WOMEN’S HEALTH KADINI

Dergimizin sıkı bir takipçisi olduğunu ve çok beğendiğini söyleyen Bade’ye yaşattığı keyifli çekim saatleri ve güzel sohbeti için teşekkürler…
“Ezel” dizisinde aldığı rolle geçtiğimiz sezonadından sıkça bahsedilen Bade İşçil,  her fırsatta işini çok sevdiğini dile getiriyor. Eğitimini Yeditepe Üniversitesi, Moda ve Desen Tasarımı üzerine almış olmasına rağmen, İşçil, canlandırması zor karakterler oynayarak oyunculuk alanındakendinidahada yukarılara taşımak istiyor.Eğitimini moda üzerine aldığını biliyoruz ama sanırım oyunculuk şu an daha çekici geliyor sana. Bu nasıl oldu?
Eğitimim moda üzerine evet ama bence bir sanatçı, sanatla ilgili her şeyi yapabilmeli. Ben, sanatın her alanında başarılı olabileceğimi düşünüyorum. Aslına bakarsanız kamera önünde bir şey yapacağım hiç aklıma gelmezdi. Andaç Haznedaroğlu bana Gülpare dizisinde bir rol teklif etmiş ve “Sende bu ışığı görüyorum. İstersen sen bu işi başarırsın” demişti. Bunu özellikle bir kadından duyunca üzerimdeki etkisi büyük oldu. Karşı cins her zaman sana iltifat etmeye meyilli olur ama hemcinsimden olumlu cümleler duyunca oyunculuğu denemeye karar verdim.Ezel dizisindeki oyunculuğundan memnun musun?
Daha çok yol kat etmem gerektiğine inanıyorum. Oynadığım bazı duygusal sahneleri izlerken etkileniyorum. Bazen gözlerim bile doluyor hatta ama kendimi eleştirdiğim birçok şey de çıkıyor. İzleyerek eksiklerimi kapatmaya çalışıyorum. Tatil dönemlerinde bazı kurslar almayı düşünüyorum. Şu ana kadar sadece oyunculuk koçu desteği aldım. Ezel’den sonra bir ara verilirse bu süreyi değerlendirip iyi bir eğitim almak istiyorum. Bu, yurt dışında da olabilir.

Ekiptekilerle ne sıklıkta görüşüyorsun? Arkadaşlıklar kuruldu mu?
Arkadaşlıktan öte artık aile gibi olduk. Birlikte çok fazla vakit geçiyoruz dolayısıyla birbirimizin gözüne bakınca kimin nasıl olduğunu anlayabilir hale geldik.

Bade İşçil boş zamanlarında ne yapar?
Spor. Uyanır mekik çeker. Yürüyüşe çıkar. Annem “Kendinle kafayı bozdun!” diyor gerçi ama ne yapabilirim? Seviyorum spor yapmayı. Bunun dışında kitap okurum. Her ne kadar cilt için sağlıksız olduğunu da bilsem de itiraf etmek istiyorum; güneşlenmeyi çok seviyorum. Koruyucu kremler sürüp bütün gün güneşlenebilirim.

Modayla ilgilenmeyi bıraktın diyebilir miyiz?
Şimdi ekranda bir iş yapıyorum ve dizide giyilecek kıyafetlere karar veren ve bizle çalışan insanlar var. Dolayısıyla onlar çekimlerde giyeceklerimize karar veriyor. Ancak fikir alışverişinde bulunuyoruz. Dizinin dışında modayı dergi ve internet kullanarak takip ediyorum. Eskisi kadar ilgim kalmadı. Modadan vazgeçmedim ama bana kalan vakit kısıtlı olduğu için bu vakti ancak spor yaparak değerlendirebiliyorum. Spor yaparken giydiklerime de çok dikkat ettiğimi söyleyemem. Şu aralar sürekli kendi kıyafetlerimi kesip yırtıp bir şeyler ortaya çıkarıyorum.

Ailene düşkün müsündür?
Çok. Onlara o kadar bağlıyım ki ayrı kalmayı kesinlikle düşünemiyorum bile. Onlar, benim için çok kutsal. Evimde evladım gibi gördüğüm bir kedi, bir de köpeğim var. Düşünün ki onlardan ayrı kalamıyorum. Nerde kaldı kan bağım olan insanlardan uzak durmak. Ben sevdiğim insanları da ailemden biri gibi severim; sevginin en büyüğü benim için aile mertebesidir. O mertebeye ulaşan arkadaşlarıma “kardeşim” derim zaten.

İnsanlara çabuk güvenebiliyor musun?

Evet… Çok iyi bir şey yapmıyorum aslında. Güvenmemek gerekiyor. Zaman teknolojiye yenik düştükçe insanlar duygusallığını yitiriyor. Benim hâlâ saygı duyduğum şeyleri, insanlar çoktan tüketmiş ve dönüp arkasına bakmayacak katılığa ulaşmış durumda.

Çocuksu ruhunun ardında duygusal mısın yoksa mantıklı mı?
Hepimiz insanız. Hayatımızda işin dışında ailevi ve çevresel bir takım faktörlerle de problemler yaşanabiliyor. Duygusallığımı çok içimde yaşarım ama sanırım bunu pek çaktırmıyorum. Gülümsüyorum ama aslında bazen içimden ağlıyorum. Bu benim korunma içgüdüm olsa gerek. Belki de güler yüz, benim maskemdir. Ne sorunsuzum, ne dertsiz ama yüzüm gülüyor işte bir şekilde… 20’li yaşlarıma geçtikten sonra mantığım çok daha fazla ön plana çıktı. Çevremdeki insanları kaybettikçe hayatın boş olduğunu anladım. Vaktini nasıl değerlendirirsen, o sana kâr kalıyor felsefesiyle canım sıkıldığında boş vermeye çalışıyorum. Boş verirken çevremdekileri mutlu etme çabalarım devreye giriyor ve duygusallık gidiyor. Bu noktada ise o felsefeyi yaratan mantığım ön plana çıkıyor.

Dış görüntünün insanları yanılttığı oluyor mu? Çok mesafeli bir duruşun var çünkü…
Benimle her tanışan aynı şeyi söyler. Saçımın rengi ve Türk standartlarına göre farklı bir tip oluşum “Kesin havalıdır, sarı saçına mavi gözüne güveniyor, sarışınlar snobtur veya şımarıktır” gibi bir imaj yaratıyor. Bunlar hep söyleniyor ama beni tanıdıktan sonra çok şaşırıyor ve yanıldıklarını anlıyorlar. Dünya malı yalan geliyor bana. Bir şeye sahip oluyorsan onun için şükretmek gerekiyor.

Bir kere daha âşık olacak mısın sence?
Aşk diye bir şey varsa evet. Bakalım… Kısmet… Ben aşka artık çok inanmıyorum. 20 yaşına kadar masal gibi bir şey olduğuna inanıyorsun ama sonraları içinde yaşattığın bu masal şekil değiştiriyor. Benim hayattaki en büyük aşkım ailem. Onlar gibi sevebileceğim, onların sahip olduğu gibi bir yere koyabileceğim insan karşıma çıkarsa aşk da olur, sevgi de olur, nefret de olur. Hepsi bir arada…

Stilini üç kelimeyle tarif eder misin?
Karmakarışık, spor ve klasik. Ekran önünde olunca ister istemez süslü, makyajlı ve şık oluyorsun. Normalde bir kadının olmak için çabaladığı gibi bir hale bürünüyorsun. Ekranda bunu yaşadığım ve doyduğum için günlük hayatımda spor ve sade olmayı tercih ediyorum.

Güzellik sırların neler?
Zararlarını her ne kadar bilsem de bronz tenli olmayı seviyorum. Aldığım gıdalara dikkat ediyorum. Alkol kullanmıyorum. Doğru beslenmeye ve asitli içecek tüketmemeye çalışıyorum. Bir sürü bitki çayı içiyorum. Her türlü duruma uygun içtiğim bir bitki çayım var. Sabah ve akşam olmak üzere iki bardak süt içerim. Bunların dışında çok su içiyorum. Üç litreyi geçiyordur. Sırf yürürken o kadar su tüketiyorum bile diyebilirim.

Günlük beslenme programın nedir?
Mümkün olduğunca güne müsli yiyerek başlamaya gayret ediyorum. İçine kuru dut ve kuru yemişler atıyorum. İncir ve kayısıyı küçük küçük doğrayıp içine katıyorum. Özellikle şimdi mevsimiyken taze olanlarını tüketiyorum. Karbonhidrat yiyeceksem öğle saatlerinde alıyorum. Ara öğün olarak kıtırdayan, grisini, galeta gibi sert şeyler yemeyi seviyorum. Akşamları da annem ne yaptıysa onu yiyorum ama genelde hep hafif geçiştiriyorum. Gece yatarken de bir bardak süt içip yatıyorum.

Sporla aranın çok iyi olduğunu biliyorum. Neler yapıyorsun?
Gittiğim spor salonunda eşlik eden hocalarım oluyor ama artık bu konuda o kadar uzman oldum ki sanırım kimseye ihtiyacım kalmadı. Sizin dergininizi çok yakından takip ediyorum mesela. Spor yapmadığım gün, vicdanım rahat etmiyor ve mutsuz oluyorum. Bir sene boyunca açık havada sahilde 20 kilometre kadar yürüdüm ve buna hâlâ devam ediyorum. Yürüdüğüm güzergâhta yer alan parkları geçerken depar atıyorum. Şöyle de bir şey var; vücut doyumsuz bir varlık. Artık 20 kilometre de yetmemeye başladı. Yürüyüş konusunda çok şikâyetlerim var. İnsanlarımız kaldırımda yürümeyi bilmiyor ve maalesef yürüme parkurumuz yok. Kaldırımlar araba dolu.

Çağımızın kadını sence nasıl olmalı?
Çağımızın kadını sırf kariyerinde başarılı değil fiziksel anlamda da güçlü olmalı. Madem paramı da kazanırım kendi kendime de yeterim diyoruz. O halde fiziksel anlamda da kuvvetlenmeliyiz diye düşünüyorum. Bence her bedeni taşıyan ruh, bedenine saygı duymak durumunda ve ona bakabildiği kadar iyi bakmalı.

İstanbul’da yapmayı en çok sevdiğin şey ne?
Boğaz’da yürümek. Arnavutköy’deki Akıntı Burnu’ndan geçerken adeta deniz, altımdan akıp geçiyor gibi hissediyorum. Soruyorsun ya bir daha âşık olur muyum diye… Benim aşkım bu işte; İstanbul’un Boğaz’ı.

Sinema filminde rol almak ister misin?
Evet, çok isterim.Teklif aldığım ama cesaret edemediğim için kabul etmediğim işler oldu. Ben, çok hırslı bir insan değilim. Her yerde olayım, onu da yapayım bunu da yapayım diyen bir insan değilim. Daha ziyade gizleneyim ve yaptığım iş ne ise onuen iyi şekilde yerine getireyim diye çabalıyorum. Ancak beni daha yukarı taşıyacak ve daha azimle çalışmamı gerektirecek teklif olursa kabul ederim. Birçok karaktere bürünebilmeyi seviyorum. Her şeyde zoru seviyorum zaten ve kendimi aşmak istiyorum.

Röportaj: Hande Tokmak / Fotoğraflar: Nejat Talas

BENZER YAZILAR