Safranın anti-tümör ve antioksidan özelliklerinden mutlaka faydalanmalısın.
Etkili fitobesin içeriği ile safran, yüzyıllardan bu yana yemeklere tat vermek için kullanılıyor. Çiçeğin stigma kısmında bulunan krosin adlı fitokimyasal ise yine yüzyıllardan bu yana güzellik ürünlerinde tercih ediliyor. Efsanelere göre Kleopatra da bakım rutininde oldukça pahalı olan safrana yer veriyordu.
Bu mucizevi baharatın elde edilebilmesi için, stigmaların safran çiçeğinden (Crocus sativus) ayrılması gerekiyor. Yaklaşık yarım kilo safran elde edilebilmesi için 75.000 safran çiçeğine ihtiyaç duyuluyor! Bu yüzden, safranın dünyadaki en pahalı baharat olmasına hiç şaşırmamak gerek. Buna karşın, çok az miktarda safran yemeklerine eşsiz bir lezzet katabiliyor.
Safranda bulunan krosin ve krosetin adlı iki fitobesinsel karotenoid ise anti-tümör ve antioksidan etkileri gösteriyor. Hatta, klinik çalışmalardan yola çıkılarak, safranın depresyon, cinsel bozukluklar, kısırlık, premenstrual sendrom ve aşırı atıştırma gibi sorunlara da iyi geldiği belirtiliyor.
İddiaların kesinleşmesi için daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç duyulduğu kesin. Ama sen yine de beslenme planına safran eklemek için fazla beklememelisin. Ancak, safran adı altında sahte baharat almama konusunda da dikkatli olmalısın. O yüzden, safranı güvendiğin aktarlardan ya da marketlerden temin et.