KOŞARKEN ANI YAŞA, MUTLULUK SENİ BULUR!
Sevdiğin ve zevk aldığın koşuyu çevrenle paylaşman, bu yüzden son derece mühim. Bunu koşu gruplarına katılarak, yarışlarda bağış toplayarak veya koşuya yeni başlayan bir arkadaşına ön ayak olarak yapabilirsin. Nasıl paylaştığından ziyade, nereden geldiğini ve neden koştuğunu unutmaman seni sürece kenetler. Tabii ki sabırlı olman da gerekir. Hayallerin büyüsüne kapıldığımızda daha kolay harekete geçeriz. Bu da sabırsızlığa ve yersiz hırslara yol açar; sakatlık ve hastalıkları beraberinde
getirebilir. Performansındaki gelişmeler yavaş olabilir, kimi günler çok zorlanabilir ve rahatsız olabilirsin. Bazen hiç koşmak istemeyebilir ve kendini sorgularken bulabilirsin. İşte öyle anlarda hislerin geçici, hareketin ise kalıcı olduğu hatırla.
Uzun vadeli bir hayalin peşinde “koşmana” zaten gerek yok! Kendini tutkulu bir şekilde kısa vadeli hedeflerini takip etmeye adaman çok daha sağlıklı, inan. Mesela dönemsel yaptığın antrenman programında, sadece içinde bulunduğun güne veya haftaya odaklanman, altı ay sonra nereye ulaşmak istediğini düşünmemen çok daha doğru olur. Önüne çıkan fırsatları fark etmek için kendine izin vermen şart. Bu farkındalık için gereken dingin zihne, gelecek kaygısından arınarak yaklaşırsın. Anı yaşamadıktan sonra, kafesinde dönüp duran bir fareden farkımız kalmaz ki.
Bütün bunlar bir yana, bir amaç uğruna hareket ettiğin sürece mutluluk zaten seni bulur. Hareketsizlik ise kararsızlık gibidir. Kötü bir karar verebilir ama bundan her zaman bir ders çıkarıp yönümüzü tekrar bulabiliriz. Ama karar vermezsek, hareket edemez ve asla yön çizemeyiz. Düzenli hareket, yeni yılda istikrarlı bir şekilde koşabilmen için hep görüşmen gereken sessiz arkadaşın olacaktır. Bugün koşmaya vaktimiz olmayabilir, yarın hasta olabiliriz, hafta sonu iş seyahatimiz çıkabilir. Önemli olan ertesi gün kalktığımızda bağcıklarımızı bağlarken gülümsemeyi hatırlamak ve koşabildiğimiz için şükran duymaktır.