ÖNCE HİPNOZ SONRA ÖLÜM: MAVİ BALİNA DA NEYİN NESİ?

Mavi Balina çocukların, gençlerin canına kıymak için internette geziniyor. Bu korkunç internet oyunu, gençleri 50 gün boyunca, şiddeti giderek artan 50 tane çılgın şey yapmaya itiyor. Oyunun sonunda ise gençlerden intihar etmeleri isteniyor. Sadece Rusya’da en az 130 genç intihar etti.

Almanya’da yaşayan 14 yaşındaki Furkan Ş. isimli bir çocuk ile Türkiye’de yaşayan 24 yaşındaki Evrim M. isimli gencin intiharlarının arkasında da “sanal şantajın” olduğu düşünülüyor.

18 yaş altı gençler arasında yayılan ve dünya çapında yüzlerce intihar olayıyla bağdaştırılan oyun durdurulmaya çalışılıyor.

Peki çocuğunuzu zamanın teröründen nasıl korursunuz?

Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bu konuda önemli tavsiyelerde bulundu:

SANAL HİPNOZLA BEYİNLERİNİ YIKIYORLAR
“Çocuklar ebeveynlerinden yeterince sevgi ve ilgi alamadıklarında, kendilerinden intihar etmelerini isteyen zayıf bir ilgi olsa bile onlara ilgi gösteren herkese karşı savunmasız kalırlar.
Buradaki en önemli unsur, çocukların önce kabul edilebilir tekliflerle, daha doğrusu direktiflerle oyuna dahil edilmesi ve sonraki adımlarda her söyleneni yapmaya koşullayan bir sanal hipnoz sürecine sokulması. İlk sorular itaat etmeye eğilimli, sorgulamayan, bilişsel becerileri yeterince olgunlaşmamış çocukları seçmeye yönelik. İlk sorulardan sonra ise oyun üzerinden gittikçe derinleşen bir sanal hipnoz süreci oluşur. Burada aslında önemli olan oyun oynamak değil; oyunun, oyuncunun risk içeren emirleri sorgulamadan uygulamasına yönelik, kötü amaçlı telkinlerle kurgulanmış olması. Basit adımlardan, zor adımlara doğru gelişen bir süreç söz konusudur. Körpe zihinlerin kendilerini öldürmeyi dahi oyunun bir parçası gibi düşünmelerini sağlayan bir algı 50 adımda inşa edilir. Oyunda subliminal (bilinçaltına hitap eden telkinler) de kullanılıyor.

Çocuklar, sonuncusu intihar etmek olan kendilerinden istenen 50 görevi yaparken, beyinleri yıkanmış bir duruma gelir. Bu şekilde intihar etmeleri gerektiğine, çünkü öbür tarafta onları daha iyi bir hayatın beklediğine veya intihar etmezlerse başlarına ya da ailelerinin başına kötü bir şey geleceğine inandırılırlar.

Oyunun arkasındaki kişiler, ergenlerin zihinlerini olabildiğince savunmasız hale getirmek için çeşitli yöntemler kullanıyor. Oyunun yöneticileri, gençlerin akıllarını kontrol edebilmek için sofistike psikoloji yöntemleri kullanıyor. Kurbanlarını internette sosyal medya gruplarından seçiyorlar, en savunmasız gençleri seçip, seçilenleri özel bireyler olduklarına inandırıyorlar. Sonra onlara intihar görevini vermeden önce 50 gün boyunca liste tutuyorlar. Bu süre zarfında, kurbanlar, çeşitli sembolleri vücutlarına keserek çizip, yöneticiye bir resim veya video göstererek sadakatlerini kanıtlıyorlar. Gençleri sabahları 04:20’de uyandırarak gün boyu mantıklı kararlar almalarını engelliyorlar ve onları yoruyorlar. Gençlere korku filmleri, intihar ve imha sahneleri göstererek dünyanın giderek kötüleştiğine inandırıyorlar.

Kaybeden, yalnız hisseden, depresyondaki ve umutsuz gençler bu tür oyunlara karşı savunmasız kalıyor.

ÇOCUKLARINLA KALİTELİ VAKİT GEÇİR
Mavi Balina veya diğer tehlikeli oyunlardan çocuklarını korumanın en iyi yolu, çocuklarınızla kaliteli vakit geçirmektir. Çocuklarınla ne kadar çok vakit geçirirsen, çocuklarının Mavi Balina ve diğer tehlikelerden etkilenme ihtimalleri azalacaktır. Mavi Balina’yla daha önce karşılaşmamış olsalar bile, kendilerine zarar verme eğilimli olan çocuklar genel olarak ailelerinden ilgi görmediklerini hissediyorlar.

İlgi görmediğini düşünen, arkadaş edinmekte zorluk çeken, odalarına kapanıp ya bilgisayar başında ya da telefon başında saatler geçiren çocuklar sanal tehlikelere karşı savunmasız. Özellikle bu yapıdaki çocuklara karşı aileler daha dikkatli olmalı ve çocuklarla güvene dayalı bir paylaşım ilişkisini kurmalıdır.

Gençleri tiyatroya, sanata, spora yönlendirin. Böylece internette geçirecekleri vakit azalacaktır.
Ebeveynler çocuklarıyla konuşmalı ve kendi seçimlerini yapabileceklerini ve hayır demenin yollarını tartışabileceklerini vurgulamalıdır.

Her şeyden önemlisi de onları yargılamamaya çalış.

ÇOCUĞUNUZU AKRAN BASKISINDAN NASIL KORURSUN?
Doğru zamanda çocuğunla konuş. İlla ki bir tören şeklinde “konuşmamız gerekiyor” diyerek özel bir ortamı zorlamaya gerek yok, aynı ortamı paylaşmak, onun hoşlandığı bir şeyleri birlikte yaparak akışında bir sohbeti geliştirmek gerekiyor. Çocuğun bunun bir sorgulama değil bir konuşma olduğunu hissetmeli.

Konuşmak demek, senin sürekli art arda nasihatleri sıralaman anlamına gelmiyor, art arda kuralları, doğruyu yanlışı dikte etmek anlamına gelmiyor, ergenler bu tür durumlarda genellikle tepkisel olur ya da kendilerini kapatırlar. Onu dinle. Yalnızca onunla konuşmaktan kaçın. Endişelerini ve deneyimlerini dinle. Onun endişelerini anla. Yoksa kendini rahatsız eden şeylerden bahsetmeye isteksiz hale gelir.

Ona ‘hayır’ demenin yollarını öğret. Eğer hayır demekte zorlanırlarsa, çocuklarınıza her zaman gelip sizinle konuşabileceklerini söyle. Çocuğunla iletişim sorunları yaşıyorsan bir uzmandan yardım alabilirsin.”

Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, küçük yaşta çocukların internet başında kendi başlarına bırakılmamaları gerektiğini belirterek, ebeveynlere gençlerin internette ne yaptıklarını ve tüm sosyal medya hesaplarını yakından izlemelerini tavsiye ediyor.

BENZER YAZILAR