ZAYIFLAMAN ŞART MI?

Bu soruyu kendime sorduğumda ben bile “Ay evet, iki kilo gitse ne iyi olur” diyorum. Peki sen de biraz zayıflamak istemez miydin? İhtiyacı olsa da olmasa da her kadın buna “evet” diyebilir. O hâlde neden gitmiyor bu kilolar?

Metabolik sıkıntılar, insanların kilo alma nedenlerinden yalnızca biri… Peki ya düşüncelerimiz ve hayat bize ne kadar kilo aldırıyor sence? “30 kilo fazlası var, nasıl olur da bu kiloda kalabilir, neden diyet yapmıyor?” Bazen sen de fazla kilolu birini gördüğünde, kendi kendine buna benzer şeyler düşünüyor olabilirsin. Peki neden zayıflamak isteriz? Daha iyi görünmek, daha hafif olmak, iyi hissetmek, sağlıklı olmak, güzel olmak, istediğin elbiseyi giyebilmek, kendini beğenmek, insanların seni beğenmesini sağlamak, sevgilin beğensin diye ya da dışlanmamak için… Zayıflamanın ve ideal kiloda kalmanın faydalarını zaten biliyorsun. Kilolu olmanın hastalıklar ile ilişkisi de ortada. Önemli olan nokta, fazla kiloların kaynağını keşfetmek.

Kilo almanın başlıca nedenlerini yeniden hatırlayalım:

1. Genetik miras

2. Metabolik sorunlar (tiroid, insülin direnci, vb.)

3. Fiziksel aktivite eksikliği

4. Psikolojik nedenler (depresyon, panik atak) İlk üç neden tanıdık. Ama şu dördüncü neden, kendi içinde en az 10 başlığa ayrılabilir. Psikologlar depresyon, yeme bozuklukları, panik atak ve aşırı yeme gibi hastalıklarla uğraşırken, biz diyetisyenler de bu durumlarda beslenmenin nasıl etkilendiğine bakıyoruz. Psikolojik sorunlar yaşayan her kadının beslenme konusunda verdiği tepki aynı değil tabii. Bir kadın depresyona girip su bile içmezken, diğeri tüm gününü cips, dondurma ve çikolata ile geçirebiliyor.

Depresyona girme nedeni bile, yeme-içme durumunu farklı şekillerde etkileyebiliyor. Tehlikeli sularda gezip, “Bana bir şey olmaz” demek mi? Hayır! Senin de kilo problemin varsa ve bu problemi hâlâ çözemediysen, belki de seni durduran bazı düşünce kalıpları vardır. Haydi, biraz cesur olup her şeyi konuşalım. Şu soruları kendine sor ve yanıtlarına göre zayıflama konusunda kararını ver:

1) Kendini Seviyor Musun?

Kilo problemi olan her kadın kendine savaş açmıyor ve bundan rahatsız olmuyor. Tam tersine, kendini her hâliyle beğenen, kilo fazlasını umursamayan, hatta fazla kiloyu kendine yakıştıranlar da var. Peki ya sen? Göbeğini tutup, “Şu hâlime bak, kendimden nefret ediyorum!” diyenlerden misin, yoksa “Evet, kilo problemim var ama buna rağmen çok seksiyim” diyenlerden mi? Kendini sevmen ve vücudunla barışık olman tabii ki çok iyi! Bu mutlu olduğunu gösterir ama sağlıklı olduğunu değil!

Kilolarınla mutlu olduğun düşüncesi seni rahatlattığı ve bir zorunluluk hissettirmediği için böyle kalmakta bir sakınca görmüyor olabilirsin. Sevgilinin seni her hâlinle sevdiğini söylemesi bile zayıflamana engel olabilir. Bazen, “Herkes zayıf olmak zorunda mı? Ben kendimi beğeniyorum, istediğim gibi giyinebiliyorum, neden aç gezeyim?” diyenleri duyuyorum. Bence de aç gezme. Zayıf olmak zorunda da değilsin. Ama tehlikeli sınırın üzerinde olmamaya dikkat et. BKİ (Beden Kitle İndeksi) tablosundan kendi değerlerine bak ve bu değer 30’un üzerindeyse kesinlikle kilo ver! Güzel olmak için değil, hasta olmamak için.

Bir kez olsun vücut analizi yaptır ve eğer yağ oranın 25 kilo üzerindeyse kesinlikle kilo ver! Örneğin boyun 160 cm ve yaşın 25 ise, 55 kilo altı senin için idealdir. 60 kiloya kadar da idare edebilirsin ama asla 60’ın üzerine çıkma.

2) Öz Güvenin Yüksek Mi?

Nasıl ki boyu kısa olsa bile topuklu ayakkabı giymeden sokaklarda yürüyebilen ya da “burnum çok büyük” diye estetik cerraha gitmek yerine bunu çok önemsemeyen insanlar varsa ve bu ne kadar normalse, obezite de bazıları için böyle.

Öz güveni yüksek kadınlarda kendini olduğu gibi kabul etme durumu var ve bu durum, bu kadınların sahip olduğu fazla kilolardan rahatsız olmamasını sağlayabilir. Kilo vermek, diyet yapmak, iyi beslenmek ve kontrollü olmak onlar için çok önemli olmayabilir. Az önce söylediğim gibi, hepimiz 38 beden olmak zorunda değiliz.

Fazla kiloların vücuduna zarar vermediği sürece rahat olabilirsin. Öz güveninin yüksek olması, bilinçli olduğunu ve çocukluktan gelen bazı duygularının güçlü olduğunu gösterir ve emin ol, senin kilo vermen mutsuz birine göre çok daha kolay.

3) Başkası Mı İstiyor?

İşte bu başlı başına bir sıkıntı. Kilo vermek zaten zor, diyet yapmayı kimse istemez, egzersiz yapmak için de motivasyonun olmalı! Bazen, “Ben kendimi hazır hissetmiyorum. Ama annem benim için diyetisyenden randevu almış!” diyerek gelen danışanlarım da oluyor.

İsteyerek gelen bile stres yaşıyorken, istemeden gelenin hâlini sen düşün. Neden diye sorduğumdaysa, “Yemeyi azaltmak istemiyorum”, “Anneme inat yemek yiyorum”, “Başka türlü ders çalışamıyorum”, “Kardeşim çok zayıf olduğu için kendimi kötü hissedip daha çok yiyorum” gibi cevaplar alıyorum. Sen de bu durumdaysan, bir başkası için zayıflamak seni daha da mutsuz ediyor olabilir. Bu çatışmalar yıllarca da sürebilir. Benim tavsiyem, psikolog ve diyetisyen ile birlikte çalışman. Yoksa sorun büyüyor ve geri dönmek daha zor olabiliyor. Bunu dene ama yalnız kendin için. Sen istediğin için!

4) Yoksa Takıntı Mı Yaptın?

Belki de zayıflaman gerekmiyordur. Ama 53 kilo olmak yerine 49 kilo olmak sana iyi geliyor olabilir. Evet, her iki kiloda da zayıfsın ama evdeki tüm kıyafetlerini 49 kiloyken almışsındır veya kendini 50 kilonun altında olduğunda daha iyi hissediyorsundur.

Şunu düşün: Eğer her seferinde 53 kiloya geri dönüyorsan, vücudun o kiloda kalmak istiyor olabilir. Diyelim ki 49’a inmeyi başardın. Bu kez de 47’ye inmek istiyorsan, bu bir işaret ve pek de iyi bir işaret olduğunu söyleyemem. Bu takıntı bir süre sonra yemek yiyememene ve aşırı egzersiz yapmana yol açıp, sonunda açlık ve depresyon olarak karşına çıkabilir.

TV’de veya dergilerde gördüğün mankenlere özenip, sıfır beden olmak için aç gezerek sakın sağlığını kaybetme! 49 kilo olup hayatın tadını çıkaramayacak kadar hâlsiz olman mı iyi, yoksa 53 kilo olup kendini çok enerjik ve mutlu hissetmen mi? Eğer ikinciyi seçersen, bunu ömür boyu sürdürmek de senin elinde.

 

BENZER YAZILAR