Mutlulukla ilgili bilmeniz gerekenler

Instagram filtreli gülücüklere kanmayın. Yüzünüzdeki zoraki sırıtışı ortadan kaldırarak daha iyi bir denge kurun.

Mutluluk takıntısı işe yaramıyor. Bir ankete göre*, Avustralya’da her sekiz erkekten biri depresyona girecek. Social Psychological and Personality Science’ta yayımlanan bir çalışma, toplumun mutsuzluğu kabullenmeme eğiliminin, işler kaçınılmaz bir şekilde ters gittiğinde insanların kendilerini yalnız hissetmesine yol açtığını söylüyor. Kendi mutluluğunuzu bulmanız konusunda sizi teşvik eden sosyal medya paylaşımlarına karşın, ortada bir problem olduğu çok açık.

İlginç bir şekilde, gerçek mutluluğu bulmanın yolu bu arayışı sonlandırmaktan geçiyor olabilir. Amerikalı psikologlar, mutluluğu aktif bir şekilde arayanların daha neşeli olmak konusunda baskı altında hissettiklerini ve mutsuz olduklarında kendilerini suçladıklarını buldu. Eğer paranın mutluluğu satın alabileceğini düşünenlerdeniz, siz de yanılıyorsunuz demektir. Araştırmacılar, yılda 132 bin doların üzerinde kazanılan paranın size sadece daha çok stres olarak geri döneceğini buldu.

Danışman psikiyatrist Paul McLaren, mutluluk yerine iyi bir mental sağlığı hedeflemenizi öneriyor. McLaren, sağlıklı bir zihinsel durumun, hayatın önümüze çıkardığı hem iyi hem de kötü şeylerle baş etmemize yardımcı olacağını savunuyor çünkü mutluluk, mutsuzluk olmadan var olamaz. Kısacası, kendinizi berbat hissetmenizde bir sorun yok. Aslına bakarsanız, hiç bitmeyen, yoğun bir mutluluk çıldırtıcı olurdu ve bu, bizi insan yapan farklı farklı duygusal tepkilerden yoksun bırakırdı. Ne kadar acı verici olsa da kötü hissettiğimiz zamanlar çok önemli bir amaca hizmet ediyor. Ağlamak iyileşme sürecinin başlangıcıdır  ve küçük bir stres bile değişim geçirmenizi sağlayacak faydalar sunabilir. Uzun süreli mutluluk bir denge işidir, o yüzden Instagram’da sürekli gördüğünüz sahte gülüşlere aldanmayın.

Birçok araştırmacı, “90/10 prensibi” konusunda ortak görüşe sahip. Bu prensip mutluluğunuzun yüzde 10’unu başınıza gelen şeylere, yüzde 90’ını ise sizin bunlara nasıl tepki verdiğinize bağlıyor. Yani, kabullenici olun. Değiştiremediğiniz şeylerin peşini bırakın, diğer insanlarla bağlantıda kalın ve bir şeyler satın almak yerine deneyim satın alın. İşte o zaman gülümsemenizin artık daha doğal olduğunu fark edeceksiniz.

Kötü hissettiğiniz zamanları anlayıp takdir edebilmek, o zamanların fiziksel ve zihinsel sağlığınız üzerindeki etkisini azaltabilir. Emotion dergisinde yayımlanan bir araştırma, negatif hislerini görmezden gelmek yerine onları kucaklayabilen insanların, psikolojik açıdan bunalımdan daha az zarar görmüş olarak çıktığını keşfetti. Yine, Journal of Experimental Social Psychology’den bir çalışmaya göre, kendinizi kötü hissetmek dikkat dağıtıcı şeyleri bloklama yetinizi geliştirerek hafızanızı ve detaylara olan dikkatinizi iyileştiriyor.

İşte size işinize yarayacak yeni bir kelime: Sisu. Fince bu kelime, karşınıza çıkan olağanüstü zorlukları aşmanıza yardım eden psikolojik güç anlamına geliyor. Sisu kararlılık rezervlerinizden faydalanmanız konusunda sizi cesaretlendiriyor. Bu yaklaşım, mutlu hissetmediğiniz için somurtmanızdan çok daha iyi ve uzun vadede hayatınızdan tatmin olmanızı sağlıyor. Bu, sizin bir lades kemiği yerine bir omurga edinmenize yardım edecek.

Soğuk havalar

Japonya’daki Osaka Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, mutluluk 13.9 santigrat derecede en üst düzeye ulaşıyor. Güneyde yaşıyorsanız biraz çabalamanız gerekecek.

Maddi arkadaşlar

Londra Üniversitesi’nden bir araştırma, arkadaşlarla geçirilen zamanı artırmanın, 115 bin dolarlık maaş artışına denk bir mutluluk sağladığını buldu.

Yaşlı gözler

Bir Frontiers in Psychology çalışmasına göre, ağlamak parasempatik sinir sisteminizi aktive ederek sakinleşmenize ve yatışmanıza yardımcı oluyor.

BENZER YAZILAR