BİR TARİHİ AN DA BENİM İÇİN
Sabah 05.45’de başlayan maratonun heyecanı bitmiş olsa da, eğlence yeni başlamıştı. Ödül töreni sırasında yükselen çığlıklar, pacer’lara edilen teşekkürler, üç atletin sarmaş dolaş görüntüleri muhteşemdi. Ben kalabalığın arasından ustaca sıyrılmış, Carl Lewis’i yakalamış ve selfie’mi patlatmıştım. En büyük mutluluk da Nike Oregon ekibinin gözlerinden okunuyordu. Hepsi ile tek tek soru-cevap yapma imkânı bulduk. “24 saniyeyle kaçırdık diyor musunuz, üzgün müsünüz?” soruma, onlardan “Hayır, müthiş mutlu ve gururluyuz” cevabını alınca, bu uzun hikâyenin “mutlu son” ile bittiğinden iyice emin oldum. Ama benim için her şey bitmemişti! Monza pistinde son bir koşu daha olacaktı: tarihi pistte 5K! Önde Paula Radcliffe, arkasında onlarca koşucu ve ben! Hayır hayır, bu bir rüya değildi. Meşhur Curva Grande’yi dönmüş, ilk turu bitirmiştim bile. Dünya koşu tarihine geçen bugünde, ben de kişisel tarihim için en önemli koşulardan birini yapıyordum.