Uyku Apnesi

Uyku apnesi, Türk toplumunun önemli ancak fark edilmeyen sorunlarından biri. Öyle ki, toplumdaki gerçek uyku apnesi vaka sayısının, teşhis edilenin 300-400 kat fazlası olduğu tahmin ediliyor.

Günde yedi saat uyku yeterli diyorlar ve siz neredeyse 10 saat uyuduğunuz halde kendinizi hâlâ yorgun, bitkin, uykusuz hissediyorsunuz. Üstelik sağlığınız da bozuluyor; daha çok yemeye ve kilo almaya başladınız. İşe gitmek şöyle dursun, içinizden kapıdan çıkmak bile gelmiyor. Hatta eşiniz bile artık yanınızda uyuyamadığını söylüyor. Acaba sorununuz uyku apnesi mi?

Uyku Apnesi Ne Demek?

Uykuda nefes durması! Uykuda nefes almanın yavaşlamasına ise hipopne deniyor. Hipoapnede solunumun uyku sırasında en az 10 saniye süre ile kesilmesi veya yavaşlaması gerekiyor. Burada sorun şu: Kişi, uyurken kaç kez apne / hipopne yaşadığını bilmiyor ve sorunun çözümü için bunu belirlemek gerekiyor. Belirlemek için de hastanın uyku laboratuvarlarında gece boyu uyuması, o uyurken de hasta üzerinde bazı testler yapılması gerekiyor. Elde edilen uyku kayıtlarında toplam apne-hipopne sayısı, uyunan saate bölünüyor ve uyku apnesinin derecesi saptanıyor. “Apne-Hipopne İndeksi” (AHİ) denen bu oran 5’in altında ise genelde horlama, 5’in üstüne ise uyku apnesi tanısı konuyor. Bu oran 5-15 arası ise hafif, 15-30 arası ise orta, 30 üstü ise ağır dereceli uyku apnesi olarak değerlendiriliyor. Apneler genelde boğazda görülen tıkanma ile oluştuğu için tıkayıcı, yani obstrüktif tipte gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu kriterleri taşıyan hastalara veya hastalığa, İngilizce baş harfl eri kullanılarak OSAS (Obstructive Sleep Apnea Syndrome) hastalığı veya hastası deniyor. Genellikle 40 yaş üstü, obez, kalın veya kısa boyunlu erkeklerin hastalığı olarak biliniyor. Apne / hipoapne’ye kadınlarda daha az rastlanıyor.

Uyku Apnesinin Belirtileri Nelerdir?

Uzmanların belirlediğine göre uyku apnesi, 70 kadar hastalığı da davet eden bir sağlık sorunu. Ancak şu noktaya da değinmek gerekir: OSAS, günümüzde tam olarak bilinmeyen bir hastalık. Çoğu kez ikincil belirtilerine rastlanıyor ya da ek hastalıklarla birlikte teşhis ediliyor. Toplumda var olan vaka sayısının ise teşhis edilenin neredeyse 300- 400 kat fazlası olduğu düşünülüyor. Öte yandan uykuda nefes durması sonrası oluşan oksijen yoksunluğu, pek çok hastalığa zemin hazırlıyor. Açıklanamayan hipertansiyon, felç, kalp krizi, diyabet, obezite, depresyon, anksiyete, ani ölüm gibi hastalıklar ve sinirlilik, aşırı terleme, sabah yorgun kalkma, baş ağrısı, unutkanlık, gündüz uyku hali gibi belirtilerin çoğunun altında uyku apnesi yatıyor. Cinsel sorunlar, iktidarsızlık, kalp ritim bozuklukları, reflü, göğüs ağrısı, horlama ise uyku apnesi nedeniyle oluşabiliyor. Gece uykuda yaşanan boğulma hissi, sık tuvalete gitme, çabuk öfkelenme, dikkat kaybı, gündüz yaşanan uyku hali de uyku apnesinin en sık karşılaşılan semptomları arasında yer alıyor. Hastalar, uykuda nefeslerinin durduğunu fark etmedikleri için de genellikle eşleri tarafından tıbbi yardım almaya zorlanıyor. Buna da “tanıklı apne” deniyor. Bu noktada eşlere teşekkür etmek gerekiyor çünkü meselenin şöyle acı bir yanı da var: Her beş trafik kazasından birinin apne dâhil, uyku bozukluklarından kaynaklandığı biliniyor.

Uyku Apnesinin Sebebi Nedir?

Uyku apnesi, doğumsal patoloji veya geniz eti olan çocuklarda da görülebilen bir hastalık. Genellikle bademcik veya geniz eti alınmış ve horlayan çocuklara da, kulakburun- boğaz muayenesi sonrası uyku testi yapılması öneriliyor. Çocuklardaki uyku apnesi tedavi edilmezse hipoksiye bağlı zekâ ve gelişme geriliğine sebep olabiliyor ve bu durumdaki çocuklar giderek obez hale geliyor. Obezite apneyi, apne de obeziteyi artırdığı için bir kısır döngü yaşanmaya başlanıyor. Tedavideki asıl amaç ise bu kısır döngüyü kırmak! 70’in üzerine ek hastalığa yol açan 30’un üzerinde belirtisi bulunan OSAS’ın, insan hayatı üzerindeki en olumsuz etkileri yatak ayırma ile iş ve okul başarısızlığı… Erken ve ani ölümler ise OSAS’la ilgili “geri dönülemeyen nokta”. Yapılması gereken şey ise belirtileri takip ederek, hastalığa karşı bir ön şüphe oluşturmak, yani hastalığın farkına varmak… Tedavi, ancak bu noktadan sonra mümkün olabiliyor ve iş yeri ya da okul başarısı da ancak bu aşamadan sonra gündeme gelebiliyor. Uyku apnesi dâhil tüm uyku bozuklukları, multi-disipliner bir yaklaşımla tedavi edilebiliyor. Basit horlama genelde KBB tarafından takip ve tedavi edilirken orta dereceli OSAS ile ilgili olarak KBB, dahiliye, göğüs hastalıkları ve diyet uzmanlarının birlikte hareket etmesi en sağlıklı yol. Bazı cihazlar ise ağır OSAS vakalarında gündeme geliyor. Solunum yolunu açık tutmaya yarayan CPAP – BPAP ismi verilen cihazlar, gece uyurken takılıyor ve cihazların verdiği pozitif basınç, uykuda nefes durmasını önlüyor.

Uyku Apnesi ve Kadınlar

Peki, uyku apnesi nasıl gerçekleşiyor? Bunu anlamak için önce horlama konusunu ele almak gerekiyor. Her 100 kişiden 40’ının horladığı, horlayan bu kitlenin yüzde 5’inde ise uyku apnesi görüldüğü bir gerçek. Horlama; uyuduğumuz sırada nefes alırken, daralan hava yollarından geçen havanın, yutak çevresindeki yumuşak dokuya çarptığı sırada, bu dokuları titreşmesiyle oluşan ses… Üst solunum yolunda yutak ve dil arkasındaki daralma ne kadar fazlaysa, horlama da aynı oranda artıyor. Kadınlarda kilo alma kalça bölgesi, erkeklerde ise boyun ve karın çevresinde yoğunlaştığı için erkekler daha fazla horluyor. Erkek tipi kilo almada; yatar durumdayken göğüs içi basınç daha da artıyor ve yutak çevresindeki daralma da erkeklerin kadınlara göre daha yüksek oranda horlamasına neden oluyor. Menopoz döneminde kadınlarda hormonal dengeler değiştiği için, erkek tipi kas yapıları da gelişiyor ve sonuç olarak kadınlar da erkekler gibi horlamaya başlıyor. Horlama, en az 10 saniye sürüyor, nefes daralmalarıyla kesintiye uğruyor ve boğulur gibi şiddeti yüksek sesler çıkıyorsa uyku apne sendromuna eşlik eden horlamadan söz edilebiliyor. Farklı bir ifadeyle, Obstrüktif (Tıkayıcı) Uyku Apne Sendromu (OSAS); horlamanın solunum durmalarıyla birlikte gerçekleştiği hastalık olarak yaşanıyor. Uykuda solunum durmaları, gecede yüzlerce kere tekrarlayabiliyor. Her solunum durmasıyla kişi sık sık ve kısa süreli uyanarak solunum durmasını giderebiliyor. Bu uyanmaları hasta gece uykusu sırasında fark etmiyor ama yine bu uyanmalar yüzünden kalitesiz ve yüzeysel bir uyku uyuyor ve uykusunu alamıyor. Boyun çevresi gece boyunca terliyor, nefesi durduğundan dolayı kalp ve beyin için hayati önemi olan kandaki oksijen seviyesi düşüyor ve karbondioksit seviyesi yükseliyor. Kalp atımlarının düzensizleşmesi, ileriki yaşlarda ani kalp durmaları ve uykuda ani ölümlere kadar varması ise uyku apnesinin hayatı tehdit edebileceğini ve tedavi edilmesi gerektiğini gösteriyor.

BENZER YAZILAR