UFC YILDIZI CHRIS WEIDMAN: İLK ÖNCE BABA, SONRA EŞ, SONRA DÖVÜŞÇÜ

4

Duygularımız günlük hayatımıza sık sık yansır. İş yerimizde kötü bir gün geçirdiğimiz zaman, bu stresi hayat arkadaşımızın üzerine boşaltabiliriz. Veya itibarı pek de iyi olmayan bir iş ortaklığı söz konusu olduğunda, anlaşmanın hayırlı olma ihtimaline karşın, onlarla daha görüşmeden çalışmamayı kafaya koyabiliriz. Bu yüzden tıpkı Weidman gibi siz de o an uğraştığınız şeyle ilgili olmayan
her şeyi bir kenara atmalısınız. Weidman’ın salonunda bulunan saatin kafanızın içinde olduğunu düşünün. Evinize girmeden önce zil sesini duyup, içeriye ait olmayan sıkıntılı durumları
dışarda bırakın. Ertesi sabah zili tekrar duyduğunuzda ise, bunu mücadeleye başlamanızı söyleyen bir yeşil ışık olarak görün.

Weidman’ın başarılı UFC kariyeri, ironik bir şekilde başarısızlıkla başladı. New York’ta bulunan Hofstra Üniversitesi’nde öğrenciyken, kendi sıklet kategorisi olan 90 kg’da iki kez All-American oldu. 2007’de ise ulusal kolej ligi olan NCAA’de üçüncülük ödülü aldı (bu onun en yüksek derecesiydi). “Birçok başarı kazandım ancak hayalim olan kolej şampiyonluğunu yaşayamadım ve olimpik sporcu olma şansını kaçırdım. Çalışmam gerektiği kadar çalışmadım ve rekabetçi yanımı ortaya koymadım” diyor.

Kolej yıllarından sonra hamile eşi ile birlikte ailesinin apartman dairesinde yaşayan Weidman, bu yıllarda Hofstra Üniversitesi’nin güreş takımında yardımcı antrenörlük yapıyordu ve özel ders veriyordu. Tabii düşük bir gelirle. Yaşadığı sakatlık 2008 Olimpiyatları için Amerika milli takımına seçilmesine engel oldu ve yarışabilmek için tek şansı olan UFC’yi düşünmeye başladı. Böylelikle yeteneğinin farkına vardı. Bu saatten sonra hataya yer olmadığını biliyordu.

BENZER YAZILAR