlenceye dönüşüyor. Beyzbolda da böyle, işler kızışmaya başladığında takım arkadaşlarınızla aranızda muazzam bir bağ oluşuyor. “Hadi oğlum, alalım şu maçı, hadi!” diyorsunuz. Harika bir his. Patlama noktası.

Peki beyzbolu niye bıraktınız?

Rotator cuff yırtığı yaşadım.

Maç esnasında mı?

Aslında hayır. Aniden olan bir şey değildi. Kolumu kullanmam gerekenden fazla kullandım. Her maçtan önce yüzlerce top yakalıyordum. Bir gece dışarıda kutlama yaparken kendimden geçmiştim ve hava hokeyi oynarken sakatlandım.

Bu gerçekten mümkün mü?

Üç saat boyunca beyzbol oynayıp, sonrasında hava hokeyinde yırtınırsanız gayet mümkün. Kariyerimin bittiğini de son derece kaba bir doktordan öğrendim. Beni muayene ettikten sonra “Sen oyunculuk da yapmıyor muydun?” diye sordu. Ben “Hı, evet” dedikten sonra şöyle dedi: “Eh, artık tam zamanlı bir aktör oldun.” Bu kadar! Sonra odadan çıkıp gitti. Orada ne yapacağımı bilemeden 10 dakika oturup kaldım. “Nasıl yani, bitti mi her şey?” diye düşünüyordum. Beni odadan bir hemşire gelip çıkarmak zorunda kaldı. Yıkılmıştım.

Karakterler ve Kostümler

Yılan Pliskin’in taktığı göz bandının fikir babası gerçekten siz misiniz?

Evet. Bandı New York’tan Kaçış filmini yazan ve yöneten John Carpenter’a taktım ve akabinde “Evet, bunu kullanalım” dedi. Sonrasında film için ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. Bazı yönetmenler bu tarz önerilere kem küm eder ve “Emin değilim” derler. Ama John bana güvenmişti.

Karakter için bir geçmiş de yazdınız mı? Gözünü falan mı kaybetmiş mesela?

Belki de. Bilmiyorum (gülüyor). Bence bu bir gizem olarak kalmalı. Zaten olay da buydu. Bir savaş kahramanı olduğunu biliyoruz ama geçmişinde neler yatıyordu? Göz bandının altında ne var? Belki de gözüne kızılötesi ışın geldi ve retinasını yaktı. Her ne olduysa, hâlâ canını yaktığı kesin.

Gerçekten de sürekli acı çekermiş gibi yüzünü buruşturuyor.

Filmlerimde, bana da o filmi izletecek şeyler yapmaya çalışırım. Kendimi izleyici yerine koyup şöyle düşünmek istedim: “Bu herif ne halt yemeye göz bandı takıyor? Filmde asla açıklamıyorlar!” Böyle olunca, meraktan koltuğun ucunda oturarak izliyorsunuz.

Altı Aksiyon Figürü (Ve Sayıları Artıyor)

Bugüne kadar aksiyon figürü yapılan birçok önemli rol canlandırdınız.

Bir oyuncak üreticisi bana canlandırdığım altı karakterin aksiyon figürü olduğunu söylemişti.

Bunlar hangileriydi?

Yılan, Yıldız Geçidi’ndeki O’Neil, Küçük Çin’de Büyük Bela filmindeki Jack Burton, The Hateful Eight’teki John Ruth, The Thing’deki MacReady ve… Kimi unuttuğumu bulamıyorum.

Tombstone’daki Wyatt Earp?

Evet! Bana bu karakterleri sayan kişi, sayıdan ziyade her birinin orijinal karakterler olmasının önemli olduğunu söylemişti. Yani bu karakterler çizgi roman ya da Star Wars karakterleri değil. Onlar yaratılış sürecine katkıda bulunduğum karakterler. Hepsi de diğer karakterlerden ayırt edici özelliklere sahip.

BENZER YAZILAR