Aşk yüce bir duygu, doğaya veya insana duyulan tutku, sevgidir. Neye ya da kime olduğu değil, aşkın kendisidir önemli olan… Eğer bu duyguyu yaşamaktan uzaksan, seni ondan alıkoyan nedenleri keşfetmeye hazır mısın?
Yazı: Yoga Eğitmeni İpek Darga
Doğaya olan aşkla başlayalım. Dağlara, denize, yıldızlara, ormana duyulan aşk mesela… Gezginlerin dediği gibi, doğanın içinde kaybolmak ve zamanın durmasıdır o zaman aşk. Doğayı keşfederken, kendini keşfedersin aslında. Doğanın gücü sendeki cesareti ortaya çıkarır ve güzelliği de seni şaşkına çevirir. Mucizelere inanmanı sağlar. Doğanın gücü karşısında teslimiyeti, kabullenmeyi öğrenirsin. Dağlar seni kucaklar, denizler seni hayalindeki yere götürür. Ormanlar sezgilerini besler.
Aynı doğaya duyulan aşk gibi, insana duyulan aşk da cesaret ister. Güzellikleri görmeyi, teslim olmayı, kabullenmeyi öğretir. Aşk vazgeçmemektir, korkmamaktır.
Âşık olunca bize ne olur?
Kalbimiz çarpar, kendimizi genç hissederiz, heyecanlı ve sabırsız oluruz. Şarkı söylemek, dans etmek isteriz. Daha çok aynaya bakar, kendimize özen gösterir, güzelleşiriz. Hayal kurmaya başlarız, hayal gücümüz giderek artar. Dokunmak isteriz. Her şeyi olduğundan daha güzel görürüz. Renkleri başka görür, sesleri başka duyar, kokuları ve tatları başka alırız.
Aşk bu kadar güzel, bu kadar yüce bir duyguyken neden âşık olamayız ya da aşktan korkarız?
Diyelim ki “beyaz atlı prensin” geldi. Bir adım atsan hayalin gerçekleşecek… Nedir seni tutan? Beğenilmeme korkusu mu? Güvensizlik, tabular ya da teslim olmaktan korkmak mı? Bağlanmaktan, onu kaybetmekten veya bedel ödemekten korkmak mı? Yoksa tüm bunların dışında, egon ya da kararsızlığın mı?
Sex and the City’den Carrie ve Aidan
Aşka dair korkularından nasıl özgürleşebilirsin?
- Aşk, keşfedilmek ister. Değişime açık olmalısın.
- Aşk, güven ister. Kabullenmeyi ve teslim olmayı öğrenmelisin.
- Aşk, vazgeçmemeyi gerektirir. Sevginin gücüne inanmalısın.
- Aşk, dolu dolu yaşanmak ister. Aşka izin vermelisin.
- Aşk, mantık istemez. İç sesini dinlemelisin.