Rus Oligarklar
Geçtiğimiz yıllarda ABD merkezli yayın kuruluşu Bloomberg, Rusya’nın en zengin 20 isminin Putin yönetiminin koyduğu katı vergi yasaları nedeniyle paralarını kaçırmak adına yurt dışında kaydı
bulunan şirketlerini derledi. İlk üçe giren isimlerin ortak bir özelliği var: futbol. Alisher Usmanov Arsenal kulübünün yüzde 15 hissesine sahip. Dmitry Rybolovlev Monaco kulübünün yüzde 66
hissesine sahip. Ancak bu Rybolovlev’e yetmedi. Cebinden 160 milyon dolar verip, Radamel Falcao, James Rodriguez ve Joao Moutinho’yu kulübe transfer etti. Asıl mesleği kardiyolog olan
Rybolovlev, daha popüler ve kuvvetli kulüpler varken, satın almak için neden Monaco’yu seçti acaba diye düşünebilirsiniz. Monaco, her ne kadar Fransa ile sınırlarını paylaşsa da, aslında Fransa’dan bağımsız bir prenslik devleti. Bu da onlara farklı haklar sağlıyor. Örneğin, yıllık ücreti bir milyon avro olan bir futbolcunun vergiler dahil kulübe maliyeti 1.051.223 avro. Ama aynı ligde
mücadele eden herhangi bir Fransız takımı aynı oyuncuya 3.190.900 avro ödemek zorunda. Vergiden kurtulmak için oldukça güzel bir ülke Monaco, değil mi? Rus futbol patronlarının en
popüleri ise hiç şüphesiz Chelsea’nin sahibi Roman Abramovich. Futbola olan düşkünlüğü sadece Chelsea ile sınırlı olmayan Abramovich, kurduğu Abramovich Milli Futbolcu Yetiştirme Akademisi ile dünya ve Rus futboluna ciddi bir katkı da sağlıyor. Birlikte çalıştığı profesyoneller onun için, “Kulübü satın aldığında futboldan anlamayan biriydi” diyor. Şimdi ise Sporting Lisbon’un 21 yaşındaki defans oyuncusunu tartışabilecek kadar futbola hakim.
Takdir edersiniz ki, böyle devasa büyüyen bir endüstri birçok iş adamının iştahını kabartır. Hal böyle olunca, petrol zengini Arapların da “aniden” futbola ilgi duymasını anlamak lazım.