Her koşucu, kendi sınırlarına ulaşmanın nasıl bir his olduğunu bilir. Peki bu sınırları çizen şey nedir? Bacaklarımızı ve irademizi sarsan gizemin şifrelerini çözmeye hazır mısınız?
Modası geçmiş soyunma odası efsanesinin aksine, sınırlarınıza dayanmanın nedeni sadece kaslarınızı kavuran laktik asit değildir. Koşarken hissettiğiniz her duygu, vücudunuzda farklı küçük krizlere neden olur ve bunlar bir araya gelerek, sizin durmanız gereken zamana karar verirler. Geçen ilkbaharda, dünyanın dört bir yanından bilim insanları, dayanıklılığın nihai sınırlarına dair arayışlarında elde ettikleri son bulguları paylaşmak için, ABD’de düzenlenen özel bir konferansta bir araya geldi. Metabolitler ve zihinsel yorgunluk gibi yeni konularla birlikte, ısı ve susuzluk gibi daha tanıdık konuları da tartıştılar. İşte kişisel rekorunuzu kırmak için uğraşırken neden zorlandığınızı açıklayan faktörler.
“Nefesim kesiliyor!”
NEDEN: Oksijen yetersizliği
NE ZAMAN: Koşmaya başladıktan hemen sonra
ANTİDOT: Yüksek tempolu bir koşunun da yer aldığı ısınma seansı
Bir interval antrenmanın ilk tekrarı daima zordur. Nefes nefese kalırsınız, kalbiniz deli gibi çarpar. Ama bir sonraki tekrar daha kolay gelir. İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde egzersiz fizyolojisi uzmanı olan Dr. Andrew Jones, nefes alışveriş oranının düşmediğini, sadece uyum sağlamak için zaman gerektiğini söylüyor. Yaşadığınız şeyin nedeni, bacaklardaki oksijen miktarıyla kalp ve akciğerlerin ulaştırabileceği oksijen miktarı arasındaki uyumsuzluktur.
Koşmaya başladığınızda kasların oksijen ihtiyacı birden fırlar ama vücudunuzun buna tepki verme süresi ”oksijen kinetiğiniz” ya da tepki süreniz tarafından belirlenir. Bu oksijen açığının tetiklediği sinyaller, nefes alışverişinizin ve kalp ritminizin hızlanmasına ve kan damarlarının genişlemesine neden olup, kasların içindeki oksijen üreten enzimleri faaliyete geçirir. Sonuç olarak birkaç dakika sonra kaslarınıza yeterli oksijen gitmeye başlar.
Fakat bu geçici oksijen kıtlığının kalıcı neticeleri olabilir. Enerji açığını karşılamak için kaslarınız kıymetli anaerobik (oksijensiz) yağ depolarını kullanmaya başlar. Bu da kaslarınızın yorgun hissetmesine neden olan metabolik yan ürünler üretilmesine yol açar. Ayrıca yarışın sonundaki nihai anaerobik atak için ihtiyaç duyacağınız enerji de azalmış olur. Dr. Jones, yarışın ilk birkaç dakikasında yakılanları yavaşlamadan yenilemenin mümkün olmadığını söylüyor. Dr. Jones ve meslektaşları, oksijen açığıyla başa çıkabilmek için ”ateşleme” adını verdikleri ve yarıştan önce ilk tekrar yorgunluğunu aradan çıkarmayı amaçlayan bir yaklaşım üzerinde çalışıyorlar. Yarışa başlamadan 10-20 dakika önce, ısınma çalışmanıza 45 ila 60 saniye 5K yarış temposunda koşmak gibi, yüksek yoğunluklu çalışmalar yapın. Bu ateşleme koşusu enzimleri harekete geçirip kan damarlarını genişletirken, yarış başlamadan evvel toparlanabilmeniz için de yeterli süreyi sağlar.