Tırmanış sporuyla ilgili her şey

Yüksekliklere doğru hızlı bir şekilde tırmanmak kulağa çekici geliyor mu? Belki de yeni tutkunuz tırmanış sporudur. Bazı şeyleri denemeden bilemezsiniz.

DERLEYEN: UĞUR MUTLU

En azından öyle olduğumu düşünüyorum. Haftada beş kez CrossFit yapıyorum. Tek seferde 20 pull-up çekebiliyor ve vücut ağırlığımın iki katıyla birkaç tekrar deadlift yapabiliyorum. Bu yılın başında Great North Run etkinliğindeki yarı maratonu 1 saat 43 dakikada tamamladığım için kardiyovasküler fitness seviyemin de iyi düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Fakat İskoçya’nın başkentinin kırsal kesiminde, eski bir taş ocağının olduğu yere inşa edilen Avrupa’nın en büyük tırmanma tesisi Edinburgh International Climbing Arena’daki (EICA) bir duvarın önüne geldiğimde, tüm gösterişimi kaybetmiştim.

Birazdan yapacaklarımı daha önce hiç yapmadığımı biliyordum. Britanya şampiyonalarına ve dünya kupalarına ev sahipliği yapan bu tesis, birazdan bir Men’s Health editörünün sınavına tanıklık edecekti.

Yapmam gereken şey, 15 metreyi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde tırmanmaktı. Duvarın en altındaki kırmızı düğmeye basarak tırmanmaya başlayacaktım ve dijital bir kronometre benim zamanımı tutacaktı.

EICA, duvarımda kalabilmem için beni İskoçya’nın en iyi tırmanışçılarından biri olan Robbie Phillips’in yetenekli ve bir o kadar da tebeşirli ellerine bırakmıştı. Phillips, Instagram hesabında kendi tırmanış stilini “saf, katkısız ve saçma olmayan” şeklinde tanımlıyor. Kendisi Madagaskar’daki bir hafta süren 800 metrelik sarp kayalık tırmanışından henüz dönmüştü ve VÜCUT100 metreden düşüp ayağını kıran arkadaşından bahsettiğinde gevşeyememiştim. Phillips’in tehlikenin adamı olduğu aşikârdı ve ben her ne kadar tehlikeden uzak kalmaya çalışsam da oldukça ilginç günler beni bekliyordu.

Tırmanış sporu nedir?

Tırmanmayla ilgili ilk ve tek deneyimim, Gladiators dizisindeki Hunter ve Wolf’un maceralarını izlemekti. Karşımdaki duvar da o zamanlarda gördüklerime benziyordu. Tek farkı ise tayt giymiş kaslı bir adamın beni aşağıya doğru çekmesiydi. Phillips nasıl başa çıkacağımı görmek için ilk tırmanışımda bana sıfır puan vermeyi seçti. Süreyi başlatmak için hızlı bir şekilde, duvarın altındaki zile bastım. Tırmanış düşündüğümden çok daha zordu ve hantallığımı saklayamıyordum. Bir şekilde tepeye çıkabildiğimde ise elde ettiğim süre utanç verici bir biçimde 36 saniyeydi. Tekrar zemine indiğimde mesafe rekoru olan 4,9 saniyenin yedi katı kadar bir sürede tamamladığımı fark ettim. Tırmanış üzerine aldığım üç günlük hızlandırılmış kursun ardından, Phillips beni süremi yarıya indirmem hususunda zorlamaya başlamıştı.

hillips bana tüm yükü kollarıma verdiğim için gereğinden fazla enerji harcadığımı söyledi. Ön kollarım ve biceps’lerim kan toplayarak acı verdiği için aslında bunun farkındaydım. Güç ihtiyacımı bacaklarım vesilesiyle karşılamam gerektiğini anlatan Phillips, “Tek seferde pull-up egzersizinden ne kadar fazla air squat yapabiliyorsun?” diye sordu. Çok daha fazlasını yapabildiğimi söylediğimde Phillips’in dediği yere gelmiştim. Phillips bir kez daha tırmanmamı istese de kollarım çoktan tükenmişti. Hatta o gece suşi yiyebilmek için çubukları bile kullanamamıştım. Son günüme kadar hız duvarına çıkamayacağımı biliyordum. Bu yüzden Phillips tekniğimi geliştirebilmek adına diğer duvarları kullanabileceğimizi söyledi.

Tırmanmak temelden başlar

Ertesi sabah Phillips’le birlikte EICA’nın etrafını kule gibi saran devasa duvarlara gittik. Phillips, “Sagital düzlemde (basit bir şekilde esneme ve uzanma) hareket etmeye alıştığını biliyorum. Bunu yapmak spor salonunda iş görse de duvara tırmanırken daha yaratıcı olman gerekiyor,” dedi. Duvar boyunca engelleri aşmak, kaymayı ve titremeyi engellemek için vücudumu nasıl kullanmam gerektiğini öğrenmiştim. Bunu öğrenmemi sağlayan şey de hareketlerimi üst vücuduma güvenerek yapmak yerine alt vücudumla yapmaya başlamamdı. Her tırmanışta, tırmanışın ne yukarı çekme kabiliyeti ne de kardiyovasküler kondisyonla ilgili olduğu açıkça anlaşılır. İrtifa kazanmamın ne pull-up yeteneğim ne de kardiyovasküler fitness seviyem ile ilgisi olduğunu anlıyordum. Tırmanmanın tekniğinizi hayata geçirebilme, problem çözebilme, sezgisel hareket edebilme ve fonksiyonel anlamda fit olma kombinasyonlarından meydana geldiğini ifade eden Phillips, “Dünyadaki bütün kuvveti toplasanız bile hızlı bir tırmanış yapamayabilirsiniz,” diyor.

Bir sonraki tırmanışım da bunu kanıtlar nitelikteydi. Phillips benden hız duvarında iyi iş gören ve “sıvanma” (smearing) olarak bilinen tekniği geliştirmemi istedi. Ayağınızı koyacağınız belirgin bir boşluk olmadığında kullanacağınız bu teknikte, düz duvara ayaklarınızın tabanıyla baskı uygularsınız. Böylelikle vücudunuzu yanda tutabilir ve ayaklarınızla itiş yaparken ellerinizle çekiş yaparak karşı baskı oluşturabilir (laybacking tekniği), çatlakların üzerinden bu yöntemle geçebilirsiniz. Yolu yarıladıktan sonra, ismi barn-dooring olarak da bilinen sarp kayalarla karşılaştım. Bir sonraki adımda ne yapacağımı bilmediğim için donakaldım. Phillips aşağıdan ağırlığın bindiği ayağın asla kaymayacağını haykırarak sıvanma tekniğini kullanabileceğimi hatırlattı. Yavaş hareketlerle sıvanmaya başladım. Tepeye ulaştığımda ise pes etmediğim için kendimle gurur duydum. Ayrıca, cesaretin de tırmanışın önemli bir parçası olduğunu gördüm.

Tırmanız nasıl hızlandırılır?

Son günümde Phillips’in talimatları olmadan, içgüdüsel bir biçimde hareket etmeye başladım. Duvarda ikinci ve son kez hız denemesi yapmaya hazırlanırken, Phillips’in beni hızlandıracak yönlendirmeleriyle benzer yükseklikteki bir başka duvarda üç hızlı tırmanış yaptım. Phillips hızlanmanın yolunun bunu bir dizi şeklinde düşünerek üç, dört hamle sonrasını hesaplamak ve bunu akılda tutmak olduğunu bana hatırlattı.

Tırmanırken özverili olmak gerektiğini söyleyen Phillips, “İşini gönülsüz bir biçimde yaparsan, tırmanışın da hızlı olmaz,” diyor. Rekabetçi yapımın getirisi olarak sırasıyla 31, 26 ve 24 saniyelik dereceler elde ettim. Hızlı gitme sevdamdan dolayı kollarım ağrımaya, ellerimde oluşan nasırlar büyümeye başladı. Hız duvarının başına geçip tırmanmak için hiç olmadığım kadar hazır hissediyordum.

Duvarın karşısına geldiğimde kendime güvendiğimi hissettim. Phillips’in bana söylediği her şeyi yaparak iyi bir hazırlık süreci geçirmiştim. İlk tırmanışımda her ne kadar temkinli davransam da, ikinci tırmanışımda elde ettiğim 19 saniyelik derece, ilk tırmanışımdaki sürem olan 36 saniyeye göre oldukça belirgin bir gelişimi ifade ediyordu. Birinci gündeki halimin aksine ilk denememde oluşan kas acılarımı köreltecek zihinsel kuvvete sahip olduğumu fark ettim.

İkinci denememde akışımın üzerine odaklandım ve derecemi iki saniye daha geliştirdim. Üçüncü denememde daha hızlı hareket ettim. Bacaklarımın gücünü ve sıvanma tekniğini kullandım. Sanki duvarı eskisinden çok daha az tutuyordum. Hızlıca tepeye tırmanarak düğmeye bastığımda kronometre 12.04’ü gösteriyordu. Mesafe rekoru olan 4,9 saniyeyle aramda hala büyük bir fark olsa da, benim ve Phillips’in ilk başta belirlediği hedefi geçmiştim. Sürem beni heyecanlandırmıştı. Ancak en mutlu olduğum şey, fitness seviyemi box jump’lardan ve burpee’lerden başka bir alanda da kullanabildiğimi keşfetmemdi.

Bunu maraton koşmak ya da karma dövüş sanatları yapılan bir salona üye olmak olarak da ele alabilirsiniz fakat tırmanmak bana şunu öğretti: Gelişim görmek için biraz cesaret gösterirseniz, sınır tanımayacağınızı göreceksiniz.

Daha yükseğe nasıl tırmanılır diye merak edenler, web sitemiz sizinle ilgili içeriklerle dolu.

BENZER YAZILAR