ZİRVEDE KORKUYA YER YOK: ATAKAN ARSLAN RÖPORTAJI

Yeteneğini sonsuz azim ve çalışma hırsıyla birleştiren Atakan Arslan, dövüş dünyasında gözünü en tepeye dikti.

1Bazı sporcuların kendi branşlarında doğuştan yetenekli oldukları söylenir. Bu adamlar çok çalışkan ve azimli olmasa bile bu doğuştan yetenekleriyle belli noktalara gelebilirler. Ama bir de bu
doğal yeteneklerine azim ve çalışmayı eklerlerse kendi dallarında en iyilerden biri olarak tarihe geçerler. Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli dövüş sporcularından biri olan Atakan Arslan da ikincisini yapmaya çalışıyor.

Basketbolla başladığı spor hayatında biraz daha “kalınlaşmak” için bir spor salonuna yazılan ve o salonda verilen kickboks derslerine katılan Arslan, bundan kısa bir süre sonra kendini Türkiye Şampiyonu olarak buldu. Bundan sonrasındaysa otoritelerin kendisini bu yeteneği dolayısıyla keşfetmesiyle her geçen gün biraz daha ileriye gitti ve bu tarihten itibaren ülkesini Kickboks ve Muay
Thai Milli Takımlarında temsil etmeye başladı. İlk yılları olmasına rağmen hem Muay Thai hem de kickboksta ulusal ve uluslararası birçok başarı kazandı. Dünya çapında bir isim olacağını ise
2011’de IFMA Muay Thai Dünya Şampiyonu olarak gösterdi. Atakan bu başarıyı kazanan ilk Türk olarak tarihe geçti. Bundan sadece iki yıl sonra, 2013’te kazandığı ikinci Muay Thai şampiyonluğuysa onu başka bir noktaya getirdi: “2013 sonunda WMC dünya şampiyonluk maçım vardı. O zamanın şampiyonu Nieky Holzken’den kemeri almak istiyordum. O yüzden o zamanki Glory teklifini kabul etmedim. Çünkü kemeri almak benim için önemli bir şeydi. Glory’e katılmak için tecrübe gerekiyordu ve ben de erken davranmak istemedim. Daha sonra 13 Aralık 2013’te WMC kemer maçım vardı. Ancak maça çıkmadan yedi gün önce kolum kırıldı. Maç iptal olacaktı. Ben de maça çıkabilmek için doktor doktor gezmeye başladım. Bütün doktorlar ‘Bu maça çıkamazsın’ dedi. Bütün hayallerim suya düştü. Keza ben o maça da Tayland’da hazırlanmıştım ve Tayland’dan maç için gelmiştim. En son Antalya’da bir doktorla tanıştım. Kendisi profesördü ve mikro cerrahtı. Kemiğimin içine platin takarak maç yapmamı sağlayabileceğini söyledi. Pek tavsiye edilen bir şey değildi ama maçı kaçırmamam şartsa yapabileceğini söyledi.

Ben de ameliyat olmayı kabul ettim. Sponsorlar sağ olsunlar, her şeyimizi karşıladılar. Kolum kırılmıştı ve ikiye ayrılmıştı. Doktor da kemiğin içinden iliğini çıkartıp, bileğimden dirseğime kadar platin yerleştirdi. Platini bileğimden ve dirseğimden vidaladı. Maça çıktım. Maçın üçüncü round’da nakavt ile kazandım.”

BENZER YAZILAR