MAÇ ANLATIRKEN FUTBOLCUNUN AİLESİNİ DE DÜŞÜNMELİSİNİZ
Maç spikeri anlatım esnasında yorum katmalı mı?
Bence katabilir. Misal, “Sol kanatta bu dördüncü pas hatası, o kanatta problem var, işlemiyor, oyuncu değişikliği gerekiyor” diyebilmeli. Anelka’nın Ali Güneş’i bitirdiği pozisyonlar var. O zamanlar
yayında bunu söyledim. Ya da Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 4-0 yendiği bir maç vardı. “Galatasaray’ın iki savunması, Fenerbahçe’nin kanatları karşısında daha 10’uncu dakikada çok etkisiz kalacağı görüntüsü vermeye başladı” dedim. Ama yorum yapmanın da bir adabı var. Bu iki savunmadan hiçbir şey olmaz demek ayrı, bahsettiğim şekilde söylemek ayrı. Maç anlatırken insanları düşüneceksiniz. Eğer radyodan maç anlatıyorsanız, bir oyuncu sakatlandığı zaman adam felaket bir durumda olsa bile, o maçı dinleyen bir ailesi olduğunu düşünüp sakin, alıştıra alıştıra anlatacaksınız.
Anlatacağınız bir maça nasıl hazırlanıyorsunuz?
Maça kullanmayacağım kadar çok bilgi ile giderim. Maça yakın saatlerde çok ağır şeyler yemem. Bol kahve içerim. Maçtan bir gün önce hazırlığım zaten bitmiştir, başka şeylerle kafamı dağıtırım, film izlerim. Önce o maçı bir unuturum. Maç günü de notlarıma tekrar bakarım. Stada dört saat öncesinden giderim. Stada tepeden bir bakarım. Kameramanlarla, yönetmenle sohbet ederim. Bir saat öncesinde de hazırlanmaya başlarım.
En rahat maç anlattığınız stadyum hangisiydi?
1984 Wembley’de FA Cup finali en rahat anlattığım maçlardan biriydi. Liverpool Beşiktaş maçı da yine Anfield’de çok severek anlattığım maçtı. Sahanın içinde gibiydim. Biz spikerler çok severiz maç anlatırken sahaya yakın bir noktada olmayı. Olimpiyat Stadı’nın en büyük problemlerinden biri bu. İnişe geçen pilot gibi görüyorsunuz sahayı. Ali Sami Yen çok güzeldi. Yine Şükrü Saraçoğlu da bir spiker için çalışması rahat stadyumlardan biri.
Stadyumdan maç anlatmakla, stüdyodan maç anlatmayı karşılaştırırsanız ne gibi zorlukları var?
Stüdyoda maç anlatırken siz ne görüyorsanız, biz de onu sadece iki saniye önce görüyoruz. Bir de yönetmen ne veriyorsa onu görüyorum, topsuz alanı göremiyorum. Maç başlayıp 15 dakika geçtikten sonra orta alanda olanlarla ilgili artık tecrübeyle bir şeyler söyleyebiliyorum. Ama stadyumda maç anlatırken ilk dakikada her şeyi görüp söyleyebilirsiniz.
45 dakika boyunca sahanın içi var, topsuz alan var, yedek kulübesi var, tribün var. Bu süre boyunca konsantrasyonu yüksek tutup, bütün bunlara aynı anda nasıl hakim olabiliyorsunuz?
Hiçbir şey düşünmem. Stadyumun dışında alevler çıksın o bile dikkatimi dağıtmaz. Öyle bir konsantrasyon gerekiyor.