Viyana Kuşatması

Untitled-2

Buraya kadar yollar beklemediğim kadar sakindi. Daha önceki yurtdışı tecrübelerimde hep sokaklarda tezahürat eden binlerce insan olmuştu, bu yüzden biraz şaşırmıştım. Fakat 9’uncu kilometreye geldiğimizde epey yanıldığımı fark ettim. Bir anda karşımıza bağıran, tezahürat eden, konfetiler patlatan, pankartlar açmış yüzlerce insan çıktı. Bu bir yarışta insana ne kadar destek oluyor anlatamam. Tam bırakacağınızı hissettiğiniz an kenardan gelen “Hadi çok az kaldı, dayan” sesi bile sizi itmeye yetiyor.

Uzun zamandır nabız antrenmanı yapıyorum. Yani intevallerimi, tempo koşularımı, uzun koşularımı hep belirli nabız aralıklarında koşuyorum. Dolayısıyla yarışırken de nabzıma göre koşuyorum. İlk 10 km tam istediğim nabız aralığında geçti. Fakat bundan sonrası benim için biraz kâbus oldu. Dediğim gibi,ilk yarı maratonumu Kopenhag’da birkaç ay evvel, yalnızca bir aylık bir antrenmanla koşmuştum ve göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti yarış. Fakat burada, yaklaşık 11-12’inci kilometreden sonra bir anda tükendim. Nabzım çok yüksek değildi ama vücudumda gidecek güç kalmamıştı. Halbuki enerji jeli de almıştım ama bir türlü gidemiyordum. Biraz daha yavaşlamaya karar verdim. Otelimizi geçtiğime göre yarısından fazlası bitti diye düşünmeye başladım.

Bu nokta insanın pek de etrafına bakıp keyif alacak hali kalmıyor. İnsan içine dönüyor ve beyniyle mücadeleye başlıyor. “Yapabilirsin, hayır yapamazsın, yapmalısın, bak 3K daha koştun, bir 3K daha bu hızla koşabilirsin” gibi şeyler düşünmeye başlıyorsunuz yarım saat boyunca. Ne demek istediğimi ancak koşan biri anlayabilir.

Son kilometrede, önceki gün ter koşusuna çıktığım yerlerde buldum kendimi ve epey rahatladım. Normalde son metrelerde yarışın verdiği o adrenalinle iyice basmaya başlarsın ama ona bile takatim kalmamıştı. Sonunda parlamento binasını karşımda görünce ne kadar sevindiğimi anlatamam! Çünkü finiş çizgisinin burada olduğunu biliyordum. Orayı geçince, son 10 kilometrede kafamın içinde yaşadığım her şey uçup gitti.

Koşu sonrası grupla birlikte yemek yiyip bu harika organizasyonu kutladık. Buz gibi bir birayı, kocaman bir schnitzel tabağını ve Avusturyalıların meşhur çikolatalı keki sachertorte’yi hak etmiştik!

BENZER YAZILAR