Şekeri bırakmak
Mesele, farkında olmadan tükettiğimiz “gizli” şekerden ibaret değil. Şekeri bırakabilmenin bu denli zor olmasının bir diğer nedeni de, çok açık bir şekilde şekere bayılmamız. Şekerin bağımlılık yaratıp yaratmadığı tam olarak bilinmese de, bazı araştırmalar şekerin beyinde kokain ile aynı ödüllendirme merkezlerini harekete geçirdiğini belirtiyor. Dreyer’e göre, bağımlılık yapan uyuşturucularda gözlemlenen açlık ve aşerme gibi belirtiler, şeker için de geçerli oluyor.
Bağımlılığın en yaygın belirtisi, kişinin kontrol kaybından muzdarip olmasıdır. Eğer kişi şeker ihtiyacını nasıl karşılayacağını saplantı haline getiriyorsa, diğer işlerine odaklanmakta güçlük çekecek ve şekere psikolojik açıdan bağımlı olacaktır.
Peki şeker tüketimi nasıl düzenlenebilir? Dreyer’in birkaç basit önerisi var. Öncelikle, tükettiğiniz besinlerin besin değerleri tablosuna bakmalısınız. Eğer şeker ya da şeker benzerleri yüksek gözüküyorsa, o besinden uzak durmalısınız. Aynı zamanda, porsiyon kontrolü yapmalısınız. Şekerden ziyade daha fazla protein ve lif açısından zengin besinlere yönelmelisiniz. Bu şekilde, şeker aşermeleriniz de azalacaktır. Çünkü protein ve lif, şeker içeren besinlerle birlikte tüketildiklerinde, kan şekerinin yükselmesi sürecini yavaşlatır. Bu da daha çabuk doymanızı sağlar ve şeker alımını azaltır.
