PENİSİNİZİ KIRILMA, KESİLME VEYA ÇÜRÜMEYE KARŞI KORUYUN!

Bu kıymetli organınızı, pek kafaya takmadığınız olası tehlikelerden sakının. Eric Spitznagel’in yazısı 

Ameliyatla penisin yerinden çıkarılmasını kafanızda nasıl canlandırıyorsunuz? Kesinlikle hayal ettiğiniz gibi olmadığını söyleyebilirim. Korkunç ve kanlı olduğu kesin, izlerken ister istemez elinizi kendi penisinize götürüp, hâlâ yerinde olduğundan emin olmak istiyorsunuz. Ama bir penisin giyotinle koparılışını izlemenin en kötü yanı, bu operasyonun inanılmaz uzun sürmesi.

Tek bir bıçak darbesiyle kesildiğini sanıyorduk. Ama öyle olmuyor. Parça parça kopuyor, tek seferde minik et ve kas parçaları çıkıyor. Bir elmanın çürüyen kahverengi kısımlarını kesip almayı düşünün. Bir parça oradan, bir parça buradan alıp, ne kadarını kurtarabileceğinize bakıyorsunuz.

Bizi penektomi, yani penisin cerrahi olarak çıkarılması işlemini izlemeye davet eden Chicago Tıp Merkezi’nden ürolog Dr. Gregory Bales, bu benzetmeyi şöyle açıklıyor: “Tıpkı çürümüş bir meyve parçası gibi. Komple çöpe de atabilirsiniz. Ama meyveyi gerçekten kurtarmak istiyorsanız, ki mevzu bahis hastamız meyvesini kurtarmayı gerçekten istiyordu, doku kaybını en aza indirmeye çalışıyorsunuz.”

Bacakları sargılı vaziyette ameliyat masasında yatan 50’li yaşlarındaki hastadan gelen koku, insanın burun direğini sızlatacak cinstendi. Yaz güneşinin altında kalmış, içi mayonez dolu, beş gün giyilmiş çorap kokusu gibi. Ve yakından baktığınızda, (evet, dört saat süren bu işkence misali operasyonu çok yakından izleme iznimiz vardı) hastanın penisinin gri ve şekli bozulmuş halde olduğunu görüyordunuz. Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum’un penisi olsaydı, tam olarak buna benzerdi herhalde.

Asistanlardan biri şöyle dedi: “Zavallı adam kendisine neler olduğunu doğru dürüst anlamamış bile. Adım adım ameliyat prosedürünü anlattığımızda bize ‘Birkaç gün sonra seks yapabilecek duruma gelir miyim?’ diye sordu. Şaka mı yapıyorsun? Bundan sonra bir daha seks falan yapamayacaksın.”

Bir adamın en sevdiği organını kesilirken izlediğinizde, bacaklarımızın arasında sallanan bu organın aslında ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsunuz. Bu talihsizliğin sizin başınıza gelmemesi için ne yapmalısınız?

Aslında çok basit. Ama bu adam sünnet olmamıştı ve sünnet derisi penis başının gerisine tamamen çekilmediğinde oluşan fimozisten muzdaripti. Bu durum tek başına tedavi edilebilir ama kendisi hijyenine pek özen göstermemişti. Ve titiz olmamanın bedeli, mantar enfeksiyonu olmuştu.

Dr. Bales, “Penisi bakteriler tarafından bildiğiniz yeniliyordu” diyor. Penisinden olan adamların hepsinin aptalca hatalar sonucu bunu yaşadığını sanmayın. Beline silahını emniyet kilidi açık şekilde takmak veya “Dur bakalım penisimi tost makinesine koyarsam ne olur” demek gibi büyük aptallıklar yapmak zorunda değilsiniz. Bazen doktora gitmeyi ihmal eden veya sabunlu lifi testislerine götürdüğünde dünyasının değişeceğini bilmeyen adamların başına geliyor.
“En büyük tehlikeyi küçük detaylar yaratır” diyor Dr. Bales.

Ameliyatın ilk aşaması bitmek üzere. Bir zamanlar penis olan şeyden geriye doku parçaları kaldı. Cerrahların bir sonraki adımı, adamın yeni idrar yolunu nereye yapacaklarına karar vermek.

“Burası nasıl?” diye soruyor Joe, hastanın testislerinin alt kısmında yumuşak bir noktayı dürterek.

“Orası çok alçak” diyor bir başka asistan olan Jake. “Hayalarından dışarıya çişini yapamazsın.”

“Ama o kadar alçakta olmak zorunda” diye karşı çıkıyor Joe.

“Yoksa işemeye çalıştığı zaman her tarafına sıçrar.”

Dr. Bales kafasını sallayıp şöyle dedi: “Çok trajik. Hayatının geri kalanında çişini bir kadın gibi yapacak. Eğer ciddi bir problem olduğunu daha erken fark edip bize gelseydi, yüz kat daha iyi bir sonuç alırdık. En azından penisini kurtarma şansı olurdu. Ama işte erkekler böyle. Doktora gitmekten ve kötü haberi duymaktan çekiniyorlar. Ama gereğinden fazla beklerseniz (bu esnada eskiden penis olan çürük et parçasını alıyor), başınıza işte bu gelir.”

Korktunuz değil mi? O zaman gelin, penise zarar veren durumları ve korunmanın yollarını ele alalım.

BENZER YAZILAR