Zayıflama Manifestosu

Zayıflamak (ve öyle kalmak) için kumandayı bırakıp harekete geçin. Ayağa kalkın. Esneyin. Yürüyün. Ve koşun. Yine koşun. Daha çok koşun . 

fast food

Fast-food’cular sarmış dört bir yanımızı. Yaşadığınız mahalleyi düşünün, son beş yılda fast-food satan kaç tane yeni restoran açıldı? Alışveriş merkezlerinin yemek katında sağlıklı yemekler yiyebileceğiniz
yerlerin sayısı, fast-food’culara kıyasla yok denecek kadar az. İnternetten eve yemek sipariş etmek istediğinizde, yine bu kategoriye girecek onlarca seçenek karşınıza çıkıyor. Yani evinde kendi pişirdiği yemeği yemeyen biri için seçenek listesinin üst sırasında fast-food restoranlar geliyor.

Sağlık uzmanları, yaşantımızı çevreleyen bu ortama bir isim veriyor: obezojenik. “Şişmanlığa neden olan” anlamına gelen bu kelime, yemek reklamları, hareketsiz yaşam tarzı ve genellikle ucuz seçimlerin bizi şişmanlatacak zemini hazırlamasını tanımlıyor. Başarılı olduğu ise su götürmez bir gerçek. Türkiye
İstatistik Kurumu’nun geçtiğimiz yıl yayımladığı bir rapora göre, bin genç erkeğin 36’sı obez. 15 yaş üstü nüfusun yüzde 34’ü ise fazla kilolu. Üstelik bu buzdağının sadece görünen kısmı. Uzmanlar bu değerlerin hızla yükseldiğini söylüyor. Bu bilgiyi öğrenince insan şöyle bağırmak istiyor: “Yapmayın millet! Yediklerinizin kalorisine bir bakıverin!”

Yalnız bu sorunun çözümü aldığınız kalorileri azaltmak değil. Hatta sorunun oburluk olduğuna dair elde pek bir veri de yok. Güvenilir araştırmalar, kalori tüketimi ve yakılması arasındaki dengede diğer bir önemli etkeni vurguluyor: fiziksel aktivite. Sadece çok yemekle kalmıyoruz, aynı zamanda çok az hareket ediyoruz.

Geçen sonbahar, obezitenin nedenlerini çevreleyen sisli havayı dağıtma umuduyla, yarım düzine kadar metabolizma kitabı, egzersiz, beslenme ve obezite üzerine 100 kadar araştırma okudum. Araştırmamı tamamladıktan sonra Pennington Biyomedikal Araştırma Merkezi’ne gittim. Bu merkez, birinci sınıf
fakültesi ve titiz araştırmalarıyla dünya çapında haklı bir üne sahip.

BENZER YAZILAR