Taşıt tutmasının nedenlerini ve bu sorundan nasıl kurtulacağını merak ediyorsan doğru yerdesin.
Açık bir yolda (okyanus veya gökyüzünde) gidiyorsun ve ortada telaşlanacak hiçbir neden yokken, kulakların birden kırmızı alarm vermeye başlıyor. Yanış duymadın, her şey kulaklarında başlıyor. Her bir kulağın içinde, bir dizi sıvı dolu odacıklardan oluşan, semisirküler kanal denen yarı dairesel kanallar bulunuyor. Başın hareket ettikçe, kanallardaki sıvılar da hareket ediyor ve kulağındaki mikroskobik tüylere çarpıyor. Ardından nöronların beynine sinyal gönderiyor. Mesaj ise kısa ve öz: Bedenin hareket halinde.
Yürürken ya da koşarken de beynine bu mesaj iletiliyor ama o mesaj gözlerden alınan görsel işaretlerle uyuştuğunda sorun olmuyor. Ancak, gerçekte hareket halinde değilsen işler karışıyor. Kulakların “Hareket ediyor!” diyor; gözlerin “Hala yerinde duruyor!” diyor. Çünkü, çevrendeki her şey (önündeki yolcu koltuğu veya okuduğun kitap) durağan.
Beynin, çatışan duygu sinyalleriyle kuşatılmış durumda. Bu karmaşadan asıl etkilenense, beyin sapında bulunan, denge merkezinden sorumlu bölge (vestibüler sistem). Bil bakalım, bu bölgenin en sevdiği komşusu kim? Kusma merkezi (Gerçekten, teknik ismi bu.)