SANAL DÜNYANIN YENİ TUZAKLARI

Cep telefonunla fotoğraf çekiyor, sonra da internette yayınlıyorsan, teknolojik suçların tuzağına düşüyor olabilirsin…
Bonnie Russell, uyarı mesajını aldığı sırada Detroit yakınlarında bir kafede arkadaşıyla öğle yemeği yiyordu. Birkaç dakika önce, yemek tabağının fotoğrafını çekmek için telefonunu kullanmıştı. Tabağı aşırı derecede sağlıksız, kızarmış ıvır zıvırlarla doluydu. Fotoğrafı alaycı bir üslupla, “öğle yemeği şampiyonu” başlığı altında Twitter’a yollayan Bonnie, bir süre sonra hiç tanımadığı birinden tweet aldı. Bu kişi onu Twitter üzerinde izleyenlerden biriydi. Bonnie’nin izini sürmek için bu fotoğrafı kullanabilir, o sırada bulunduğu yeri
kolaylıkla öğrenebilirdi.
Bonnie’nin şansı varmış ki bu yabancı, ICanStalkU.com sitesinin kurucularından, Bilgi Güvenliği Mühendisi Ben Jackson’dan başkası değildi. Bu site, Twitter kullanıcılarını yer işaretlerinin (geotag) tehlikeleri konusunda uyaran bir izleme sitesi. Dijital pazarlama alanında çalışan ve kendini oldukça bilgili bir teknoloji kullanıcısı sayan 40 yaşındaki Bonnie, şok oldu: “Paylaşımda bulunurken ne tür bilgiler verdiğime dikkat ederdim. Telefonumun ve Twitter’ın bulunduğum yeri belli edebilecek fonksiyonlarını devre dışı bıraktığımı düşünüyordum” diyor.
Aslında, yanlış düşünüyordu. Yer işaretleri dijital dosyalara, çoğunlukla fotoğraflara eklenebilen, bulunduğun yeri işaretleyen GPS (Küresel Yer Belirleme Sistemi) koordinatlarıdır. Pek çok GPS özellikli telefon, bu işaretleri fotoğrafların içinden otomatik olarak alır. Orada olduğunu bilmezsin bile. Fakat bu fotoğrafları paylaştığın an, birisi senin nerede olduğunu bulabilir.
Bazen bu iyi bir şeydir: GPS teknolojisi, çatışma sırasında kaybolan askerleri bulabilmek için Amerikan ordusu tarafından geliştirilmişti. Acil yardım hattı 911 operatörlerine de, aramaların yerini tespit ederek yardım gönderebilmeleri için kullanım izni veriliyordu. Bu nedenle, her cep telefonunun GPS özellikli olması, 1 Ocak 2006’da yasal zorunluluk hâline geldi. Fakat uzmanlar, işaretlerin kötü amaçlarla kullanılmasından endişe ediyordu.
Sosyal ağlarla bağlantılı suçlarda artış başladı: Örneğin geçtiğimiz yılın Mart ayında, Amerika’nın Indiana eyaletinde yaşayan bir kadının evi, Facebook sayfasına nişanlısıyla birlikte dışarı çıkacağını yazdığı akşam soyuldu. Eylül’de ise, New Hampshire polisi insanların bulunduğu yeri profil bilgilerinden saptayan bir soygun çetesine baskın yaptı. Adalet Bakanlığı’nın son raporuna göre, Amerika’daki gizli takip olaylarının dörtte biri internetten takibi içeriyor. Raporda, 13 mağdurdan birinin GPS teknolojisi ya da başka bir elektronik gözetleme yöntemi ile izlendiği belirtilmiş. (Şu an 47 eyalet elektronik bağlantı ile birini izlemeyi veya rahatsız etmeyi yasa dışı bir eylem olarak kabul etmiş durumda.)
Olağanüstü örnekler de var: Kadınlar GPS özellikli cep telefonlarından takip edilebiliyor. New Mexico’da yaşayan 32 yaşındaki Louise’in* başına geldiği gibi. Louise, eski erkek arkadaşının onu cep telefonu yoluyla takip ettiğini keşfetmiş. “Gittiğim her yerde onun arabasını görüyordum” diyor. Bu tür bir takip genelde mağdurun tanıdığı birisi tarafından, cep telefonuyla yapılıyor. Bu kişi eski sevgili olabildiği gibi, oda arkadaşı da olabiliyor. Teknolojiden anlayan birinin, cep telefonu yoluyla istediği kişiyi, onunla hiç karşılaşmaksızın belli bir mesafeden izlemesi mümkün. Cep telefonunu James Bond tarzı bir casusluk aleti haline dönüştürecek uygulamalar bile var. Bunlar senin görüşmelerini duyabilir, yazışmalarını okuyabilir ve genel anlamda günlük hayatının her yerinde sana eşlik edebilir!
İşaret seni gösteriyor
Bu gibi vakalara rağmen ve piyasada pek çok akıllı telefon olmasına karşın, konu sosyal medyaya geldiğinde pek çok kadın güvenlik konusunda dikkatsiz davranıyor. Teknolojiyi görmezden geliyor. Jackson, “Pek çok kişinin yer işaretleri konusunda bilgi sahibi olmadığını fark ettik. Dolayısıyla nerede olduğunu belli ederken bunu bilinçsizce yapıyor” diyor. O ve internet sitesinin diğer kurucusu olan Güvenlik Danışmanı Larry Pesce, Twitter üzerinde analiz ettikleri görsellerin yüzde üçünün üzerinde işaret bulunduğunu söylüyor. Bu o kadar da fazla değilmiş gibi görünüyorsa da, günde yaklaşık 9.000 fotoğraf demek olduğunu dikkate almak gerek. Üstelik kötü niyetli kişilerin çok marifetli olmasına da gerek yok. Sadece nereye bakacağını bilmesi yeterli… Jackson, “Yer işaretlerini bulmak konusunda bir ilkokul mezunu bile eğitilebilir” diyor. Bu kadar kolay olmasının korkutucu ve sevimsiz olduğunu da ekliyor.
Olayı biraz daha basitleştiren ve biraz daha korkutucu yapan bir gerçek var: Pek çok kadın, Bonnie kadar bile dikkatli değil. Aslında, Consumer Reports’un son araştırmasına göre sosyal medya kullanıcılarının yüzde 52’si, siber suç mağduru olma riskini yükselten bilgileri paylaşıyor. Tam doğum tarihi, adres, telefon numarası ve tatil planları gibi özel bilgiler, kötü niyetli kişilerin şifreni kırmak ve kimlik bilgilerini (ya da sana ait başka şeyleri) çalmak için kullandığı bilgilerdir. Bu bilgilerin sayfanda yer alması, Vegas’ta geçirdiğin çılgın hafta sonundan bahsetmenden çok daha tehlikelidir. McAfee Laboratuvarları’nın güvenlik araştırmalarını yöneten Dave Marcus, “İnsanlar internette çok fazla bilgi verdiğinin farkında değil. Birisi sadece birkaç tıklamayla tüm hareketlerini, seyahat bilgilerini, hoşlandığın ve hoşlanmadığın şeyleri öğrenebilir” diyor.
Bu bilginin ışığında, işaretlenmiş bir fotoğraf, kayıp bir puzzle parçası işlevi görür. Suçluya, eylemi için gerekli bilgiyi sağlar. Sürekli olarak herkese nerede olduğumuzu duyurma takıntımızdan vazgeçmediğimiz sürece bu böyle olacak. Diğer yandan Gowalla.com, Foursquare.com gibi siteler kullanıcılarına gerçek zamanda farklı yerlerden giriş yapabilme olanağı sağlıyor. Gitgide daha popüler hâle gelen bu siteler dünya çapında yaklaşık üç milyon kullanıcı tarafından takip ediliyor.
Teknoloji ve biz
Psikologlar, bunun yeni bir teknoloji olmaktan çok daha fazlası olduğunu söylüyor. Snoop: What Your Stuff Says About You kitabının yazarı, Teksas Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü Sam Gosling, “İnsanlar başkaları tarafından bilinmek istiyor” diyor. Pek çok kişi için, sürekli olarak nerede olduğunu duyurmak, kişilik özellikleriyle doğrudan bağlantılı. Fark etsen de etmesen de, insanların sıkça gittiği yerler (kafe, restoran, bar, spor salonu) hakkında bir fikir oluşturuyorsun. Bu, “işte bu benim” demenin bir başka yolu. Gosling bunun, üzerinde sevdiğin grubun logosu olan bir tişört giymekten çok farklı olmadığını söylüyor.
Yani teknoloji nereye giderse gitsin onu sahiplenmeye ve ona güvenmeye devam edecek gibi görünüyoruz. GPS ise kesinlikle çok daha fazla yaygınlaşacak. Marcus, “Bu derece birbirine bağlı bir dünyada, mahremiyeti korumak çok zor” diyor. “Teknoloji yeterince ucuzladı ve dünyanın her yerinde, el ile kullanılabilen bir cihazla GPS’e kolayca ulaşabiliriz.” GPS randevu uygulamaları, kullanıcılara kimin yalnız olduğunu ve birini aradığını görme izni veriyor. OneTwib.com gibi siteler belli bir çevrede sosyal ağ iletişimine olanak tanıyor. İnsanlarla tanışmak için harika bir yol mu? Elbette. Aynı zamanda ürkütücü kişilerle tanışmanın da bir yolu.
İnternetten gelebilecek tehlikeleri neden görmezden geliyoruz? Bu aslında tamamen kişisel deneyimlerimizle ilgili. East Tennessee State Üniversitesi’nin Psikoloji Bölümü’nden Doçent Doktor Chris Dula, “Eğer teknolojiyi herkes kullanıyorsa ve bu nedenle kaçırılan ya da evine zorla girilen kimseyi tanımıyorsan böyle bir risk olamaz, öyle değil mi?” diyor. Bunun yeni teknoloji ile de bağlantısı var. Bazı insanlar tarafından kötü amaçla kullanılmasına rağmen, henüz geniş kitleler tarafından korku uyandıracak derecede suistimal edilmiyor. Bugün bir ATM’den para çekerken şifreni bir yabancının görmesine muhtemelen izin vermezsin. Ancak başka hareketlerimiz konusunda da dikkatli olmak gerektiğini öğrenmemiz, herhalde uzun yıllar alacak.
Dijital dünyada kişisel bilgileri korumanın yolu uyanık ve dikkatli olmaktan geçiyor. Marcus, “Eğer akıllı araçlar ve web tabanlı teknolojiler kullanıyorsan, potansiyel olarak hangi bilgilerinin paylaşılacağını ve hangilerinin kötüye kullanılabileceğini tam olarak bilmek zorundasın” diyor.
Derleyen: Sibel Yeşilçay

BENZER YAZILAR