WOMEN’S HEALTH KADINI

Yıllar geçtikçe kendini daha iyi tanımaya başlayan Bergüzar artık hayatta ne istediğini daha iyi biliyor.
Binbir Gece dizisinde, güzelliği ve yeteneği her geçen gün tescillenen Bergüzar Korel, doğal tavırları ve samimiyetiyle hepimize keyifli bir çekim günü yaşattı. Kendisi için kurulan ışığın önünde o, son derece rahat poz verirken, bizi de “Bu güzel kareler içerisinden hangisini seçeceğiz?” telaşı sardı. Sonra yaptığımız sohbette, son birkaç sene içinde yaşadığı ayrılık ve kayıpların, onun üzerindeki etkilerini açık bir dille ifade eden Bergüzar’la, onu olgunlaştıran geçmişini ve bundan sonrası için planladıklarını konuştuk.

Başak burcu olduğuna göre sağlık senin için önemli olsa gerek?
Kesinlikle. Beslenmeme çok dikkat ederim. Küçüklükten gelen bir alışkanlık bu. Ailem Girit’ten olduğu için çocukluğumdan beri otobur şekilde büyüdüm. Et çok pişmez bizim evimizde. Hatta et benim için tavuktur. Bir restorana gittiğim zaman biftek yemem; öyle bir alışkanlığım yok. Genelde mutlaka evimde sebze yemeği olur. Kendim de evimde yemek yapmayı çok seviyorum. Mesela dün evde kıymalı karnabahar, yanında zeytinyağlı bir yemek ve pilav vardı. Annem pirinci hayatından çıkardı, benim de çıkarmam lazım ama yasemin pirincini kokulu olduğu için çok seviyorum. Bütün yemeklerimi zeytinyağı ile yaparım. Hayatımda zeytinyağının çok önemli bir yeri var. Tostumun içine bile hafif kekik ile zeytinyağı koyarım.

Ne sıklıkla besleniyorsun?
Sabah kahvaltısını elimden geldiğince yaparım. Eğer zamanım yoksa Okko’yu çok sevdiğimden oradan güzel, bol tahıllı ekmekler alıp, içine üç-dört çeşit peynir koyarak sandviç yaparım. Yanında da mutlaka sabah kahvemi içerim. Gün içinde sık sık kahve içmem. Zaten ben hiçbir şeye bağımlılık hissedemiyorum. Bir dönem canım ne istiyorsa onu içerim, yerim ama hiçbir zaman ona bağımlı olmam. “Sürekli şunu yemeli veya içmeliyim” diye bir şey yok. Son zamanlarda kahve makinesi aldım eve. Onda kendime latte yapmayı çok seviyorum. Kocaman mug’ıma koyuyorum. Sabahın erken saatinde sete gitmeden önce içtiğim bu kahve beni bütün gün ayakta tutuyor. Sette yemekler çok düzenli gelse de zamanımız olmadığı için çok hızlı yemek zorunda kalıyoruz. Benim en büyük sorunum yemeklerin şişkinlik yaratması. Ne kadar hızlı yerse, insanın vücudu o kadar şişebiliyor. Biz ona “Aaa, kilo mu aldım?” desek de o aslında şişlik oluyor. Bir de en büyük sıkıntım kışın aslında çok su içememem.

Su içmediğin için kilo almıyor musun?
Tabii alıyorum. Ben her kış beş kilo kadar alırım ve yazın bu kiloları veririm. Yazın hayatımda ne kızartma var, ne başka zararlı şeyler. Annemle evimiz Çeşme’de. Orada sadece balık ve yeşillik ile besleniyoruz. Belki arada tavuk; o da yine doğal hazırlanmış, tane karabiberli, ballı, soya soslu bir tavuk olabiliyor. Genel olarak çok çabuk kilo alıp veren bir yapım var. Uzun boylu olduğunuzda kilo alınca hemen irileşiyorsunuz. Bu da benim çok hoşuma gitmiyor. Ekran zaten birkaç kilo ekliyor. Yeni sezonda tiyatro yapmayı düşünüyorum ve kilo sahnede de iyi durmuyor. Eski voleybolcu olduğum için aslında çocukken hiç kilo problemim olmadı. Belimi sakatlayıp sporu bırakınca kilolar da geldi tabii.

Şu an spor olarak ne yapıyorsun?
Şu an sadece sahilde köpeğimle yürüyüş yapıyorum. Küçükken her Pazar Belgrad Ormanı’na giderdik ailecek. Babam da eski sporcuydu. Oradan kalmış bir alışkanlık olsa gerek. Salon sporlarını hiç sevmiyorum. Her gün kalktığımda “Acaba bir gitsem mi?” diyorum ama ikna olmuyorum. İstanbul’daki salonların mantığı çok başka. Spor yapmaya gidenler elbette ki var ama yanında kuru bir kalabalık da oluyor. Spor yapmaya gittiğim yerde makyajlı kadınlarla aynı koşu bandında koşmak istemiyorum. Bu tabii ki onların tercihi ama orası spor yapmaya gidilen bir yer olduğundan bunu sevmiyorum.

Alkol veya sigara ile aran nasıl?
İkisi ile de aram yok. Hele ki şimdi ses tellerimde bir problem varken kullanmam doğru değil.

Neden ses tellerinde problem oldu?
Aslında tam olarak bir açıklaması yok. Ses tellerimde ciddi bir zedelenme var. Küçük bir operasyon geçirebilirim. Belki zamanında sesimi yanlış kullanmış olabilirim. Çok fazla sigara içilen yerlerde bulundum ve zamanında bunu ciddiye almadım. Eskiden böyle biri olacağımı tahmin etmezdim ama şu an sigara içilen yerlerde duramıyorum. Bir kadeh şarap içmek istiyorum ama o sigara dumanıyla birleştiğinde gecenin sonunda sesim kısılıyor.

Psikolojik bir sebebi olabilir mi bu durumun?
Benim işimde en önemli şey sesim. Doktorum İsmail Koçak kendi alanında çok iyi bir doktor. Bana birçok sebep sundu. Şu stresli ortamda, benim vücudum psikolojik durumumdan fazlasıyla etkileniyor. Son birkaç senem çok yoğun ve stresli geçti. Tüm yaşadıklarıma olan tepkimi dışa vurmaktansa hep içime attım ve şimdi bu sesimden, cildimdeki sivilcelerden çıkıyor. Bu durumda ben de kendimi daha çok dinlemeye başladım.

Neler duyuyorsun?

Tüm duyguların içine atılmadan, açıkça ifade edilmesi gerektiğini duyuyorum. Babamı kanserden kaybettiğim için kanserin insanın kendi kendine ve dış dünyaya olan öfkesinden kaynaklandığını biliyorum. Şu stresli dönemde yapılabilecek en iyi şey, hissettiklerini ve düşündüklerini o an söylemek. Söylenmeyen sözler, sonra vücuttan bir şekilde çıkıyor. Benim cildimden ve sesimden çıktı. Bazı sabahlar mutsuz uyanıyorum. Sık sık kabus görüyorum. Ama artık ne yediğim zaman iyi olacağımı, nasıl yaşadığım zaman iyi olacağımı biliyorum. Vücudumu daha iyi tanıyorum.

Hayatının daha bilge bir döneminde misin?
Kendimi çok fazla dinlediğim bir dönemdeyim ve bu da benim hoşuma gitmiyor. Bunu dile getirmeyi sevmesem de maalesef bir hastalık hastası durumum var. İnsanları eleştirirken ben şu an o durumdayım. Geçenlerde uçak fobisi ile ilgili bir yazı çıkmıştı. Kendi ismimi görüp okudum. Çok doğru şeyler yazıyordu aslında. Uçak fobisinin, yakın çevresinde ve kendi hayatında çok kayıp vermiş, ölümü çok yakından görmüş, sorumluluk duygusu yüksek olan insanlarda daha fazla görüldüğü söyleniyor. Benim durumum da böyle. Sorumluluklarımı yerine getirmek için fazlasıyla çabalıyorum ve bu beni yoruyor. Ama aynı zamanda çok da mutlu bir dönemimdeyim. Üç sene önceki resimlerime bakıyorum. Yaşım çok genç olmasına rağmen bir yılda sanki üç sene yaşlanmış gibi görünüyorum. Bunu yüzümdeki çizgilerden değil, bakışımdan, gülüşümden ve hareketlerimden anlayabiliyorum.

Eğlenmek için neler yapmayı seviyorsun?
Beni en çok dinlendiren ve heyecanlandıran şey fotoğraf çekmek. Çektiğim fotoğraflarla dijital ortamda oynamayı seviyorum. Herkes benim modelim oluyor; annem, kedim, köpeğim, erkek arkadaşım. Onlar da beni çok destekliyor bu konuda. Nerede olursam olayım fotoğraf benim çok dikkatimi çekiyor. Dizi bittikten sonra fotoğraf konusuna iyice konsantre olmak istiyorum. Ablam Peru’da yaşıyor ve orası fotoğraf çekmek için bir cennet.

Oyunculuk ile ilgili projelerin neler?
Dizi bittikten sonra yeni sezonda tiyatro yapmayı düşünüyorum. Sinan Tuzcu benim konservatuardan bir üst sınıfımdır. Onun yazdığı bir proje bu. Henüz gelişme aşamasında. Muhtemelen yeni sezonda onlarla birlikte çalışacağım. Oyunculuk konusunda beni tek heyecanlandıran o. Eskiden bir iş bitince hemen diğerine başlar, araya dinlenecek zaman koymazdım. Zaman geçtikçe hayatta en önemli şeyin kendim olduğunu anlıyorum. Benim ne istediğim en önemlisi. Hayatımı da bundan sonra buna göre yaşamayı düşünüyorum.

Röportaj: Banu Alagöz / Fotoğraf: Metin Bakırkaya / Styling: Tülin Demir

BENZER YAZILAR