YEŞİL SAHALARIN MATADORU: RAUL

Matadorlar ülkesi İspanya’nın, onlar kadar yiğit, güçlü ve tutkulu futbolcusu Raul futbola veda etti. Gerçek bir efsaneye dönüştüğü Real Madrid’e bir gün geri dönecek; binlerce taraftar ve Kral yine onu alkışlıyor olacak. Burcu Kapu’nun yazısı.

1İspanya… Arenalar, öfkeli boğalar, acımasız matadorlar ülkesi. Arenaya bırakılan boğalar, önce pikador denilen kişiler tarafından çivili sopalarla kızdırılır. Ardından ihtişamlı kıyafetiyle kralları aratmayacak bir mağrurlukla matador girer sahneye ve boğayı öldürür. Boğa güreşlerinin doğadan gelecek tehlikeye karşı, erkeğin kadınını ve ailesini korumak için giriştiği mücadeleyi anlattığı söylenir. İspanyol toplumunda matadorluk sadece bir meslek değil, aynı zamanda yiğit, gözü pek kişiyi tanımlamak için kullanılan bir deyiştir. Çünkü matador güçlü, süratli, çevik, seyirciye keyifli bir izleme imkânı sunacak yeteneğe sahip olmalıdır.

İspanya… Stadyumlar, coşkulu taraftarlar, doğuştan yetenekli futbolcular ülkesi. Her çocuk futbolcu olabilir bu şehirde ama çok azı yıldız olur. İspanyol toplumunda futbolcu olmak sadece bir meslek değildir; aynı zamanda tutkuyu, sadakati, adanmışlığı ortaya koymaktır. Güçlü, süratli, çevik, seyirciye keyifli bir izleme imkanı sunacak yeteneğe sahip olmalıdır.

Madrid… Kral burada oturur. Tarihin en cesur matadorları burada arenaya çıkmıştır. Ve yeşil sahaların şimdiye kadar gördüğü en büyük bayrak adam, bu şehirde futbol efsanesine dönüşmüştür.

Raul Gonzalez Blanco, 1977 yılında Atletico Madrid taraftarı Don Pedro’nun oğlu olarak dünyaya geldi. 11 yaşındayken babasının takımında altyapıda futbol oynamaya başladı. Ama Atletico’nun meşhur başkanı Jesus Gil, masrafları kısma bahanesiyle altyapının kapısına kilidi vurunca, daha o yaşlarda bir sezonda 65 gol atan bu çocuğu, şehrin diğer takımı Real Madrid kaptı. Raul kısa sürede A takıma kadar yükselip, 1994-95 sezonunda profesyonel oldu. Bir gün hocası Valdano’ya gidip, “Kazanmak istiyorsan ilk 11’de benimle başla, istemiyorsan başkasıyla” diyen bu cüretkâr genç, Real Madrid formasıyla ilk 11’de oynarken, Jesus Gil ise Santiago Bernabeu’da koltuğuna çakılıp kalmıştı. Kendi takımının altyapısından yetişen bu çocuk, o akşam derbide bir penaltı yaptırmış, Zamorano’ya bir asist yapmış ve de Real Madrid formasıyla ilk golünü atmıştı. 17 yıl süren başkanlık döneminde 39 teknik direktör, 141 futbolcu transfer eden Başkan Gil, o akşam kaçırdığı balığın ne kadar büyük olduğunu anlamıştı.

BENZER YAZILAR