Patronunun seni fark etmesine izin ver.
İş yerinde sıkı dostlara sahip olmak paha biçilemez. Ancak gerektiği zamanlarda kendini iş arkadaşlarından ayrı tutmayı beceremezsen, kariyerini tehlikeye atabilirsin. Yola güvenle devam etmek için vereceğimiz tüyoları dikkatle oku!
Ankara’da bir pazarlama şirketinde çalışan 25 yaşındaki Seda, iş yerinin adeta bir kız yurdu gibi olduğunu söylüyor. Tamamına yakını hemcinsi olan iş arkadaşları, saç renklerini değiştirmekten, kariyer yolunda atacakları bir sonraki adıma kadar pek çok kararı birlikte veriyor. İş yeri arkadaşlıkları, tabii ki mesai saatlerini çok daha katlanılır kılar. Ancak gruplaşmalara dönüşürse, lise yıllarında yaşadığın kabusları sil baştan yaşatabilir: Her öğlen birlikte yemek yiyen ve aynı model jean giyen bir grup yetişkin, kulağa pek sempatik gelmiyor.
Kadınları lider olma yönünde cesaretlendirmeyi hedefleyen Gutsy kitabının yazarı Sylvia Lafair, stres altındayken güvende hissettiğimiz yere dönme eğiliminde olduğumuzu söylüyor: “Kadınlar için bir grubun parçası olmak çok önemlidir. Bu bilinçli bir şekilde yapılan bir şey değil; bilinçaltında kendimizi grup hâlinde gezerken güvende hissettiğimiz lise yıllarına geri dönme arzusu.”
İş yerindeki kızlar heyet tıpkı okuldayken yaptığı gibi öğle yemeğini birlikte yemeye devam edebilir. Ancak bu kez farklı olan, Cuma günleri iş çıkışında kendisini bir barın happy hour’una atacak kadar büyümüş olmalarıdır. Bu kızlar her fırsatta soluğu birbirinin yanında alır (fırsat bulamadığı zamanlardaysa mesajlaştıklarına emin olabilirsin). Önemli e-postaları göndermeden önce birbirine okutup onaylatır ve ofis dedikodusunun dibine vururlar.
Millennials into Leadership kitabının yazarı Lisa Orrell, “Bu yeni jenerasyonda on genç kadın birlikte oturup, etrafta gördüğü her şeyi kıyaslayıp eleştirebilir” diyor. Bu ‘birimiz hepimiz için’ şeklindeki davranış biçimi sıcak bağlar kurmanı sağlayabileceği gibi, kariyerini ilerletmek söz konusu olduğunda sırtında koca bir kambura da dönüşebilir. Yöneticin seni birey olarak görmek yerine grup üyelerinden biri olarak değerlendirebilir ve olman gereken yerin bu olduğunu varsayabilir. Lafair “Hatta patronun senin risk alamayacağını bile düşünebilir. Bu da senin lider olmak için yeterli kapasiteye sahip olup olmadığını sorgulamasına sebep olacaktır” diyor. Orrell ise, liderlerin dikkat çeken kişilerolduğunu söylüyor: “Senin kadar yetenekli olmasa bile, maaşına zam alıp terfi eder.” Peki, işinde yükselmeye çalışırken nasıl aynı zamanda arkadaşlıklarını devam ettirebilirsin? İşte yolları:
Çevreni Genişlet
Patronunla birebir çalışabileceğin tüm fırsatları değerlendir; ancak diğer üst düzey yöneticilerle de (onlara raporlama yapmıyor olsan bile) iletişim kur. Bu şekilde kendini diğer çalışanlardan ayırt edersin. Daha önemlisi, çalıştığın şirket hakkında arkadaşlıklarının ötesinde bir fikre sahip olursun. Bu durum sana toplantı ya da strateji görüşmelerinde avantaj sağlar. Yöneticilerinle konuşmak istediğinde mutlaka toplantı talep etmen gerekmiyor. Koridorda karşılaştığında veya bir toplantının başlamasını beklerken de konuşabilirsin. İletişim Uzmanı Alexia Vernon, patronlarla konuşmanın o kadar zor olmadığını söylüyor: “İnsanlar ve yaptıkları işler hakkında ne kadar çok sohbet başlatırsak, o kadar fazla iletişim kurarız.” Patronunla yakınlaşmak için arkadaşlarına sırtını dönmek zorunda değilsin. Vernon, sektörel davetler ve ofis partilerine yanında bir kız arkadaşını da götürebileceğini söylüyor: “Bir partiye gidip de davetlilerden kimseyi tanımıyor olmak zordur. Yanında biri olursa hem güvende hisseder, hem de yeni insanlarla tanışma fırsatını ıskalamamış olursun.”
Rekabete Açık Ol
Kendini diğerlerinden ayırmanın bir parçası da, arkadaşlarınla karşı karşıya gelmenin yanlış olmadığını kabullenmen. Lafair, bunun sağlıklı olduğunu söylüyor: “Komplo düzenlemiyorsun, tek yaptığın rekabet etmek. Rekabet ikinizin de daha çok çabalamasını sağlayacaktır.” Tabii ki bu durum, iş yerinde bütün hemcinslerinden korkan bir kadın gibi tek başına takılman anlamına gelmiyor. Aslında ideal olan, kadınların birbirine destek olması. Ancak Vernon, kariyerinde yükselmek istiyorsan kendini ön plana çıkarman gerektiğini söylüyor. Konforlu bölgenden çıkmalısın.
Diğerlerinden Ayrı Dur
İş ortamındaki düşünce ortaklıkları her zaman bilinçli gerçekleşmez. Bir toplantıda aklından geçen şeyi bir başkası dile getirdiği için sessiz kalabilirsin. Ancak bu, Vermek istediğin imaja göre davran. patronuna senin yeterli olmadığını düşündürebilir. Daha kötüsü, senin varlığını bile unutabilir. Lafair, toplantının sonunu beklemede konuşmanı öneriyor: “Başkasının söylediğinin altını çizen veya onaylayan bir cümle bile kursan, konuşma pratiği yapmış olursun. Bir sonraki toplantıda da herkesten önce söze başlamayı hedeflersin.” Bilinçli davranman gereken bir diğer konu da, herkesin giydiğine benzeyen giysiler seçmemek. Aksi takdirde patronun seni başkasıyla karıştırabilir. Farklı renkte ve orjinal kıyafetler giymek her zaman dikkat çekerek akılda kalmanı sağlar. Vernon, insanlarla iletişim kurmanı sağlayan her şeyi dikkate alman gerektiğini söylüyor: “İnsanlara benzemek yerine, kendini kişisel duruşunla ifade etmelisin.” Yani iş yerinde nasıl algılanmak istiyorsan, ona uygun bir görünüm oluştur.
İş Arkadaşlarınla İkiz Gibi Olduğunu Gösteren 10 Özellik
1/Aynı tür manikürden hoşlanmak.
2/ Birbirinin cümlelerini tamamlamak.
3/ Patronunun sana başkasının adıyla hitap etmesi.
4/ Oldukça benzer şekilde giyinip pişti olmak.
5/ Dedikodu yapmanın her şey olması.
6/ Lakaplar takmış olmak.
7/ Gün boyu durmadan birbirine mesaj atmak.
8/ Arkadaşlarının tüm favori alışveriş sitelerini gayet iyi bilmek. Öte yandan ofisteki en önemli insanlardan bazılarının adını bilmiyor olmak.
9/ Eğlenmenin üretken olmaktan daha önemli olması.
10/ Onlar olmadan asla öğle yemeği yememek.
