WOMEN’S HEALTH KADINI

Clarita’s Way adlı sağlıklı ve keyifli yaşam rehberinin yazarı Clara Amram, süper kadın tanımını değiştiriyor.
Zayıf insanlar neşeli olmaz diye düşünenler henüz Clara Hanım’la tanışmamış. Üçüncü sayısını dolduran dergimiz ne böyle birröportaj, ne de fotoğrafçekimi gördü. Dört saatlik samimisohbetimiz, Clara Hanım’ın mutfağından çıkan yeşilçay, muffin’ler vefotoğrafçımızın dilinden eksik olmayan hayranlık dolusözlerle renklendi. İstanbul’da kendinebir cennetevyaratan Clara Hanım’ın doğaileiçiçe hayatını, yaşamfelsefesini, beslenmeve antrenman programınıherayrıntısına kadarsenin için öğrendik.

Çok zarif görünüyorsunuz. Aslen nerelisiniz?
Venezuellalı’yım. 15 yıl önce eşimle bir partide tanıştım ve Türkiye’ye yerleştim.

Nasıl bir çocukluğunuz oldu?
Doğa içerisinde ve çok mutlu! Çocukken oldukça zayıf bir kızdım. Hatta okulda bana Safinaz derlerdi. Venezuella, Caracas’ta hava hep yaz veya bahar olduğundan tüm günü sokakta geçirirdik. Ailecek kahvaltı, öğlen ve akşam yemeğini dışarıda yerdik. Taze meyve ve sebzeler içinde, hindistan cevizi içerek büyüdüm. Doğa ile olan yakın ilişkim bu yıllarda oluştu denebilir.

Hep böyle fit ve sağlıklı mıydınız?
Bu benim yaşam biçimim. Yediklerime ve antrenman programıma her zaman çok özen gösteririm. Mutfakta yeni yemekler denemeyi farklı lezzetler yaratmayı da çok seviyorum. Mutfağım ve buzdolabım her zaman son derece planlı ve düzenlidir. Buzdolabımda  mutlaka bir sürü taze sebze, meyve ve sağlıklı atıştırma alternatifleri elimin altında hazır bulunur.

Clarita’s Way’i yazmaya nasıl karar verdiniz?
Sağlıklı yiyecekler yapmaya ve malzemeleri kendi yaratıcılığıma göre karıştırmaya bayılırım. Zamanla arkadaşlarım benden yaptığım yiyeceklerin tariflerini istemeye başladı. Hepsine tek tek bu tarifleri vermek zor olmaya başlamıştı. Tam o sırada ayağımda bir problem oldu ve altı hafta spor yapmam yasaklandı. O dönemler süper kadın sendromuna yakalanmış halde, bir oraya bir buraya koşturuyordum. Bunu işaret olarak kabul edip kitap yazmaya karar verdim.

Bu kitapla anlatmak istediğiniz ne?
Etrafımdaki kilolu insanlara eğlenceli ve sağlıklı bir şekilde kilo verebileceklerini, bunun için tonlarca para ve emek harcamalarına gerek olmadığını anlatmak istedim. Biz doğanın bir parçasıyız. Doğaya karşı geldikçe vücudumuzda hastalıklar ve kilolar oluşuyor. Rejim veya diyet gibi şeyler çözüm değil. Hiç kimsenin fit olmamak için bahanesi yok. Bu çok kolay ve herkesin rahatlıkla elde edebileceği bir şey. Doğal yiyeceklerle beslenmek tek çözüm. İçimizdeki sağlık ve güzellik bu şekilde yüzümüze yansıyor.

Kitabı yazma süreci nasıl geçti?
Eğlenceli ve zor. İki yıl boyunca kitap yazıyor olduğumu kimseye söylemedim. Kayınvalidem bile yemeğe çağırdığında meşgul olduğumu ve çalıştığımı mazeret göstererek gitmedim. Konuşmanın boş olduğuna, asıl önemli olanın hareket olduğuna inanırım. En sevdiğim laf, “Konuşma yürü! Adımlar senin için konuşsun”.

Aynı zamanda annelik de yapıyorsunuz. O nasıl gidiyor?
Evet, çocuklarım Isabella 13, Jeremy 12 yaşında. Hamilelik dönemimi de yaşam tarzım sayesinde çok rahat geçirdim. Isabella’yı 45 dakikada ve normal yöntemlerle doğurdum. Yanımda nefes egzersizi koçum, eşim ve kayınvalidem vardı. Annem iki hafta erken doğurduğum için yetişemedi.

Aileniz de bu şekilde beslenmeye alıştı mı? Seviyorlar mı?
Kesinlikle. Tabii çocuklar arada sırada KFC gibi fast food istiyor. Onları engelleyemem, sonuçta henüz çocuklar. Yavaş yavaş onlar da bu tür yiyeceklerin iyi gelmediğini anladı. Bu da beni sevindiriyor.

Sosyal hayatınız var mı?
Neredeyse yok denecek kadar az. Ben erken kalkıyorum. Doğa ve hayvanlar erken uyanır. Bakın horozlara! Saat 5:00 veya 5:30’da kalkmak için gece 22:00’de yatıyorum. Sigara ve içki kullanmadığım için haftanın her günü bu tip gezmelere gitmenin anlamı olmadığını düşünüyorum. İnsan hep dışarıda olmamalı. Biraz içeride kalmalıyız. İçimize, kendimize dönük olmalıyız. Tabii bir parti olsun, gider saatlerce dans ederim. (Gerçekten Clara Hanım’ı çılgınca pistte dans ederken düşünebiliyorum!)

En sevdiğiniz yemek hangisi?
Sevdiğim çok fazla yemek var. Mesela pilavı çok severim. Her hafta shitake mantarlı pilav mutlaka yeriz. Tüm meyve ve sebzeleri yemeyi ve pişirmeyi seviyorum.

Antrenman programınızı bizimle paylaşır mısınız?
Haftada dört gün kardiyo ve ağırlık egzersizlerinden oluşan 1,5 saatlik program uyguluyorum. Her gün yapsam da diğer günlerde daha yoğun yoga seansı yapıyorum.

Beslenmeniz nasıl? Mesela bugün ne yediniz?
Bugün sabah ilk olarak ananas yedim. Sonra üç yumurta beyazından oluşan bir omlet, kepekli ekmek ve yoğurt yedim. Öğlen yemeğinde balık tükettim. Akşam da shitake mantarlı, Brüksel lahanalı, soya filizli bir pilav.

Güzelliğinizi korumak için neler yapıyorsunuz?
Yine doğal malzemelerden maskeler hazırlıyorum evde. Bunları kitabımda bulabilirsiniz. Neyse ki doğada aradığımız her şey bulunuyor.

Son olarak, kadınlara hayatla ilgili ne söylemek istersiniz?
Mutluluk içimizde. Mutlu ve sağlıklı olmayı seçin. Size verilen bu vücudu en iyi şekilde korumak ve ona bakmak sizin göreviniz. Unutmayın, düşünceleriniz hayatınızı oluşturuyor. Hep pozitif düşünceler seçin.

Clarita’s Smoothie
Blueberry, muz, soya sütü ve tarçını blender’a koyarak karıştırın. Ara öğün olarak veya sabah kahvaltısında içebilirsiniz. (Clara, smoothie’yi hazırlamaya başlamadan çekime ara verip ellerini yıkadı ve bize mutfakta mikroplara karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini öğütledi.)

İçimizdeki Işık
Clara Amram ve köpeği Romeo’nun fotoğrafını çekmek için, günün son güneş ışığını yakalamak umuduyla dışarı çıktık. Birkaç fotoğraf çektikten sonra eve geri döndük. Bahçeye girdiğimizde, taşlı yolda sıcacık bir akşam güneşi ile karşılaştık. Amram durumu özetledi: “İşte hep ışığı dışarıda arıyoruz. Oysaki ışık her zaman içimizde.”

Burro!
Clara Amram’ın köpeği Romeo yedi yaşında. Eve ilk girdiğimizde bozuk Türkçesiyle bizi tanıştıran Clara Hanım “Bu Romeo” dediğinde, köpeğinin adını “Burro” olarak anlayan ben ilk potumu kırmış oldum. Amram’ı güldüren buisim, İspanyolca “Eşek” anlamına geliyormuş!

Röportaj: Banu Alagöz / Foğraf: Tuna Yılmaz

BENZER YAZILAR