Aktris Ashley Grene bu zorluk karşısında yılmadı. 1,65 boyundaki Ashley, Emmett (Kellan Lutz) ve kasvetli Edward’ın (Robert Pattinson) kız kardeşi ve Bella’nın sadık dostu olan Alice Cullen’ı canlandırmak için narin vücudunu kötü adamlarla savaşacak kadar sağlam ve güçlü bir hale getirdi.
Florida Jacksonville kökenli Ashley, “Kolay kaslandığım için ağırlık kaldırdığımda vücudumun geliştiği hemen belli oluyor” diyor. Vancouver’da filmi çekerken günde bir saat yaptığı egzersizlerde kardiyo, squat ve plank çalışmalarına yoğunlaşmış. “Sorunlu bölgem olan obliklerim için yan planklar yaptım. Geleneksel planklar sırtınızı şekillendirdiği için sütyenden yağlarınız taşmıyor” diyor. Ashley ekip arkadaşlarıyla küçük çapta plank yarışmaları bile yapmış. “Biraz rekâbetçi biriyim” diye ekliyor gülerek.
Ashley araya pek geleneksel olmayan birkaç egzersiz de eklemiş. Kettlebell kullanarak egzersiz yaptıktan ve içi ağırlık dolu bir kutuyu ittikten sonra “Popom ve bacaklarım çok ağrıdı” diyor.
Ashley’nin birçok yıldızın aksine kaburgalarını saymak gibi bir derdi olmadığı ortada.
“Birçok insan çok zayıf olmak istiyor ama ben bir çocuk vücudu yerine fit bir kadının vücudunu tercih ederim. Bence bu çok daha seksi” diyor. Film çekimleri arasında Ashley, vücut ve zihnini pilates yaparak ve haftada üç ila beş gün üç-beş kilometre koşarak huzura kavuşturuyor.
Los Angeles’ta yaşadığı yere yakın bir kanyonda ya da koşu bandında koşan Ashley, “Kulaklıklarını takıp kendi dünyana gidiyorsun. Eğer dışarıda güzel bir manzaraya karşı koşuyorsan, özgürlük hissi içini dolduruyor” diyor. Koşarken motivasyon için Lady Gaga, Beyonce, Paramore, Lil Wayne gibi yüksek enerjili müzikleri tercih ediyor. “Sanki koçun kulağına bağırıyormuş gibi bir his” diyor.
Abur cubur yiyip bütün emeklerini çöpe atmak istemediğinden, Ashley pisi balığı veya ton balığı, suşi, tavuk, yumurta beyazı ve sebzelerle beslenmeye çalışıyor. “Ama artık diyet yapmıyorum. Vücuduna neye ihtiyaç duyuyorsa onu vermen gerektiğine inananlardanım. Kendini bir şeylerden mahrum edersen en sonunda onları aşırıya kaçırarak tüketirsin” diyor. Ayrıca ona göre fit olmak canın istediğinde bir bardak şarap ya da brownie’nin tadını çıkarabilmek demek. (O da bunu yapmayı ihmal etmiyor.)
Modaya yaklaşımıysa aynı şekilde mantıklı. “İkili bir hayat sürüyorum” diye açıklıyor. “Kırmızı halıda şık, evde jean ve tişörtle gezen bir kızım. Sadeyken de güzel olunabileceğine inanıyorum.” Ashley ve Kellan’ın bu renksiz manzaranın ortasında çaba harcamadan yarattığı görüntü, aynı zamanda çok da seksi olunabileceğinin kanıtı.
Röportaj: Monica Corcoran Harel / Derleyen: Hande Tokmak