TELEVİZYONCULUK BUZA YAZI YAZMAKTIR: ERCAN TANER RÖPORTAJI

3SPİKERLİKTE TORPİL OLMAZ

Genç spikerlere böyle bir test yapıyor musunuz? “Hadi rastgele bir maçı radyodan anlatıyormuşsun gibi anlat bize” diye.

Enteresan bir şey sordunuz çünkü bu benim sınav sorumdu. “Bize dışarıda ne oluyor anlat” demişlerdi. Amaç teklemeden anlatabilmekti. Son derece basit bir soru gibi görünüyor. Ama dışarı bakıp bir çırpıda “Simitçi var, taksi geldi, havaya bakıyorum, gökyüzünde bulutlar dolaşıyor yağmur yağacak” diye duraksamadan anlatabilmek aslında pek de kolay bir şey değil. Sonra da “Kendi kendine maç anlat” dediler. Yani önümde açık bir maç olmadan kafamdan rastgele bir maçı anlatmamı istediler. Bunları hem radyo hem televizyon için yaptılar. Aslına bakarsanız spikerlikte torpil yoktur. Bize hocalarımız derdi ki, “Ben sana bu sınavı kazandırmak isterim ama kazandıramam kusura bakma, çünkü yayında patlarsın.” Aynen öyle.

Neden spor müsabakası anlatan kadın spiker yok?

Yüzme anlatan var. Bir arkadaşımız vardı, TRT’de anlatmak istiyordu. Kendisine şans da verildi ama olmadı. Dünyada da olmuyor. Bak şimdi sen sorunca takıldı kafama neden yok diye. Kadınlar arasındaki maçları bile erkekler anlatıyor. Kulağa yerleşmiş sesler var, ondan vazgeçmek istemedikleri için belki de.

Diyelim ki ben yayında maç anlatmak istiyorum, ne yapmalıyım?

Bir kere sportif entelektüel yapınızın çok iyi olması lazım. Mesela 1974 Dünya Kupası’nda 1142 dakikadır gol yemeyen Dino Zoff’a Haitili Sanon’un gol attığını bilmeniz lazım. Gordon Banks’in 1971’de bir gözünün kör olması sebebiyle kalecilikten kopması; Macar futbolunun Macaristan’daki iç savaş nedeniyle hala kendine gelememesi ve o ülkeden giden futbolcuların İspanya’da forma giyip efsane olması; Olga Korbut’un SSCB’nin yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük jimnastikçi olduğunu; Christopher Dean ve Jayne Torvill ikilisinin buz dansında unutulmaz bir çift olduğunu bilmeniz lazım. Futbol çok basit bir oyundur. 17 tane kuralı vardır, onları mutlaka bilmeniz lazım. Mesela ben spiker olmak istiyorum diye gelen bir adama, top kaç kilo diye sorarım. Günümüzde iki tip yaklaşım var. Biri daha çok istatistiki bilgi paylaşarak anlatım, diğeri ise daha doğal anlatım.

Siz hangisini tercih ediyorsunuz?

Ben doğal anlatımı tercih ederim. İstatistiği verebilirsiniz. Mesela Real Madrid’in 9-1 yendiği maçta, Cristiano Ronaldo 5 gol atıp tarihe geçiyorsa, bunu o anda söyleyebilirsiniz. Ama maç oynanıyor, top ceza sahasına yakın bir yerde, Mustafa topla buluşuyor. O anda Mustafa 1,70 boyunda, geçen sene de yine bu statta sol kanatta böyle bir topu kesti dediğin anda seyirci sana sinirlenir. Çünkü seyirci şöyle izliyor maçı; ya gol atacağız, ya gol yiyeceğiz. Tarafsız bir seyirci maç izlemez ki, mutlaka bir tarafı tutmaktadır. Zevk için Avrupa’dan maç izleyenler bile maç başladıktan sonra mutlaka bir tarafı destekler.

BENZER YAZILAR