Probiyotiklerin vücuda etkisi

Sindirim sisteminin düzenli olarak çalışabilmesi için bazı yararlı bakterilere ihtiyacımız var. Pprobiyotik adı verilen bu bakterileri ne kadar tanıyoruz?


Sağlıklı beslenmenin ilk adımı doğru yiyecekleri seçip, onları sağlıklı bir şekilde pişirmekle başlıyor. Sonrasında bu yiyecekleri dengeli miktarlarda tüketmemiz de gerekiyor. Probiyotikler, tam da bu noktada devreye giriyor çünkü yediğimiz besinlerin iyi sindirilip, emilmesi de şart. Kısacası, sindirim sisteminin iyi çalışması ve bağırsak florasının yaşayan mikroorganizmalar bakımından zengin olması gerekiyor. Bunu da probiyotikler sağlıyor.

Probiyotikler, sindirim sisteminde yaşayan, vücudumuzu hastalıklara karşı koruyan, sağlıklı yaşayabilmek için bize yardımcı olan bakteriler… Bağırsaklarımızda doğal olarak bulunan bu bakterilerin hepsi de canlı. Probiyotikler, zararlı mikropların bağırsak duvarına tutunmasını önleyerek, sağlığımız üzerinde önemli bir rol oynuyorlar. Çünkü bağırsaklarımızın yüzeyi yaklaşık bir tenis kortunu kaplayacak kadar geniş. Haliyle bu büyük organın da sağlıklı ve verimli çalışması gerekiyor. Çünkü bağırsaklarımızın faaliyetleri ve vücudumuzun metabolik çalışma hızı buna bağlı. Özellikle diyet yapanlar için bu son derece önemli çünkü kilo verme sürecinde düzenli tuvalete çıkmak ancak düzenli çalışan, dolayısıyla sağlıklı bağırsaklarla mümkün. Bağırsakların düzenli çalışması için de, bağırsak florasındaki iyi bakterilerin çoğalması ve kötü bakterilerin yok edilmesi gerekiyor. İşte probiyotikler asıl olarak bu işi üstleniyor.

Çocuklar için probiyotikler şart

Probiyotiklerin fazla olması insanın tüm yaşam evreleri için gerekli. Örneğin çocukluk çağında görülen hastalıkların çoğunu önlemekte probiyotik kullanımı son derece önemli. Çünkü probiyotikler, çocukluktan başlayarak bağışıklık sistemiyle birlikte vücudu da güçlendiriyor. Burada hemen bir parantez açıp antibiyotiklere de değinmekte fayda var: Bildiğiniz gibi ülkemizde son yıllarda antibiyotik kullanımını azaltmak için bu gruptaki ilaçlar reçeteyle satılmaya başlandı. Bunun nedeni de antibiyotiklerin tüm vücuttaki bakteri ve virüsleri öldürürken, bağırsaklardaki bakterileri de yok etmesiydi. Zararlı bakterilerin antibiyotiklerle ölmesi sorun değil ancak antibiyotikler, yararlı bakterileri de öldürüyordu ve sindirim sistemi, dolayısıyla bağışıklık sistemi, bir anda savunmasız hale geliyordu. Uzmanlar antibiyotiğin bağışıklık sistemimize vurduğu bu darbeyi her anlattıklarında şunu da dile getirdiler: Hastaysanız, hele ki antibiyotik kullanmak zorundaysanız, vücudunuza bol bol probiyotik takviyesi yapın!

Probiyotikler, 3,5 milyar yıldır vücudumuzda ve bağırsaklarımızda yaşıyor. Yaklaşık 100 trilyon adedi bulan sayıları, 400 farklı türde olmaları bir yana toplamda 1,5 kiloyu bulan ağırlıklarıyla da probiyotikler sağlığımız için kelimenin tam anlamıyla çılgınlar gibi faaliyet gösteriyorlar. Bu bakteriler ile doğumdan itibaren bir arada olmanın iki yolu var: Normal doğum ve anne sütü… Çünkü normal doğumda annesinden probiyotik bakterileri alan bebek, bütün hayatını etkileyecek bağışıklık sistemine de kavuşmuş oluyor. Sezaryende ise bu bakterilerden mahrum kaldığı için başta alerjik hastalıklar olmak üzere, bulaşıcı hastalıklara karşı; hatta ileriki yaşlarında kanser, tip 2 diyabet, Alzheimer, multipl skleroz, romatoid artrit, siroz gibi bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklara karşı pek de dirençli olamıyor. Anne sütü alan bebekler ise ilk emme anından itibaren annenin cildindeki, meme ucundaki ve sütündeki probiyotikler sayesinde hayata 1-0 önde başlıyor…

Bu arada, yararlı bakterileri sadece antibiyotikler değil, stres, kötü beslenme ya da maruz kaldığımız toksik maddeler de yok ediyor. Özellikle şehir hayatı içinde, öyle ya da böyle bu yararlı bakterileri adım adım kaybettiğimiz ortada…

BENZER YAZILAR