Bazen elinden gelenin en iyisini yapsan da, tartı sana bunu göstermez. Bazen de sen hiçbir şey yapmak istemezsin! Ve belki de senin dışında, yolunda gitmeyen şeyler vardır… Peki ne olabilir seni durduran?
Aslına bakarsan diyetisyenler sürekli diyetin kişiye özel olması gerektiğini savunur. Bunun gerçekte ne demek olduğunu hiç düşündün mü? Yani sana elma, arkadaşına armut mu verilir diyette? Hayır. Bir diyetin kişiye özel olması, listede o kişiye özel ve farklı besinler bulunacağı anlamına gelmez. Kişiye özel diyet aslında üç şey demektir: Senin metabolik durumuna göre, sevdiğin yiyeceklere göre ve vücudunun verdiği tepkiye göre (açlık, tokluk, alerji, hızlı ya da yavaş zayıflama gibi) bir diyet listesi. Bu üç önemli nokta, verilen listelerin farklı olmasını sağlar. Farklı listeler, farklı insanlar ve farklı cevaplar demektir. Bu sebeple arkadaşın çok hızlı zayıflarken, sen zorlanıyor olabilirsin. Belki de tam tersi. Herkes çok yemekten dolayı kilo alınır zannedebilir. Bazıları için ‘su içsem yarıyor’ meselesi bile doğrudur. Kilo almaya yol açan bir sürü sebep sıralayabilirim. Yapman gereken şey ise, ilk önce neden kilo aldığını bulmak. Eğer nedenini çok iyi bilirsen, sorunu çözebilirsin. Bunu araştırmadan yola çıkanlar ya başka yollara sapıyor ya da geri dönüyor. Bu yazıyı oku ve yoluna devam et.
1/ İnsülin Direnci
Son yıllarda sürekli duyduğun ‘insülin direnci’ moda gibi gelse de, aslında çok can sıkıcı bir haberci: Dünyada diyabetin ne kadar hızlı arttığını ve artacağını bize gösteriyor. Eskiden sadece şeker kontrolü yapılırken, şimdi endokrinologlar insülin hormonuna da bakıyor. Açlık şekeri ve açlık insülini arasındaki bir formül olan bu değere insülin direnci (HOMA-IR) deniyor.
Ailende diyabet veya insülin yüksekliği geçmişi varsa, ileride sende de olabilir. Bu senin yaşam şekline, yani yediklerine, içtiklerine ve kilolarınla arandaki ilişkine bağlı. İnsülin direnci çıkan kişiler çok yemek yemediğinde de kolay kilo alabiliyor. İnsülin arttıkça, tokluk hissi ortadan kalkıyor ve karbonhidrat eğilimi artıyor. Bu da tekrar insülinin artmasına neden oluyor ve kısır döngü başlıyor. Diyetini uygulayamıyor ya da iyi cevap alamıyorsan, sana verilen diyet insülin direncine uygun olmayabilir. Direncin derecesine göre bazen de ilaç tedavisi gerekir. Aynı zamanda bu problemin varsa, spor yapman neredeyse şart diyebilirim. Hem diyetisyen, hem endokrinolog, hem de bir egzersiz uzmanı ile görüşmelisin.
2/ Tecrübeli Vücut
Bu senin ilk diyetin değilse, işin biraz daha zor. “Yıllardır diyetteyim zaten” diyen gruptaysan, zayıflaman çok daha zor olabilir. Çünkü senin vücudun artık kalori kısıtlamasını, aç kalmayı, maksimum ne kadar yiyebileceğini, ne kadar depolayabileceğini öğrenmiştir. Sürekli kısıtlama yapan ve düşük kalorili diyet uygulayan kişilerin bir süre sonra kilo vermesi durur ve vücut kendini korumaya alır.
Diyetinden bu nedenle cevap alamıyorsan kendini rahatlatmaya çalış. Yüksek kalorili diyetlerle daha fazla spor içeren, yani daha çok kalori yakacağın programları tercih et. Vücudunu şaşırt. Mesela bol kaçamaklı (sana göre) bir diyet, belki de strese girmeden zayıflamanı sağlayabilir. Ama yanında ne olursa daha başarılı olursun, yazayım: İnanç + sabır.
3/ Duygusal Açlık
Duygusal açlık deyince sayfalarca yazabilirim. Çünkü insan psikolojisi inanılmaz derin bir konu. Yemek yemek, var olduğumuzdan beri yaptığımız bir davranış. Psikolojik kısmının ne kadar büyük, eski, köklü olduğunun farkında mısın? Eski çağlar ile benim ne alakam var deme: Eskiden beri gelen bazı kodlar, hâlâ genetik yapımızda gizli. Psikologların her konuda ‘çocukluğuna dönelim’ demesi sana komik mi geliyor? Oysa çocukken ne yediğin, nasıl bir ortamda yediğin, nasıl oyunlar oynadığın, anne ve babanla ilişkin, mutlu–mutsuz dönemlerin, hepsi senin şu andaki besin seçimlerini etkiliyor.
Ağladığında şekerle susturulan bir bebek, büyüdüğünde iş yerinde bir sorun yaşadığında, stres seviyesi arttığında, şekerli tat ile sakinleşmeye devam ediyor. Bu tatlı, çikolata, dondurma vb. olabiliyor ama ona öğretileni devam ettiriyor. Eğer hamur işi (örneğin börek) seni çok mutlu eden bir yiyecekse, en mutlu olduğun anlarda yediğin yemekse, gördüğün an yemek istersin. Aç olsan da, tok olsa da… Zaten ‘tok olsam da yiyorum, canım sıkıldığında yemek yerim, sevgilimle kavga ettiğimde mutlaka çok yerim’ diyen binlerce kadın var.
Böyle bir durumdaysan mutlaka diyet yaparken psikolog desteği almalısın. Hatta sevdiğin ne varsa bir listesini yap ve canın sıkıldığında seni mutlu edecek başka bir şey bul. Ama unutma ki çocukluktan gelen alışkanlıklar devam edecek. Bunları değiştirmek seni mutsuz edebilir. Seni mutlu eden yiyecekleri diyetisyeninle paylaşırsan sana yardımcı olur.
4/ Hareketli Yaşam
Bazıları çok sosyal olduğu için diyet yapamayacağını düşünür. Diyet yapmak ‘kısıtlamak’ anlamına geliyorsa evet; hem sosyal olup hem de diyette olamazsın. Ama diyet yapmak, nerede ne yiyeceğini bilmektir. O zaman istediğin her yere gidebilirsin: Akşamları arkadaşlarla buluşmaya, hafta sonu seyahate, iş yemeklerine, doğum günlerine…
Tüm bunlarda nelere dikkat etmen gerektiğini öğrenirsen başarabilirsin. Söylemek istediğim, ‘gittiğin yerlerde sadece su iç’ değil. O gün kahvaltıdan itibaren yediklerini dengelersen, orada yemekten sonra ne içmen gerektiğini önceden bilirsen, bu senin için sürpriz olmaz. Sadece tavsiyem, planlarını yaparken bu sosyal faaliyetlerin üst üste gelmemesine dikkat etmen; araya bir veya iki gün koyman. Bunu başarabilirsen kilo verebilirsin. Bu senin için akşamları çok kalori almak demekse, spor da işin bir parçası olmak zorunda. Bir akşam dışarıda yemek, bir akşam dışarıda spor kuralı seni zayıflatır.
5/ Mahalle Baskısı
Bu konuda herkesin anlatacağı bir hikâye vardır. Diyetisyen hâlimle benim bile başıma geliyorsa, sana neler oluyor kimbilir! Arkadaşına yemeğe gittin. Yemekleri yediniz… Her şey yolunda… Sen kendine göre dengeledin ve için rahat. Bir süre sonra arkadaşların sana sorular sormaya başlıyor: ‘Tatlı yedin mi? Yemedin, aaa… çok güzel, ye…’ ‘Yok, canım istemiyor.’ ‘Aaa… n’olursun ye. Senin için yaptım!’ ‘Tamam, sonra yerim.’ ‘Aaa ne sıkıcısın, yesene biraz… Boşver diyeti!’
Bu tartışma sen yemeden bitmez! İş yerinde, evde, mahallede, okulda böyle arkadaşların var mı? İşin zor… Onlara bunu anlatmaya çalıştığında belki seni anlayan çıkabilir ama gittiğin her yeni ortamda, sana yeme konusunda ve diyeti -bir kerelik- bozman konusunda baskı uygulayacak birileri çıkacaktır. O zaman neler yapabilirsin? Gitmeden önce menüyü öğrenip, ona göre gün içinden eksilterek akşam gönül rahatlığı ile yiyebilirsin. Ya da sadece bir veya iki çatal alıp tadına bakabilirsin. Veya sakince ‘hayır’ deyip konuyu değiştirebilirsin.
6/ Patron: Hormonlar
Diyetini çok iyi yapıyorsun. Spor da yapıyorsun. Kaçamak neredeyse yok… Daha önce diyete alışkın bir vücudun da yok. Elinden gelenin en iyisini yaptığın hâlde yine de zayıflayamıyor, hatta kilo almaya devam ediyorsan, bu durumda tiroid problemin olabilir. Sadece tiroid de değil, cinsiyet hormonları (regl düzensizliği), insülin hormonu, stres hormonu kortizol de vücut ağırlığını etkiler. Bu durumda patron hormanlarındır.
Ciddi bir problem yaşıyorsan, mutlaka hormonal bir testten geçmende fayda var. Öncelikle hormonlarını olması gereken seviyeye indirmeli, daha sonra yoluna devam etmelisin.
Yazı: Diyetisyen Güneş Aksüs