ORAL SEKS

Daha önce oral seks yaptıysan bu yazıyı mutlaka okumalısın!

Mische Eddins, bir gün nezle olmuş vaziyette uyandı. Ya da ona benzeyen başka bir durumdu bu. Burnu akıyor, boğazı ağrıyor ve yutkunurken şişmiş bezeler yüzünden zorluk çekiyordu. Büyütülecek bir şey yok gibiydi, 2007’nin sonbaharıydı ve bu mevsimde ortaya çıkan bir mikrop Seattle’ı sarmıştı. “O aralar tam da arkadaşlarıma hiç hasta olmamayı nasıl başardığımı anlatıyordum. Neyse ki sağlıklıydım ve her şey çabucak geçiverdi” diyor. Bir şey hariç: Boynunda şişkin bir beze hâlâ duruyordu; aylar sonra bile gitmemişti.

Yılbaşı geldiğinde şişkinlik hâlâ oradaydı. Mische randevu almadan doktoruna gitti ve oradan bir antibiyotik reçetesiyle ayrıldı. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Doktordan doktora dolaşıp durdu ve o tehlikesiz gibi görünen gripten altı ay sonra PET/CT görüntülemesi yaptırdı. Sonucu aldığında tam anlamıyla şok olmuştu. Mische’de üçüncü seviye ağız kanseri vardı. Virüs, bademciklerinden lenf bezlerine kadar ilerlemişti.

Birkaç saat içinde, doktorları onun için bademcik ameliyatı tarihi belirledi. Ardından kemoterapi ve radyasyon hakkında konuşmaya başladılar. Aralarından biri vasiyetini hazırlamasını bile söyledi. “Tamamen çökmüş haldeydim. Vasiyet de ne demekti?” diyor. 32 yaşında, profesyonel bir şarkıcı olan Mische, neredeyse her gün antrenman yapar, çoğu kez organik beslenir, çok fazla içki içmez ve sigara kullanmazdı. Doktorları da bu konuda şaşkındı.

Herkes bir çözüm bulmaya çalışırken, doktorlardan biri ona HPV testi yaptı. Cinsel yolla bulaşan bu hastalığın rahim ağzı kanseri yaptığı biliniyordu. Mische gerçekten anlamıyordu, çünkü son 16 yılda sadece iki tane tekeşli ilişkisi olmuştu ve Pap Smear testi konusunda da her zaman titiz davranmıştı. Şu ana kadar hiçbir şey çıkmamış olmasına rağmen konunun ağzıyla ne ilgisi olabilirdi? Doktorlar ona yeni fark edilmiş olan, HPV ve ağız kanseri arasındaki ilişkiyi anlattı. HPV oral seks sırasında ağza da geçebiliyordu. Nitekim testler geldiğinde sonuç pozitifti. Ağzındaki kanser HPV ile ilgiliydi.

On yıl önce, kadınlarda ağız kanseri diye bir şey duymuyorduk. Hastalar genelde 50 yaş üstü, yüksek miktarda alkol ve sigara tüketen erkeklerdi. (66 yaşındaki aktör Michael Douglas geçen yaz hastalandığında, medya onun uzun yıllara dayanan sigara alışkanlığını işaret etmişti.) Journal of Clinical Oncology’e göre, HPV kaynaklı ağız kanserinde belirgin bir artış var. Dil ve bademciklerde tespit edilenler ölümcül olabiliyor. Hatta, American Cancer Society’ye göre, ağız kanserlerinin yaklaşık dörtte biri HPV bağlantılı. Helen F. Graham Kanser Merkezi’nden Onkoloji Doktoru Gregory Masters kadınlarda görülen vakaların yaklaşık yüzde 25’in aynı nedene dayandığını söylüyor ve ekliyor: “Aralarında 19 yaşında olanlar bile var.”

Ancak bir “alt bölge” hastalığı olan HPV, nasıl bu kadar ağız problemine yol açabiliyor? Bazı doktorların ve halk sağlığı uzmanlarının uzun süredir korktuğu bir şeydi bu. Centers for Disease Control and Prevention’ın açıklamasına göre, şu an 20 milyona yakın Amerikalı’da HPV bulunuyor ve her yıl altı milyon kişide daha Pap Smear testi yoluyla hastalık teşhis ediliyor. Dahası, hiçbir belirti göstermeyebilen ya da çeşitli siğiller şeklinde görülen bu virüs, aktif cinsel hayatı olan kadınların yüzde 80’ini hayatının bir döneminde etkileyebilir.

Vakaların büyük çoğunluğunda bedenin bağışıklık sistemi, HPV’yi iki yıl içerisinde yok eder. (Geri dönüşü olup olmadığı konusunda tartışmalar devam ediyor, fakat araştırmalar henüz başlangıç aşamasında.) Virüsü kapmış kadınların az bir kısmı (yılda yaklaşık 11.000 kişi) virüsü temizleyemeyip rahim ağzı kanseri geliştiriyor. Bu nedenle, 12 yaşını geçmiş herkesin HPV aşısı yaptırması tavsiye ediliyor.

Güvenli seks kampanyalarında tipik olarak, korunmasız vajinal ilişki HPV’nin yayılma nedeni şeklinde gösteriliyor. Ancak şu an görüyoruz ki, hastalık ağız yoluyla da bulaşabiliyor. Bu noktada Mische Eddins ve onun gibi binlerce kadın için işler tehlikeli bir hâl alıyor. Doktorlara göre kadınların ağzında tespit edilen HPV-16, HPV ile bağlantılı ağız kanseri vakalarının büyük çoğunluğunun sorumlusu. Sadece HPV-16’nın kansere dönüşmesi için ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusu henüz bilinmiyor. Ancak şu ana kadar rastlanılan vakaların yüzde 14’ü, çok geç safhalara kadar belirlenememiş. Bunun nedeni, herhalde bazı doktorların genç kadınlarda kanser olabileceğini düşünmemiş olması. Minnesota’daki Mayo Clinic’ten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doktor Eric J. Moore, “HPV ile bağlantılı ağız kanseri, kanser olma riski taşıyanlardan ziyade hiç beklenmeyen kişilerde oluştuğu için genelde ya gözden kaçıyor ya da çok geç teşhis ediliyor. Karşılaşılan hastalar sağlıklı, düzenli egzersiz yapan ve doğru beslenen kişiler, yani profile hiç uymuyor” diyor.

Lydia Miner için de durum böyleydi. Kesinlikle kanser profiline uyan bir kişi gibi görünmüyordu. O da iyi besleniyor, spor yapıyor, çok fazla içki içmiyor ve sigara kullanmıyordu. Ancak boğazının arka kısmında, yarı yolda kalmış, yutamadığı bir hap varmış gibi tuhaf bir şey hissediyordu. Alaska’da Çevre Uzmanı olarak çalışan, kırklı yaşlarının ortasındaki Lydia, bazen de çok yoğun olduğu bir günde hızlı hızlı öğle yemeği yerken boğazındaki bir dokuya hasar verdiğini düşünüyordu: “Bir süre onu kendi kafamda yarattığımı zannettim. Ancak iki ay sonra kuşkulanmaya başladım.”

Aynı Mische gibi, o da tarama testi yaptırdı. Doktorunun sonuçlara bakınca ona dönüp söylediklerini anımsıyor: “Sana söylemek zorundayım. Galiba sende ağız kanseri var.” Daha sonra operasyonla alınan bu küçük ve kötü huylu tümörde HPV testi pozitif çıktı. Lydia inanmakta zorlanıyordu. Neredeyse 10 senedir bu virüs hiç aklına gelmemişti.

20’li yaşlarında birkaç anormal Pap Smear sonucu ile karşılaşmıştı ama 30’larına geldiğinde hepsi gayet normaldi. Dolayısıyla Lydia bütün kuşkularını bir kenara bırakmıştı. Ancak HPV, gizliden gizliye yıllarca vücutta bekleyebilen bir virüs. Taşıyan kişi farkında olmadan onu başkasına da geçirebiliyor. Dolayısıyla virüsü sana bulaştıran kişinin kim olduğunu anlaman bir hayli zor. (Yani ilk gençlik yıllarında yaşadığın tek gecelik bir ilişkiyi ya da üniversitede yıllarca beraber olduğun kişiyi 40’larının ortasında anımsaman mümkün.) Kaldı ki, erkeklerin yüzde 40 ile 60’ında HPV olabiliyor ve bunlardan sadece yüzde birinde semptomlar gözle görülebiliyor. Ayrıca FDA tarafından onaylanmış, erkekler için bir HPV testi de mevcut değil. Sonuç olarak, konu oral sekse geliyor. Vajinal sekse daha güvenli bir alternatif olarak görülmesine rağmen, durum öyle olmayabilir.

HPV ile bağlantılı ağız kanseri için risk oluşturan faktörler tahmin edeceğin gibi ne çeşit seks yaptığın, ne kadar sıklıkla yaptığın ve kaç kişiyle birlikte olduğuna bağlı. New England Journal of Medicine’da yayımlanmış bir çalışmaya göre, altı ve daha çok sayıda partneri olmuş kişilerin ağız kanseri geliştirme riski diğerlerinin iki katı oranında. Ancak altıdan fazla kişiyle oral ilişkiye girmiş kişilerde bu oran yüzde 340’lara vuruyor. HPV ile bağlantılı kanser, cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülebilir. Masters, “Benim gördüğüm kadarıyla genç insanlar oral seksi gerçek seks olarak düşünmüyor ama onun da riskler içerdiği bir gerçek” diyor.

Birçok cinsel yolla bulaşan hastalıkta olduğu gibi, HPV kaynaklı ağız kanserinden de korunmanın en temel yolu cinsel birliktelikten uzak durmak. Bu da çok gerçekçi bir çözüm değil. Cinsel geçmişin hakkında tamamen dürüst olman ve ne sıklıkla HPV testi yaptırdığın önemli. HPV ile ilgili ağız kanseri araştırmalarını yürüten, Michigan Üniversitesi’nden Profesör Doktor Francis Worden, aşıların da etkili olabileceğini belirtiyor. (Ancak aşının randımanının şu an için bir varsayım olduğunu söylüyor. Ellerinde henüz yeterli bilgi yok.) Herhangi bir cinsel ilişkide prezervatif kullanmak (evet, bu oral seks için de geçerli, partnerine güveniyor olsan bile) HPV’nin cinsel organdan ağıza bulaşmasını engellemenin bir yolu. Ancak Moore kişilerin hayatı boyunca bunu yapacağına inanmanın saflık olduğunu düşünüyor. (Onların açısından, bir erkek oral seks kondomu kullansa bile, vajinasında HPV virüsü bulunan bir kadına oral seks yaptığında virüsü kapabilir. Michael Douglas, testlerinde HPV pozitif çıkmıştı. Onun kanseriyle cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında şimdiye kadar tespit edilmiş bir bağlantı bulunmasa da, HPV ile ilgili ağız kanseri vakaları erkekler arasında da artıyor.)

Bütün bu bilgiler kulağa yetersiz geliyor, çünkü öyle. Gerçek şu ki, HPV ile ilgili daha birçok araştırma yapılması gerek ve buna daha önce yapılmış olanlar da dahil. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların nasıl yayıldığının anlaşılması, biraz da hastaların ve deneklerin tamamen dürüst olmasına bağlı. Masters, “Cinsel alışkanlıkları anlayabilmek oldukça zor bir iş çünkü burada insanların hafızasına ve açık sözlülüğüne güveniyorsunuz. Sarhoş olup yaptığı şeyleri hatırlamayan insanlar olabileceği gibi yaşadığı tecrübeyi paylaşmaktan çekinenler de oluyor” diyor.

İşte beklediğin haber
Erken teşhis edildiği takdirde bu tip kanser tamamen tedavi edilebilir. Ağızda oluşan diğer kötü huylu tümörlerle karşılaştırıldığında, HPV ile bağlantılı kanser kesinlikle çok daha az ölümcül, özellikle sigara içmeyenler için. Masters, “Tam olarak emin olamadığımız nedenlerden ötürü bu kanser tipi kemoterapi ve radyasyona daha iyi tepki veriyor. Hastaların büyük bir çoğunluğu sadece genç olduğundan değil, aynı zamanda kanserin dizginlenebilmesinden dolayı iyileşiyor” diyor. Tabii ki tekrar söylemek gerek, önemli olan erken teşhis. Çoğu vakada bir lezyonu tespit etmek veya ağız dokusundaki değişimi görmek gerek. Bu aynı zamanda dişçiye de düzenli gitmen gerektiği anlamına geliyor.

Dişçilerin kanseri anlaması için geniş kapsamlı ve farklı testler geliştirilmiş. Birçok diş doktoru zaten hastasının ağzında oluşmuş risk içeren ve kanser işareti olabilecek noktaları ona söylüyor. (Ama tüm dişçiler kanseri fark etme konusunda eğitim almış olsa da hepsi bunu tam olarak yapamıyor. Bu yüzden soru sormak önemli.) New Yorklu Diş Doktoru John Comisi, bir düzine 30’lu yaşlardaki kadın hastasında lezyon fark ettiğini belirtiyor: “Bazılarından kötü bir şey çıkmadı ama diğerlerinde anormal hücre gelişim görüldü ve bunlar zaman içinde kansere dönüşebilirdi.” Konuyla ilgili bilgili olursan diş doktorunun gerekli kontrolleri yapmasını sağlayabilirsin.

Tüm hastalarında tam bir ağız muayenesi yapan Marylandlı Diş Doktoru Gigi Meinecke, “Kadınlar yıllık Pap Smear testlerine önem verir ve çoğu zaman aksatmaz ama ben ağız içini de kontrol eden bir jinekolog tanımıyorum. Bu kontrolü tam anlamıyla yaptırabileceğin bir yer varsa o da diş doktorundur” diyor.

Meinecke, iyi bir ağız kanseri taramasının baş bölgesini, boynu, tüm çeneyi, lenf bezlerini, kulakları ve boynun arka kısmını kapsadığını belirtiyor (çünkü tümör bu bölgelerde de gelişebiliyor). Ayrıca dile de her açıdan bakılmalı: “Bizim baktığımız, temelde herhangi bir renk değişikliğidir.”

Diş muayenesi yüzde 100 garantili değil. Moore’a göre bu kanser türündeki en büyük sorun kişilerde çok fazla belirtinin ortaya çıkmaması. Eğer sen bir şey görmüyor ve hissetmiyorsan dişçin de anlamayabilir. Alınabilecek en iyi önlem farklı kişilere baktırmak. Comisi, “Bana göre ağızda oluşan her anormallik incelenmeli. Hiçbir şeyden emin olamayız” diyor.

HPV Aşısı: Riskleri ve faydaları
Rahim ağzı kanserine karşı tasarlanmış -ancak bütün cinsel hastalıklara karşı koruyucu olmayan- bu aşının, ağız kanserini engellemek için de etkili olabileceği tartışmalı. O zaman yaptırmak ne kadar akıllıca?

HPV’nin 100’den fazla türü bulunur ve bunlardan 30’u belden aşağısında kansere neden olabilir. Gardasil ve Cervarix bunlardan iki tanesini hedef alır. (16. ve 18.) Aşıyı geliştiren Doktor Diane M. Harper, “Bu ikisi rahim ağzı kanserinde en etkili olanlardır” diyor. Yapılan araştırmalara göre aşı, 16. ve 18. türler için kesin çözüm ama Cervarix başka üç tür için de koruma sağlıyor. Aşı, kansere dönüşebilecek hücreler taşıyan kadınlar için de bir umut olabilir. Bununla ilgili yeni bir sağaltıcı aşı araştırılıyor ve beş yıl içinde piyasaya çıkması bekleniyor.

HPV sık sık anormal Pap sonucuna yol açabilir. Dolayısıyla aşı yaptırmak, tarama sonrası korku nedeniyle acı çekme olasılığını yüzde 20 oranında azaltabilir. Case Western Reserve Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Profesör Doktor Majorie Greenfield, bu oranın oldukça önemli olduğunu belirtiyor: “Anormal Pap testine sahip hasta, birçok can sıkıcı ve rahatsız edici prosedürden geçmek zorunda kalır.” Bunlar arasında bir kadının ileride çocuk sahibi olmasını etkileyebilen rahim dokusundan bir parça alınması da var. Kusurlu Pap sonuçlarına sahip kişiler kendisinde cinsel yolla bulaşan bir hastalık olup olmadığı konusunda da sıkıntı yaşar.

HPV virüsü taşıyor olsan bile aşı etkili olur. Bunun mantığı şöyle: Kadınlar spesifik bir virüs için test edilmediği için, HPV pozitif çıksa bile bu onların 16. veya 18. türe sahip olduğu anlamına gelmez. O yüzden teşhisten sonra aşı yaptırmak, hâlâ bunlara karşı önlem almış olmak demektir. Boston’da yaşayan yazar Lena Chen’in yıllar önce yaşadığı HPV tespitinden sonra bile aşı yaptırmasının mantığı buydu. “Gelecekteki sağlığım için iyi bir yatırım olacağını düşündüm. Keşke daha önce yaptırmış olsaydım” diyor.

Ancak aşının bağışıklığı arttırma etkisi ne kadar sürüyor (hâlâ) belirsiz. İlk zamanlarda yapılmış olan araştırmalara göre Gardasil ve Cervarix beş yıl boyunca etkili (sadece bir dozun ardından). Ancak yavaş gelişen rahim kanserlerinin ilerlemesi için uzun bir zaman gerekebilir. O nedenle, aşının tümör oluşumunu gerçekten önleyebilmesi için en azından 15 sene boyunca yüzde 100 etkili olması gerekir. Elimizde uzun süreli bir çalışma olmadığından, bilim insanları aşı yaptıran bir kadının belli bir süre sonra tekrar yaptırması gerektiği ile ilgili bir şey söyleyemiyor. İkinci bir aşı garanti sağlasa bile, bazı kişiler için beş yıl sonra bunu hatırlamak sorun oluşturabilir. Bazıları için de maliyeti problem olabilir. Zira fiyatları pek ucuz değil. Üç doz içeren bir aşı uygulamasının maliyeti 750 TL’yi buluyor ve SGK ya da özel sigorta şirketleri tarafından karşılanmıyor.

Rahim ağzı kanseri riskini aşısız da önlemek mümkün. HPV’nin bedende kansere dönüşmesi çok uzun zaman aldığından, Pap testi ile tespit edilmesi için yeteri kadar süre oluyor. American Cancer Society’ye göre, rahim kanserinden beş yıl içinde kurtulma oranı neredeyse yüzde 92. Kansere neden olabilecek lezyonlar alındığında tedavinin tamamlanması garantilenmiş olur. Harper, önemli olanın daima tetikte durmak olduğunu söylüyor. Yani aşı yaptırılsa da yaptırılmasa da kontrole devam edilmeli: “Aşıyı yaptıran hiç kimse tamamen korunduğunu düşünmemeli. Çok fazla yaygın olmayan HPV türleri de (aşının kapsamı dışındaki) kansere neden olabilir. Aşı yaptırmak, sadece korunmayla ilgili birkaç adım öndesin demektir.”

Ciddi yan etkileri görülebilir. Gardasil yaptıranların çoğunda diğer aşılarda görülen belirtiler görülmüş; ağrı, kızarıklık, bayılma gibi. (New Jersey’deki St. Joseph’s Children Hospital’dan Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Michael Lamacchia, “Tüm aşılar baygınlığa neden olabilir” diyor. Bu yüzden birçok doktor Gardasil yaptığı hastalarının 15-20 dakika daha ofiste kalıp dinlenmesini istiyor.)

Ancak şu ana kadar binlerce kadın daha endişe uyandırıcı konuları dile getirmiş durumda. CDC ve FDA verilerine göre bunlar arasında yorgunluk, paralize olmak, körlük, sinir sistemi komplikasyonları ve hatta ölüm dahi var. Adının açıklanmasını istemeyen 21 yaşındaki bir kız, yaşadığı tecrübeyi şöyle anlatıyor: “İlk dozu yaptırdığımda 19 yaşındaydım. Kolum üç ay boyunca o kadar çok acıdı ki, ikinciyi yaptırmaya gitmedim. Hala kolum zayıf sayılır ve baş dönmesi gibi başka rahatsızlıklarım da var. Eskiden günde beş kilometre koşardım. Şimdi ise çoğu zamanım doktor ziyaretleriyle geçiyor.”

Araştırmacılar şikâyetlerin direkt olarak Gardasil’in yan etkileri olduğundan tam olarak emin değil (Cervarix henüz çok kısa bir zamandır piyasada olduğundan onunla ilgili bir şey bilinmiyor). Harper, “Yine de, aşıyı yaptırdıktan hemen sonra nörolojik reaksiyonlar sonucu hayatını kaybeden 70 genç kız olması kritik bir nokta” diyor. (FDA 10.000 kişiden fazlası yan etki yaşamadığı takdirde konuyla ilgili bir şey yapmıyor.) O yüzden tavsiyesi, gerçekten endişeliysen risk alıp aşı yaptırmak yerine hayat boyu Pap Smear testlerini yaptırma seçeneğini kullanman.

AĞZINA DİKKAT ET!
Ağız kanseri; boğaz, ses telleri, bademcikler veya dilde tümör, çatlak ya da lezyon şeklinde kendini gösterebilir. Geçtiğimiz yıl 40.000 Amerikalı’da hastalık teşhis edildi. Vakaların yüzde 14’ü çok geç teşhis edildiğinden, hastaların sadece üçte ikisi beş yıldan fazla yaşayabilecek. Tedavide radyasyon ve kemoterapi, en bilinen yöntemler. Ancak tümörler küçükse ve ulaşılabilen bir konumdaysa operasyonla da alınabiliyor. (Tedavinin yan etkileri;  tat alma duyusunun kaybı, ses teli hasarı, yutmakta zorluk ve yara izi olabiliyor.) Kanseri yakalamak zor olduğundan, boğazın ve ağzındaki herhangi bir değişime dikkat etmen çok önemli. Yukarıda bahsedilen erken uyarı işaretlerini kontrol et.

Derleyen: Tuğçe Tekmen

BENZER YAZILAR