Men’s Health’e siz sorun, biz cevabını bulalım.
Neden sakal kıllarım saçımdan farklı renkte büyüyor?
Hormonlarınız renk alarmı veriyor olabilir. Dihidrotestesteron (DHT) hormonunun fazlası androgenetik alopesi (erkek tipi kellik) olarak kendini gösteriyor. İşin garip tarafı, aşırı DHT aynı zamanda yüzünüzde çok fazla tüy çıkmasına da sebep oluyor. Yüzde bulunan kıl kökleri, kafanızdakilerden daha aktifler, bu yüzden daha çabuk yaşlanıyorlar. Erkeklik hormonu takviyesini aşırıya kaçırmak, tüylerin renginin koyulaşmasını sağlayan melanin üretimine darbe vuruyor. Haliyle siyah saç beyaz sakal görüntüsü de kaçınılmaz oluyor. Kahverengi saçlarınız ve kızıl sakalınız mı var? Vücudunuz muhtemelen genetik olarak yüksek dozda feomelanin (kıllara pas rengi veren bir melanin türü) üretiyor. Bunun için farklı seçenekleriniz var: Boyayabilir, tıraş edebilir veya iki renkli
dolaşmaya devam edersiniz.
Vücut yağ oranını ölçen en iyi alet nedir?
Günümüzde en çok tercih edilen yöntem olan ve biyoelektrik impedans yöntemiyle çalışan ölçüm cihazlarının yanılma payı bulunuyor. Bu cihazların hepsi aynı mantıkla çalışıyor: Cihazın üzerine çıkıyorsunuz, elektrotlar aracılığıyla elektrik akımı bir ayağınızdan girip diğer ayağınızdan çıkıyor. Elektrik akımı kasların içindeki sıvılarda dolaşıyor, yağ dokusuna denk gelince dirençle karşılaşıyor ve böylece yağsız kas kütlesi hakkında bilgi veriyor. Bunu, toplam vücut ağırlığınızdan çıkararak size yağ oranınızı söylüyor. En azından teorik olarak. North Dakota Üniversitesi’nden kinezyoloji uzmanı Dr. Hank Lukaski, “Bu cihazların handikabı, kaslardaki su oranını değişmez kabul etmeleri ama bu doğru değil” diyor. Dr. Lukaski bu sonuçların yanılma paylarının yüzde 10’a kadar çıkabildiğini söylüyor. Daha kesin sonuçlara ulaşmak istiyorsanız, dual enerji X-ray absorbsiyometri yöntemini kullanan bir sağlık merkezine gidebilirsiniz. Bu cihaz, bütün vücudunuzu
taradığından daha düşük bir hata payına sahip.
Oğlumun benimle koşuya çıkması için kaç yaşında olması gerekiyor?
Men’s Health sporcu sağlığı danışmanı Dr. Jordan Metzl’e göre, oğlunuz kendi bağcıklarını bağlayabiliyorsa sizinle koşmaya da hazırdır. Kısacası, başlangıç için 5 ve 6 iyi yaşlar. Birlikte koşmak, baba-oğul arasındaki bağı kuvvetlendirmenin yanında, çocuğunuzun kemik, tendon ve bağ dokularını güçlendirecektir. Böylelikle ileride koşmaktan kaynaklanan incinme riskini düşürecek. İlk yıllar için en önemli nokta koşu mesafesi. Oğlunuz ergenliği atlatana kadar kemikleri tam olarak güçlenmiş sayılmaz. Çok fazla mesafe kaydetmek, sık tekrarlanan incinmelere yol açabiliyor. Bu
yüzden Dr. Metzl’in önerisi, oğlunuz 10 yaşına basana kadar baba-oğul koşusunu 3 ila 5 kilometre ile sınırlamak. (Bu, onun arkadaşlarıyla oynarken kat ettiği ortalama kilometreye denk.) 13 yaşına basana kadar 9-10 kilometre aralığı gayet sağlıklı. Bu arada oğlunuzun sizin seviyenize ulaşmaya çalışmak yerine, koşu hedeflerini kendine göre ayarlamasına dikkat edin. Clinica Pediatrics dergisinde yer alan bir çalışmaya göre, koşucuların yaklaşık yüzde 50’si koşuya bağlı sakatlıklarını 6 ila 11 yaş aralığından geçiriyor. Oğlunuz liseye gittiğinde ise muhtemelen siz ona yetişmeye çalışacaksınız.