Sonbahara özel 9 öneri

Bugünlerde yaşanan ani ısı değişiklikleri ve virüslere bir de kronik hastalıkların getirdiği yıpranma ve stres eklendiğinde vücut direnci ister istemez zayıflayabiliyor.

Hal böyle olunca hastalıklara çok daha açık hale geliniyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaser Süleymanoğlu; diyabet, kalp yetmezliği, astım ve KOAH gibi kronik hastalığı olanların ve 60 yaş üzerindeki kişilerin sağlıklı yetişkinlere göre daha düşük dirence sahip olduklarını belirterek, alınacak basit ama etkili önlemlerle sonbahar hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu söylüyor. Dr. Yaser Süleymanoğlu, özellikle de kronik hastalar ve yaşlılar için vücut direncini artırmanın, bağışıklığı kuvvetlendirmenin 9 basit ama etkili yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

 

Yeterince uyuyun

Kaliteli ve yeterli uyku bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Derin uyku sırasında beyinden salgılanan melatonin vücudu rahatlattığı gibi, toksinlerin atılmasını sağlıyor. Melatonin hormonunun salınımı çok hassas. Gecenin en karanlık ve sessiz ortamında başlıyor, gece yarısından sonra doruk noktasına ulaşıp azalıyor. Bu nedenle en geç saat 23:00’de uyumuş olun. Yatak odanızın karanlık olmasına dikkat edin. Uykudan hemen önce elektronik cihaz, tv, akıllı telefon kullanmayın. Cep telefonunu, melatonini önlediği için yattığınız odada tutmayın.

    

Sebze ve meyve tüketin

Günde en az 1 porsiyon sebze ve 2 porsiyon meyve tüketin. Mevsim sebze ve meyveleri zengin içeriğiyle toksinleri ve yabancı mikropları temizliyor. Gut hastalığı olanlar fazla sebze, diyabet hastaları da aşırı şekerli meyveler tüketmemeli. Üzüm ve muz yerine yeşil elma ve kivi tercih edebilirsiniz. Ayrıca meyveleri posasıyla tüketin. Aksi takdirde hem aşırı tüketebilir hem de karaciğer yağlanması ve şekerin yükselmesi riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz.

 

Bol bol su için

En iyi ilaç, saf su! Su çok iyi temizleyici ajan. Karaciğer, bağırsak ve böbreklerden toksinlerin atılımını bol su ile kolaylaştırmak mümkün. Az su içen kişilerde hastalık süreci daha uzun sürüyor. Ödem, böbrek veya kalp hastalığı olmadığı müddetçe günde ortalama 1.5-2 litre su tüketmek yeterli. Kahve, çay gibi içecekler suyun yerine geçmediği gibi, vücuttan su atılmasına neden oldukları için tüketiminde aşırıya kaçmayın. Az su içen kişilerde mikroplara davetiye çıkarıldığı ve hastalık sürecinin daha uzun sürdüğü biliniyor.

Düzenli egzersiz yapın

Düzenli egzersiz kan şekeri ve tansiyonu dengelerken, kalp yetmezliğini önlüyor, vücut direncini artırıyor. Diyabet, kronik böbrek, kas ve kalp hastalığı olanların yapacakları egzersiz konusunda hekimlerinden bilgi alması gerekiyor. Sağlıklı kişilerde ise düzenli egzersiz akciğerde birikmiş olan karbonmonoksit ve toksik karbon gazlarını derin nefes alıp vermekle atarken; kas, böbrek ve beyin hücreleri içinde birikmiş olan laktik asitin atılmasına da yardımcı oluyor. Kalp kası gençleşirken, kılcal damar dolaşımı daha etkin hale geliyor.

Odanızı sık sık havalandırın

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaser Süleymanoğlu “Birçok mikrop ve virüs oksijensiz ortamlarda gelişir ve çoğalır. Bu nedenle ev, araba ve ofis ortamını sık sık havalandırmak gerekir. Derin nefesle alınan oksijenin birçok virüs ve bakteriyi doğrudan yok ettiği biliniyor. Havasız ve sürekli kapalı ortamlarda mikroplar daha uzun yaşayabilir. Örneğin bir hapşırık ile yayılan virüsler havada yaklaşık 3-4 saat kalabilir. O yüzden taşıma araçları, kalabalık iş yerinde havalandırmaya özen gösterilmelidir” diyor.

 

Haftada 2 kez balık tüketin

Mevsimlik ve taze balık çinko, iyot ve iyi oranda esansiyal amino asit içeriyor. Haftada en az 2 kez balık tüketimi; çocukların gelişiminin yanı sıra, bağışıklık sistemini daha etkin hale getiriyor, zatürre, grip, kemik erimesi, kalp ve diyabet hastalığına büyük fayda sağlıyor.

Dişlerinizi fırçalayın, ellerinizi sık yıkayın

Ağız ve diş bakımı sanılandan çok daha önemli. Zira milyarlarca bakteri ve mikrop barındırdığından dişleri düzenli fırçalamak şart. Böylece diş eti içinde barınan mikropların çoğu gideriliyor. Bununla birlikte günlük işlerimiz nedeniyle ister istemez mikrop yuvası haine gelen ellerimizi de sık sık yıkamamız şart.

Aşırı sıcaktan kaçının

Kış aylarında özelikle çocuğu veya yaşlısı olan aileler ev ortamını normalden fazla sıcak tutmaya çalışıyor; oysa bu alışkanlık tamamen yanlış. Çünkü mikroplar sıcak ortamı sevdiklerinden aşırı sıcak ortamlar hastalanmaya ve hastalık yaymaya en ideal ortamlar oluyor. Ev ve iş yerinin ısısının uygun derecede tutulması (24-25 derece) faydalı.

Grip ve zatürre aşısı yaptırın

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaser Süleymanoğlu “Günümüzde artık salgın hastalıklar tüm dünyada kolayca yayılabilmektedir. Son yıllarda grip, nezle ve toplum kökenli zatürrenin sıklığı da giderek artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü bu hastalıklardan en iyi korunma yöntemini aşılanma olarak bildirmektedir. Özelikle riskli olarak kabul edilen kişilerin hekimine danışarak aşı yaptırmasında fayda vardır. Çocukluk çağında, 65 yaş ve üzerinde, kronik kalp, diyabet, KOAH ve astım hastalığında aşılama şarttır. Özelikle yaşlı hastalar son yıllarda üretilen ömür boyu etki eden zatürre aşısı olabilir. Aşıya yönelik son yıllarda karşıt görüşler arttığını ve tehlikeli hal geldiğini üzülerek görüyoruz. Son 60-70 yılda milyonlarca insanın ölümüne sebep olan salgınlar, boğmaca, kolera, verem, sarılık, çocuk felci ve suçiçeği hastalıkları aşı sayesinde yok oldu. Aşıya karşı alerji dışında başka bir engel yoktur. Bu nedenle endişelerin yersiz olduğunun bilinmesi gerekir. Hekiminiz en uygun aşılama programını size detaylı uygulayacaktır” diyor.

BENZER YAZILAR