UNUTKANLIK

Her şeyi neden hep kaybediyorsun? Günlük alışkanlık hâline getirdiğin kaybedip arama ritüeline bir son ver. Yolları bu yazıda…

Şemsiyen takside kaldı, yüzüklerini manikürcüde unuttun, telefon şarjını da otel odasında bırakıp çıktın… Ne olacak senin bu hâlin? Aslında dağınık biri de olsan, iyi organize de olsan fark etmiyor, bazen hepimiz bir şeyleri unutuyoruz. Özellikle Amerika’da unutkanlık inanılmaz boyutlara ulaşmış. Örneğin 2006 yılında Utah Ulaşım Kurumu, kaybedilen ve bulunan 14 bin eşya olduğunu rapor etmiş. 2010 yılında ise bu rakam yüzde 36 artış göstererek 19 bine ulaşmış. Geçtiğimiz yıl Amerika’daki havaalanlarında yapılan bir araştırmada ise 11.748 adet laptop ve diğer kablosuz araçların kaybedildiği ortaya çıkmış. Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı Tıp, Sağlık Hizmetleri ve Toplumda Farkındalık Merkezi Yöneticisi Florence Meleo-Meyer, “Teknoloji odaklı, aynı anda çok iş yapmaya çalıştığımız bir dünyada daha telaşlı oluyor ve sonuç olarak bir şeyleri unutuyoruz” diyor. Tavsiyelerimizi dikkate almak yardımcı olabilir:

Zihinsel bir imaj oluştur. Bir eşyanı bir yere koyduğunda, birkaç saniyeliğine dur ve zihninde onun detaylı bir fotoğrafını çek. Örneğin siyah masanın üzerine kırmızı eldivenlerini koyduysan, bunu siyah zeminde renkli bir görüntü olarak zihnine kaydet. Meleo-Meyer, “Zihin kelimelere oranla görüntüleri daha kolay hatırlar. Bir imaj oluşturursan, eldivenlerini nereye koyduğunu daha kolay hatırlayacaksın” diyor.

Teknolojiyi kullan. Cep telefonunun alarmı, seni sabahları uyandırmaktan daha fazlasını yapabilir. How to Find Lost Objects kitabının yazarı Michael Solomon, alternatif bir kullanım öneriyor: “Otel odasından çıkacağın zamandan kısa bir süre öncesine alarmı ayarla. Böylece etrafta unuttuğun şarj aleti gibi bir eşyan kalıp kalmadığını kontrol edecek vaktin olur.”

Pozitif düşün. Bir arkadaşınla buluşmak için kafede beklerken ya da metroda vakit öldürmek için hemen cep telefonuna mı sarılıyorsun? Öyleyse haber sitelerine göz atmak yerine kendini iyi hissedeceğin sitelere bak ya da Facebook’a gir. How to Train a Wild Elephant and Other Adventures in Mindfulness kitabının yazarı Uzman Jan Chozen Bays, “Olumsuz, stresi tetikleyici haberler anksiyete ve telaşa yol açar. Bir şey kaybetmeye daha eğilimli oluruz” diyor. Olumlu şeylerin ise zihnimiz üzerinde böyle bir etkisi yokmuş.

Zincirleme etki yarat. Şemsiyeni ya da şalını gittiğin yerlerde unutmaya meyilliysen, işte sana bir taktik: Onları gitmek için kalktığında bakacağın şeylerin yanına bırak. Şalını oturduğun sandalyeye asabilir, şemsiyeni de çantanın yanına koyabilirsin.

Daha az eşya taşı. Solomon, ne kadar çok ıvır zıvırın varsa geride bir şeyler bırakma olasılığının o kadar artacağını söylüyor. Bu yüzden yanında taşıdığın şeyleri birleştir. Cep telefonun, laptopun ve tabletin için ayrı gözleri olan şık bir bilgisayar çantası alabilirsin. Normalde el çantana koyduğun şeyler için de ayrı bir bölmesi olursa çok rahat edersin. Alışveriş merkezine gittiğinde de ilk girdiğin dükkândan büyük bir torba iste. Böylece gün boyu aldığın her şeyi bunun içine koyabilirsin.

Müzikten yararlan. Kulağa saçma gelebilir ama işe yarıyor: En çok unuttuğun üç nesneyi kafanda müzikle eşleştir. Örneğin evden çıkarken “telefon, anahtar, şemsiye” kelimelerini sevdiğin bir şarkının ritmiyle tekrarlamayı dene.

Şeytan Aldı Götürdü! Ne yapacaksın peki şimdi?

Ayak izlerini takip et.

Yazar Michael Solomon, “En son ne yaptığını tam olarak hatırlayabiliyorsan, bakmaya nereden başlayacağını da bilirsin” diyor. Gününü geriye doğru düşün. Gözünde ne kadar çok görüntü canlanırsa, kaybettiğin şeyi “görme” olasılığın o kadar artar.

Kamuflaja dikkat et.

Solomon, kaybedilen nesnelerin genelde bakmayı unuttuğumuz küçük şeylerin ardına gizlendiğini söylüyor. Görmeni engelleyebilecek şeylerin altına bak. (Belki de cep telefonunun üzerine erkek arkadaşın gazetesini koymuştur).

Sakin ol.

Arabanın anahtarını kaybettiğinde delirmen çok normal. Ama panik yaparsan, bulmak için konsantre olamazsın. Sakin ol ve aramaya başlamadan önce kendini hazırlamak için derin nefesler al. Ayrıca şöyle düşün: Aradığın şey sadece yanlış bir yerde, kayıp değil. Böyle düşünmek bulacağına dair inancını canlı tutar. Sonuçta da zaten bulursun.

Sibel Yeşilçay

BENZER YAZILAR