“TÜRKİYE BU SİSTEMLE TARAFTAR KAYBEDİYOR” SENCE TÜRK FUTBOLUNUN ZAYIF YANLARI NEDİR?
Biliyorsun, çok farklı ülkelerde futbol oynadım. Bu da çok farklı deneyimler demek. Türkiye’deki altyapı ile ilgili bir konuda ahkâm kesmek istemem, çünkü burada henüz yeniyim ve bir eleştiri yapacak kadar tecrübem yok. Ama mutlaka bir eleştiri yapacaksak, bunu önce kendimizle ilgili yapmalıyız diye düşünüyorum. Mesela benim kulübümün gençleri UEFA Gençlik Ligi’nde Benfica’ya 11-1 yenildi. Böyle bir şey kabul edilemez. Bu neden oldu dersen, işte henüz o konuda bir tespit yapacak kadar deneyim yaşamadım.
TÜRKİYE’DEKI FUTBOL SİSTEMİNİ VE TARAFTARLARI NASIL DEĞERLENDİRİRSİN?
Türkiye için söyleyeceğim en temel şey, seyirci sayısının azlığı. Bunu Passolig’e bağlıyorlar. Bilmiyorum, gerçek sebep bu mu? Mesela maçlar cumartesi ve pazar günleri, neredeyse 20.00’de başlıyor. Bu ne kadar doğru bir uygulama, konuşmak lazım. Almanya’da olduğu gibi gündüz maçları olabilir. Ancak o zaman aileleri çocuklarıyla birlikte stada çekebilirsin. Almanya’da gündüz maçları adeta bir festival yeridir. Pazartesi akşamı 20.00’de maç oynatıyorsun, bitmesi 22.00’yi buluyor, eve gelmen 23.00. Ertesi gün okul var, iş var. Benim oğlum nasıl stada gelip maç izleyebilsin ki? Sadece bu da değil, bilet fiyatları da çok yüksek burada. İnsanların öyle bir alım gücü var mı bakalım. Bu durumda ne oluyor? Adam kazancıyla ayda ancak bir maça çocuğunu alıp gidebiliyor. Ben sistemi düzenleyemem tabii ki, ama gördüklerimi bu sistemin içinden bir oyuncu olarak söyleyebilirim. Bu fiyatlarla, bu uygulamalarla, bu saatlere maç koyarak sadece taraftar kaybedersin. Profesyonel bir futbolcu, o sahaya kendisi için olduğu kadar taraftarlar için de çıkar. Dolu tribün onu motive eder. 50 bin kişilik stadyuma sadece 5000 kişi geliyorsa, demek
ki taraftar kaybediyorsun. Boş tribünlere oynamanın ne anlamı var ki? Hiç!
HAYATINI DEĞİŞTİREN BİR ADAM VAR MI?
Tek bir kişi seçmek kolay değil; ailem, eşim, çocuğum var. Ama kariyer anlamında benim için önemli bir isimse soru, cevap Marcel Koller. Köln’de oynadığım dönem teknik direktörümdü ve bir Hamburg maçında, ilk defa onunla Bundesliga’da ilk 11’de maça çıktım. Onun da o dönem bana ihtiyacı vardı ve beni genç takımdan A takıma çıkardı. Ancak beni iyi bir futbolcu olmak için bu kadar zorlamasa, bana o şansı vermese, belki de buralara gelemeyecektim. Genç yaşlarda her futbolcunun öyle bir teknik direktöre ihtiyacı olur. Önce sana güvenecek, sonra zorlayacak ve sonra da şans verecek. Bir futbolcuyu ancak bu tip bir hoca geliştirebilir.
“TAKIM KÖTÜYSE SEN BAŞARILI OLAMAZSIN”
KÖLN’DE OYNADIĞIN DÖNEMDE TAKIMIN EN SKORER VE BAŞARILI OYUNCUSUYDUN. AMA TAKIM İKİ KERE ALT LİGE DÜŞTÜ. SEN BİREYSEL OLARAK BU KADAR BAŞARILIYKEN, TAKIM OLARAK BAŞARISIZLIK YAŞAMAK NASIL BIR DUYGU?
İstediğim kadar gol atayım, takım küme düşünce o goller hiçbir şey ifade etmiyor. O yüzden futbolcunun tek başına başarısı, hiçbir şey demek değil. Aynı zamanda iyi bir de takımın olması gerekir. Aksi halde kötü bir takımda dünyanın en iyi futbolcusu bile kendini başarılı hissetmez.
ARSENAL’DE DE OYNADIN. O DA FEDERASYON KUPASI HARİÇ, UZUN YILLARDIR İNGİLTERE LİGİ’NDE KUPA GÖREMEMİŞ BIR TAKIM. ARSENAL’İN SORUNU NE SENCE?
Bir kere dünyanın en iyi liginden bahsediyoruz, her takım çok güçlü. Her yıl şampiyonluğu 6-7 takım kovalıyor. Bunu Almanya’da her yıl Bayern’in ya da Türkiye’de İstanbul takımlarının şampiyon olması gibi düşünmemek lazım. Premier Lig çok daha fazla kaliteli ve güçlü rakibin olduğu bir lig. Öyle ki, geçen yılın şampiyonu Chelsea’nin bile şu an ne halde olduğunu görüyoruz. Bir de tabii şanssız bir takım Arsenal. Futbolda şans da önemlidir. Ama Arsenal her yıl Şampiyonlar Ligi’ne katılan bir takım. Bu önemli bir şey.
BUNDESLIGA, PREMIER LIG, SERIE A VE ŞİMDİ DE SÜPER LİG’DE OYNUYORSUN. BU DÖRT BÜYÜK LİGİ NASIL KARŞILAŞTIRIRSIN?
Birebir karşılaştırmak kolay değil. Çünkü her ülkenin, hatta her takımın kendi kolaylıkları ve zorlukları var. Mantelite hepsinde farklı. Ben en çok İngiltere’de oynadığım futboldan keyif aldım. Çünkü orada her şey bir paket olarak mükemmel. Oyun sistemi, takımların kalitesi, statlar, taraftarlar, hepsi bütün olarak üst düzeyde.
PROFESYONEL BİR SPORCU OLARAK BİREYSEL İDMAN YA DA BESLENME TÜYOLARIN VAR MI?
Sağlıklı beslenmeye ve kendimi fit tutmaya her zaman dikkat ediyorum. Ama bu konuya çok da fanatikçe yaklaşmıyorum. Kendimi futbolcu olarak en üst seviyede tutmak adına, özel şut çalışmaları ya da bir takım futbola özel antrenmanlar yapıyorum. Ama futbol, boks ya da diğer bireysel sporlar gibi değil, bir takım oyunu. O sebeple antrenmanları takım ile birlikte yapmak daha hızlı sonuca götürür.
PEK ÇOK FARKLI ŞEHİRDE YAŞADIN. O ŞEHRE ADAPTE OLMAK İÇİN İLK GİTTİĞİNDE NELER YAPARSIN?
Özel olarak yaptığım bir şey yok, sadece kendimi insanlara, sokaklara, yeni olan her şeye açıyorum ve karışmaya çalışıyorum. Değişik şehirlerde yaşamak her zaman keyiflidir. Ben de insanlara karşı sıcakkanlı olmaya çalışıyorum.
UNUTAMADIĞIN BİR MAÇI SORSAM…
Köln’de oynadığım dönem, yeni statta Mönchengladbach’ı 1-0 yendiğimiz maç. O golü de ben atmıştım.
JÜBİLE MAÇINI NASIL HAYAL EDİYORSUN?
Köln RheinEnergie stadını hayal ediyorum. Tamamı dolu. Taraftarlar büyük coşku içinde. Sahada kimler olur bilemiyorum. Çok arkadaşım var, sanırım çağırdığım herkes gelir.
FORMULA 1, BASKETBOL, BOKS GİBİ FARKLI SPOR BRANŞLARINA İLGİN OLDUĞUNU BİLİYORUM. FAVORİ SPORCULARIN KİMLER?
Kendisi de bir Köln taraftarı olan, çok sevdiğim dostum Michael Schumacher’in büyük hayranıyım. Dualarım hep onunla. Basketbolu özellikle çok seviyorum. Galatasaray’ın her maçına gittim şu ana kadar. NBA ve Köln basket maçlarını da televizyondan mutlaka izlerim. Boksta ise eskiden Mike Tyson maçları için erken saatlerde uyanırdım.
KÖLN İKİNCİ LİGİNDEN BİR BASKETBOL TAKIMI OLAN RHEINSTARS KÖLN’E ORTAK OLDUN. GELECEKTE PROFESYONEL OLARAK YÖNETİCİLİK YAPMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUN?
Köln çok büyük bir şehir. Takımımız şu an için ikinci ligde ama öncelikli hedefimiz, onu birinci lige çıkarmak. Belki Galatasaray basketbol takımı ile de bir maç yaparız. Geleceğimi ise henüz planlamadım. Şu an futbol oynuyorum ve odağım iyi oynamak. İleride futbolu bırakınca bir süre dinlenmek istiyorum. Sonrasında ise teknik direktör mü olurum, kendi markamla ilgili ticari faaliyetlerde mi bulunurum, bilmiyorum.
KENDİ İSMİNİ VERDİĞİN BİR VAKFIN VAR. LUKAS PODOLSKI VAKFI NE YAPAR?
Öncelikli hedefim çocuklara yardım etmek. Köln’de bir yerimiz var. Polonya’da 70’e yakın çocuğun yemek yiyebildiği, derslerine yardım edildiği bazı yerler açtık. Bunların dışında, yine çocukları destekleyen bir sürü projede yer alıyoruz. Şu an Türkiye’de yürüyen bir projemiz yok. Ancak önerilere açığım. İçinde çocuk olan projelere, kulübümle de konuşup seve seve her türlü desteği veririm.
2016 AVRUPA ŞAMPİYONASI İLE İLGİLİ BİREYSEL HEDEFİN NEDİR?
İlk devre gibi, ikinci devreyi de başarılı geçirip, formda kalıp, milli takımda yerimi almak istiyorum. Alman Milli Takımı’nın hedefi her şampiyonada kupayı kazanmaktır, bunun tartışılacak bir yanı yok. Bana Polonya, Türkiye, İngiltere milli takımlarının turnuva şanslarını soruyorlar. Ne diyebilirim ki? Ben Almanya oyuncusuyum ve kendi takımımın başarılı olmasını isterim. Ama hepsine de başarılar dilerim.
SENCE ŞAMPIYONADA FINALİ KİM OYNAR?
Almanya-Türkiye ya da Almanya-Polonya. Kupayı Almanya alır.