WOMEN’S HEALTH KADINI

Olivia, beslenme, fitness ve şöhret hakkındaki fikirlerini Women’s Health ile paylaştı.
Güzelmi? Şüphesiz! Kabiliyetli mi? Hem de nasıl! Pekiakıllımı? İnanılmaz derecede. Fakat Olivia Wilde ’ın başarısını vemutluluğunu arttıran enönemlifaktör, onun hayata karşı pozitif yaklaşımı.
Olivia Wilde güzeller güzeli bir kadın. Ve şu anda biraz terlemiş. Kaliforniya’da serin bir Cumartesi sabahı spor salonunda kalori yakan güzel yıldızın kaşlarının üzerinde terler birikmiş. Bir spinning bisikletine kurulmuş olan 26 yaşındaki aktrist, 09.15’de başlayan spinning dersinde hırsla pedal çeviriyor. Maviye çalan yeşil gözleri iyice konsantre olmuş, yüzü de parlıyor.
Olivia bu spor salonuna düzenli olarak geliyor ama grup derslerine sık katılamıyor. Daniel Craig ve Harrisson Ford’la başrolleri paylaştığı bilimkurgu filmi Cowboys & Aliens (Kovboylar ve Uzaylılar)’ın setinde attan düşmüş. Bu onun için utanç verici olmuş, filmde aksiyon sahnesinde oynayan tek kadınmış. Neyse ki kazada bir yeri kırılmamış ama bir daha ata hangi cesaretle bineceğini de kara kara düşünüyor.
Spor salonundakiler Justin Timberlake ve Beyoncé nağmelerine eşlik ederken, Olivia sessiz ve devamlı olarak pedal çeviriyor: “Terden sırılsıklam olduğun ve tüm kaslarının ağrıdığını hissettiğinde bile devam et. Hiçbir zaman pes etme!”
Olivia, devamlı hareket hâlinde olma fikrine yabancı değil. House dizisindeki Dr. Remy Hadley rolüyle tanınmaya başlanan yıldızın kariyeri ondan sonra yükselişe geçti. Tron: Legacy (Tron Efsanesi), başrolü Russell Crowe’la paylaştığı The Next Three Days (Kaçış Planı), Jennifer Garner’la oynadığı politik kara mizah Butter ve Cowboys & Aliens birbiri ardına vizyona girdi. En son Justin Timberlake’in annesi rolünde In Time (Zamana Karşı) filminde oynadı. Bu bilimkurguda insanlar 25 yaşından sonra yaşlanmayı durdurmak için savaşmaya başlıyor. Ryan Reynolds ve Jason Bateman ile oynadığı The Change-Up (Hayat Sana Güzel) isimli komedi filmine ise diğerinden sonra başlamıştı. (Her iki film de ülkemizde geçen ay vizyona girdi.)
Olivia karmaşık olmayan, açık sözlü biri. Oynadığı filmler ya da Top Chef bölümleri hakkında rahatça sohbet ediyor. Söylemeye gerek yok: Nefes kesici güzellikte. Diğerleri spinning dersinden sonra havlu atarken, o yoga dersine giriyor. Adeta ışık saçıyor!
Egzersizden sonra bisikletini alıp vejeteryan restoranına giden Olivia, oradan geçen birine “Elbisen ne kadar güzel” diyerek iltifat ediyor. Sonra da kaldırımdaki masalardan birine oturuyor. Hep vegan olmak istemiş ve sonunda geçen yıl Ocak ayında tamamen bu felsefeyi benimsemiş.
1982 tarihli bir video oyunundan uyarlanan Tron: Legacy’den sonra Olivia tanınmış bir yıldız oldu. Artık sokaklarda eskisi kadar rahat dolaşamıyor. Bu filmde Quorra karakterini oynuyordu; hem zeki hem de yaman bir savaşçı kadın. Yönetmen Joseph Kosinski, Olivia’nın da Quorra gibi içten gelen bir kuvveti olduğunu söylüyor: “O hem çok güzel bir kadın, hem de keskin bir zekâya sahip!” Rol arkadaşı Garrett Hedlund ise onun tuttuğunu koparan birisi olduğunu düşünüyor.
Şöhret oyunu
New York’ta doğup Washington’da büyüyen yıldız, gazeteci Andrew ve Leslie Cockburn çiftinin ortanca çocukları. Onlar sayesinde ünlülerin arasında büyümüş ve kariyerinde ilerlemek için yazar Oscar Wilde’ın soyadını almış. Vanity Fair dergisinde editör olan annesi ve babası birçok partiye katılıyormuş. Bunlardan birinde George Clooney ile tanışmış: “Daha 12 yaşındaydım ve George Clooney ER dizisindeki rolüyle tanınmaya başlamıştı. Annem beni onunla konuşmam için cesaretlendirdi, ben de gidip tanıştım.” İki sene sonra The Peacemaker (Barışçı) filminin galasında tekrar karşılaşmışlar: “Orada ona yaklaşmaya çalışan yüzlerce insan vardı. Ama o, kalabalığın içinde beni farkedip diğer kadınların arasından geçti ve yanıma geldi. Film yıldızı olup olamadığımı sordu” diye anlatıyor.
Olivia o zamanlar henüz şöhret olmamıştı ama yakında olacaktı. Hep bir aktrist olmayı düşleyen Olivia, Massachusetts’deki prestijli Phillips Academy’den mezun olduktan sonra yönetmen Mali Finn’in yanında staj yapmaya başladı. Ve altı ay içinde 2004 yapımı The Girl Next Door (Komşu Kızı) filminde küçük bir rol kapmayı başardı. Böyle roller kapmaya devam ettiği için de Los Angeles’ta kaldı. Aslında bunun bir nedeni de hayatının aşkını bulmasıydı. İtalyan Prens Dado Ruspoli’nin oğlu, Yapımcı Tao Ruspoli ile beraber olmaya başlamıştı. Olivia 18, Tao ise 27 yaşındaydı. Aradaki yaş farkına rağmen altı ay içinde evlendiler. Geleneklere uygun bir düğün olmadığını, ailelerinden gizli evlendiklerini itiraf ediyor: “Biz mükemmel olmalıyız diye düşünmedik. Evlenmenin iyimser bir adım atmak olduğunu ve beraberliğimiz sürerse şanslı olacağımızı düşündük.”
Şu an her şey yolunda gidiyor. Tao’nun nasıl bir eş olduğunu merak ederek, Olivia’nın birbirinden yakışıklı rol arkadaşlarını kıskanıp kıskanmadığını soruyoruz. Olivia, kocasının öpüşme sahnelerinden hoşlandığını düşünüyor: “Bunları yapabilmemin heyecan verici olduğunu düşünüyorum. Başarılı olmanın verdiği kendine güven duygusu, bireyi daha arzulanır kılıyor.”
Hayırsever yıldız
Olivia’nın hayatı sadece Tao ve oyunculuktan ibaret değil. Twitter hesabı, ACLU ve Artists for Peace and Justice gibi hayır kurumlarına destek mesajları ile dolu. Aktivist olması sayesinde ayaklarının yere bastığını söylüyor: “Bu meslek insanı egoist bir bireye dönüştürebilir, bu da ruhunun çürümesine sebep olur. Artık gösteriş devrinin kapandığını hissediyorum. Kimse Paris Hilton’un limuzinden inerken verdiği frikikleri görmek istemiyor. Şimdi dünyayı daha yaşanabilir kılmak için elimizden geleni yapmamız gereken dönemdeyiz. Enerjinin yarısını iyilik için harcasan, daha sağlıklı bir birey olabilirsin.”
Olivia yemek yapmaya da bayılıyor. Arkadaşları için akşam yemekleri hazırlamaktan büyük keyif alıyormuş. Vegan olması, onu manavdan aldığı ya da bahçesinde yetiştirdiği yeşil sebzelerle leziz yemekler hazırlamaya yöneltmiş. Hareketli yaşam tarzı da sağlıklı kalmasına yardım ediyor. Yürüyüş, bale, modern dans, yoga ve spinning dersleri devamlı enerjik olmasını sağlıyor. Son hobisi ise, Cowboys & Aliens filmindeki rol arkadaşı Jon Favreau sayesinde tanıştığı paddleboarding sporu. Bu sporda bir sörf tahtasının üstünde kürek yardımıyla ayakta durarak ilerliyorsun.
Tron: Legacy filmindeki daracık kostümüne girebilmek için günde 45 dakika kardiyonun yanı sıra, ağırlık ve cross training çalışmış. Ayrıca dövüş sanatı ile de uğraşan yıldız, daha evvel karın kasının olmadığını, kalçasının da düşük olduğunu söylüyor. Bu yüzden yeni hâlini şaşkınlıkla karşılamış: “Kaslı vücudum hoşuma gitse de, doğamın bu olmadığını biliyorum. Fiziksel mükemmelliyete ulaşmak çok çaba gerektiriyor. Bense işten gelince kocamla yemek hazırlamak, öğleden sonra koşmak yerine odamda kitap okumak istiyorum.” Onu yanlış anlamamak gerek; Quorra’nın savaşçı fiziğine kavuşmak için elinden geleni yapacağını söylüyor: “Tron’un devamı çekilirse, o daracık kostüme girebilmek için her şeyi yaparım!”

Kendini nasıl hissediyor?
İşte güzel yıldızın, Women’s Health ile paylaştığı sağlıklı yaşam tüyoları.
DEĞİŞTİR. Olivia spor salonundan fazla hoşlanmıyor, oranın herkesin piyasa yaptığı bir kokteyl partisi olduğunu düşünüyor. Yürüme bandından ziyade grup egzersizlerini tercih ediyor. Balerin barı ya da sabit bir iskemle ile yapılan The Bar Method ve hula-hopping dersleri çok hoşuna gidiyor: “Sürekli farklı şeyler denemelisin yoksa tıkanırsın.”
NEFES ALIP VER. Olivia, yoga yaparken kasların acısa bile nefes alıp vermen gerektiğini söylüyor: “Ben bunu günlük hayatımda da uyguluyorum. Stresli bir durumla karşılaştığımda nefes alıp vererek rahatlıyorum.”
HAFTADA BİR GÜN ET YEME. Olivia, fazla et tüketenlerin daha fazla yağ depoladığını söylüyor: “Mesela haftanın bir günü et yemekten vazgeçebilirsin. Bu hem senin için hem de gezegenimiz için daha sağlıklı.”
KARBONHİDRATI AZALT. Ekmeği çok sevdiğini söyleyen Olivia, ondan tamamen vazgeçemiyor ama incelmek istediğinde miktarını azaltıyor: “Alkolü kesmek de işe yarıyor. Kilo vermenin en kolay ve en hızlı yolu alkolü kesmektir diyebilirim. Bu şekilde iki haftada iki buçuk kilo verebilirsin.”
İÇİNİ TEMİZLE. Olivia, kilo aldığını hissettiği anda detoks uygulamaya başlıyor. (Çiğ sebze ve meyve suyundan oluşan BluePrintCleanse detoks programını beğeniyormuş.) “Bazen midenin duvarlarında yapışkan bir madde varmış gibi olur. Birkaç gün detoks uygularsan midendeki ağırlıktan kurtulur ve daha iyi hissedersin” diyor.

Yalancı Bolonez
İşte Olivia’nın en sevdiği vegan tariflerden biri! Bu yemeği makarna sosu olarak ya da roka yapraklarıyla birlikte yerken asla kıymayı aramayacağını söylüyor…
Malzemeler
60 ml zeytinyağı
½ orta boy soğan, doğranmış
3 diş sarımsak, kıyılmış
120 gr mantar, doğranmış
½ paket soya kıyması
60 ml kırmızı şarap
½ kabak, doğranmış
1 patlıcan, soyulmuş ve doğranmış
1 havuç, doğranmış
1 çorba kaşığı taze fesleğen, doğranmış
1 çorba kaşığı maydanoz, doğranmış
360 ml domates sosu
1 tatlı kaşığı keklikotu
1 tatlı kaşığı biberiye, doğranmış
¼ tatlı kaşığı pul biber
Hazırlanışı
1. Zeytinyağını geniş bir tavada ısıt. Soğan ve sarımsağı ekleyip 5 dakika pişir.
2. Mantar ve soya kıymasını da tavaya ilave et.
3. Kırmızı şarap, tuz ve karabiber ekleyip karıştır.
4. Kabak, patlıcan,havuç, fesleğen ve maydanozu ilave edip karıştırmaya devam et. Sebzeler yumuşayana kadar, 10-12 dakika pişir.
5. Domates sosunu ekleyip karıştır, baharatlarla tatlandır. 5 dakika daha pişir.
6. Sosun kıvamı fazla koyuysa biraz daha su ya da şarap ilave et. Kapağını kapatıp kısık ateşte 15 dakika kaynamaya bırak. Arada karıştır.
7. Sosu ocaktan al. Makarnanın üzerinde servis et. Arzuya göre biraz daha fesleğen ya da maydanoz ekleyebilirsin.

4 kişilik

 

Yazı: Allyssa Lee / Derleyen: Ece Çağlar / Fotoğraflar: James White

BENZER YAZILAR