Teknolojiyle araya mesafe koymak

İyi kullanıldığında etkili bir silah olan teknoloji, hayatın gerçek tadını almanızı engelleyebilir. Tamamen bırakamasanız da kısıtlamanız işinize yarayacak.

İnsanların çoğu geceleri dokuz saat uyumaz ama her gün en az bu süreyle ekrana bakar. Bununla birlikte, yüzde 46’mız henüz yataktan bile çıkmadan elektronik cihazlarla ilgilenmeye başlıyor. Sonuç olarak boyun, göz ve genel sağlığımızla ilgili problemler yaşıyoruz. Öncelikle, akıllı telefonlar stresle baş etme konusunda bize yardımcı olmuyor ve lise öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalara göre, sosyal medya kullanımı yalnızlık duygusunu körüklüyor.

Hayatı ekrandan takip etmeye ara verme zamanınızın gelmiş olabileceğini düşündünüz mü? Elbette ki anksiyeteye sebep olabilecek şiddetli bir dijital detoks yapmanızı tavsiye etmeyeceğiz. Fakat ekrana bakma sürenizi birkaç günlüğüne azaltmanız, hayata dair başka gerçekleri görmenizi sağlayabilir. Örneğin huzur veren sabah dinginliğinin tadını çıkarabilir ya da arkadaşlarınızın konuştuğu şeyleri duyabilirsiniz. The Power of Off kitabının yazarı Nancy Colier, “Yalnızca kendimizi eğlendirmeye çalıştığımız ve dikkatimizi toplamadığımız için dinlemeyi bilmeyen bir kültüre sahip olmaya başladık,” diyor. Ekranınızı size acı vermeyecek şekilde kapatıp hayatın akışına kapılmak istiyorsanız, okumaya devam edin.

1- Çağın gerisinde çalış

EKRANINIZI SEKMELERLE bölmek ya da nabız değeri teknolojisinden yararlanmak performansınızın artmasını sağlayabilir. Ancak bu yöntemlerin zihinsel anlamda nasıl hareket ettiğinizi, hangi kaslarınızı kullandığınızı ve doğru formda nasıl hissettiğinizi bilmemenize yol açabileceğini ifade eden George Mason Üniversitesi Kinezyoloji bölümü öğretim üyesi Joel Martin, “Sakatlık riskinden korunamayacağınız gibi kendi vücudunuzu tanıyamamaya başlarsınız,” diyor.

Ne kadar sıkı çalıştığınızı ne kadar konuşabildiğinizi hesaplayarak da ölçebilirsiniz. Düşük tempoda çalışırken cümleleri tamamlayabilmeniz gerekiyor. Orta tempoda ise konuşmak biraz daha zorlaşır. Running Strong’un kurucusu Janet Hamilton, yüksek tempoda ise bir ya da iki kelime söyleyebileceğinizi belirtirken, bu kelimelerin de çoğu zaman inilti olacağını söylüyor.

Odağınızı verilere çevirmediğinizde soğuk sabah havasını nasıl soluduğunuzu anlayabilir veya binalardaki ışık yansımasının yolları nasıl aydınlattığını görebilirsiniz. Bu iki hissiyatın da size hayranlıkla karışık bir mutluluk verebileceğini belirten Kaliforniya Üniversitesi öğretim üyesi Paul Piff, bunun kendinizi tamamen kaptırdığınızda gerçekleşeceğini söylüyor. Ayrıca bu his azalan enflamasyon işaretleriyle ilişkilendiriliyor.

2- İş yerinde işbirliği yapın

İŞ YAPARKEN teknolojiye çok fazla güvenmek üretkenliğinizi engelleyebileceği gibi terfi almanızı sağlayabilecek iş ilişkileri kurmanızın da önüne geçebilir. Birçok insanın yaptığının aksini yaparak beyin fırtınasını Outlook üzerinden yürütmek yerine yüz yüze yapmayı deneyin. Arkadaşlarınızın çalıştığı bölümlere doğru yapacağınız kısa yürüyüşler de egzersiz niteliği taşır ve bu egzersizler beynin kendini yenileme özelliğiyle ilişkili olan nöroplastisite yeteneğini geliştirir. Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Jamie Krenn, böylelikle ortaya yeni fikirler koyabileceğinizi belirtiyor. Çalıştığınız ekip bir arada değilse bile en azından telefonla aramalar yapmaya çalışın. Başka bir insanın sesini duymak aranızda duygusal bir bağ yaratarak daha iyi ilişkiler kurmanıza yardımcı olabilir.

3- Yalnız takıl

CIHAZLARINIZDAN ayrılmanın ilk etapta kulağa korkunç gelmesi anlaşılabilir bir şey. Çünkü Colier’a göre, bizi daha çok mutlu edeceğini düşündüğümüz için “like” almaya, “post” göndermeye ve trendlerin nabzını tutmaya koşullanmış durumdayız. Ancak kendi başınıza yapacağınız bir kahve keyfi ya da tempolu yürüyüş, “Şu anda vücudumda ne oluyor?”, “Zihnimin nesi var?”, “Duygusal dünyamda neler dönüyor?” gibi arayışlarınızı sonlandırmanıza yardımcı olabilir. Böylelikle sadece daha oturaklı hissetmekle kalmaz, ilk fırsatta niçin teknolojiye sarıldığınızı anlamanızı da sağlayabilir.

Bu konuda başarılı olduktan sonra ise bir yere oturun ve birkaç dakikalığına dinginliği deneyimleyin. Colier, bu derin sükûnetin insanlara hayatlarındaki sorunları çözmede yardımcı olabileceğini söylüyor. Öte yandan bu durum derin bir boşluk korkusu yaratırsa, neye minnettar olduğunuzu not edin. Örneğin uzun koşularınızda size yoldaşlık eden koşu partnerinizden memnunsanız, bunu bizzat kendisine söyleyin.

BENZER YAZILAR