Kilometrelerce öteden gelip de, belki de bir daha ayak basmayacağınız küçük bir sokakta, bir daha görmeyeceğiniz insanlarla ortak bir deneyimin parçası olmak müthiş bir sinerji yaratıyor. Dümdüz sokaklardan döne döne şehrin içine girerken, ilk kez koştuğum bu mesafenin beni zorlamadığını fark ederek coşuyor, coştukça kendime tavşan atlet bellediğim yarışçıları bir bir geçiyordum. Yağmur yağsaydı durum farklı olurdu tabii ama Salzburg beni kırmadı, müthiş bir havada, terlemeden ve ıslanmadan Mirabell Sarayı’ndaki finişi gördüm. Madalyamı taktım, sarayın bahçesinde zafer pozumu verdim. 10K ve 21K koşan grubun diğer üyeleriyle yarış anılarımızı paylaştık, herkes mutluydu. “Oradaydım” demek şimdi çok güzel.