Topa hakimiyeti, kusursuz saha görüşü, mesafe tanımadan kaleyi bulan sert şutları, Pirlo’yu klasik bir 10 numaradan çok farklı bir noktaya taşıdı. Orta sahaların fizikli, sert ve yatarak müdahalelerde başarılı olması gerekmediğini ispatladı. O aslında hep aynı futbolu oynadı. 20 yıla yaklaşan kariyerinde, 6 İtalya şampiyonluğu, 2 Şampiyonlar Ligi, 2 Süper Kupa, 1 Dünya Kulüpler Şampiyonluğu, 1 Dünya Şampiyonluğu ve sayısız bireysel başarıya imza attı. Oyunun oynayıcısı olmaktan çok, yöneticisi oldu. Attığı her pas yönetme biçiminin bir örneği, attığı her gol mimarlığının eseriydi. Rakip kaleye sadece serbest vuruş için yaklaşıp, onları da sonuçta gole çeviriyordu. Herkes futbolu bırakmasını beklerken o yine yanılttı. Kaptanlığını yaptığı Juventus ile arka arkaya dört şampiyonluğun ardından, futbol devi Real Madrid’i saf dışı bırakarak, takımını Şampiyonlar Ligi finaline taşıdı.